NAZİ RUHU
Çocuklarınızı teslim ettiğiniz öğretmenlerdi onlar. Siz de şahittiniz ki en kıymetlileriniz zayi olmasın diye gecelerini gündüzlere katıp onlara rehber oluyor, iyi bir insan olarak yetişmeleri için her şeylerini ortaya koyuyorlardı.
Ne size ne çocuklarınıza bir yanlış yaptılar. Bu toplumun fakir çocukları okuyabilsin diye sarma yapan, gözleme pişiren, kermes düzenleyen ablalardı onlar. Herkesten çok siz biliyordunuz yaşatmak için yaşadıklarını. Ne rüşvet yerken gördünüz, ne hırsızlık yaparken. Onları hep emin insanlar olarak bildiniz. En itimat ettiğiniz komşularınızdı. On yıllarca aynı mekanlarda, aynı çarşı pazarda, aynı havayı teneffüs ettiniz.
Ama tıpkı Gestapo’nun, çoluk, çocuk, yaşlı kadın demeden Yahudileri almaya geldiklerinde sessiz sedasız seyreden ya da gizli gizli onları ihbar eden komşular gibi davrandınız. Bir kitle sadece ve sadece aidiyetinden dolayı cezalandırılırken, ters kelepçe takılıp hapsedilirken, ‘vay demek ki içimizde teröristler varmış’ gibi sözlerle muktedirlere yılıştınız. Hayatlarında sapan bile kullanmamış insanlara hapishanelerde yer açılsın diye tecavüzcülerin, sübyancıların, at hırsızlarının, katillerin salıverilmesi vicdanınızda hiçbir vicdan esintisine neden olmadı. Yılışık yılışık iyi de canım onlar da ‘mıy mıy mıy mıy’ gibi ipe sapa gelmez gerekçeler ürettiniz. Nazi dönemindeki topluma ne kadar benzediğinizi hesap etmeyecek kadar da hem cahil hem de gamsızdınız. Bilemediniz Nazi demenin sadece Hitler ve üç beş yöneticiden ibaret bir çete demek olmadığını.
SIRF AİDİYETLERİNDEN ÖTÜRÜ
Nazizm demek sadece ve sadece aidiyetinden dolayı bir kitlenin cezaya müstahak görülmesiydi. Kanunların yazdığı hiçbir suçu işlememelerine rağmen, yalnızca taşıdıkları kimlikler yüzünden kadın, çocuk, yaşlı, genç demeden cezalandırılması demekti. Savaşta bile yaşlılara, kadınlara, çocuklara dokunulmazken Nazizm hiçbir ahlaki, etik ve insani değer bırakmadan hepsini cezalandırmaktı.
Yeryüzünden 75 yıl önce kazınmış bu alçak ideolojiyi Türkiye’de yeniden hortlattınız. Yüz binlerce kişi sadece ve sadece aidiyetinden, kimliğinden ya da inandığı şeylerden dolayı tutuklandı, hapislerde esir edildi, işinden atıldı, mallarına çöküldü. Siz bunları normal buldunuz. Nazilerin yönettiği veya işgal ettiği ülkelerde Yahudi olmaktan başka bir suçu olmayan müzisyen, mimar, sanatçı, iş adamı, eşleri ve çocuklarıyla birlikte evlerinden toplanıp kamplara, gaz odalarına gönderilmesini normal karşılayanlar gibi olup bitenleri normal karşıladınız.
İşte bu hal Nazilik haliydi bilemediniz. Sadece dilsiz şeytanlık değildi bu, zalimin baston değneği olmaktı aynı zamanda. Bu aşağılık zulmü yapan AKP’ye en muhalif kesimler bile bir kişiyi savunurken iyi de kardeşim bu f..c değil ki diye beyanat vererek içinde bulunduğunuz çukurluğun farkına bile varmadınız.
NAZİLERE MUHALİF OLDUĞUNU SÖYLEYENLER
Bugün Türkiye iktidarı ve muhalefetiyle tam bir Nazi dönemi yaşıyor. Türkiye Cumhuriyeti kanunlarının suç saydığı hiçbir eylemi yapmamış olan yüz binlerce insan, kadın yaşlı, öğrenci ayrımı gözetmeksizin gözaltında tutuluyor ya da hapishane köşelerinde işkence görüyor. Mallarına çökülüyor. On binlerce kişinin ölümüne sebep olan teröristlerin görmediği muamelelere maruz bırakılıyor ancak kimsede hiçbir rahatsızlık yok. İktidarın gazabı kendisini de bulan birkaç cılız sesten başka herkes yapılan bu aşağılık muameleleri normal buluyor.
Allah’a inandığımız gibi inanıyoruz ki bu zulmet elbette bir gün sona erecek. Bu zalimler elbette yer ile yeksan olacak. Bunlar boş bir odun parçası gibi devrilip gittikten sonra kendi adıma bu muktedir zalimlerden şikayetçi olmayacağım. Onlara cezasını Allah verecek zaten.
Benim iki elim bu muktedirlere muhalif olduğunu söyleyen diğer Nazi grubunun yakasında olacak. Onlara soracağım hangi hukuk anlayışınız, hangi din anlayışınız, hangi inandığınız şey nazi uygulamalarını ruhunuzda haklı buldu.
Alper Ender Fırat / tr724