Hocaefendi, haftanın Bamteli sohbetinde özetle şu konuları anlattı:
* İnsan, yalnızca Allah’a kul olamamış ise, elli türlü mahlûka kulluktan ve nefse cazip gelen dünyevîlikler karşılığında satılmaktan kurtulamaz.
* Kırık testilerimize yükleyip Nebiler Sultanı’na hediye gönderdiğimiz salât ü selamlarımıza Muhammedî zümrütler, yakutlar ve zebercetlerle mukabele edileceği ümidini besliyoruz!..
* Üstad Hazretleri’nin “Nesebî Âl-i Beyt” ile “Manevî Âl-i Beyt” tasnifi ve “Bu hizmet, bir Âl-i Beyt hizmetidir.” tespiti de nazar-ı itibara alınırsa, “Âl-i Beyt” denince kimler anlaşılmalıdır?
* Birinci dereceden Âl-i Beyt olan o güzide insanlar şayet bugün yaşasalardı, nebevî ızdırabı paylaşacak ve nâm-ı celîl-i İlâhî’nin dört bir yanda bayrak gibi dalgalanmasını temine çalışacaklardı.
* Kompleks sebebiyle veya menfaat beklentisiyle, Âl-i Beyt’ten olduğunu iddia eden yalancıların sayısı da az değil!..
* Allah’a binlerce hamd ü senâ olsun ki, sizi tarihin ak sayfalarına yerleştirdi, hep hayırla yâd edileceksiniz; size zulmedenler ise, dünyada lânetle anılacak ve ötede ızdırap içinde kıvranacaklar.
Bu sohbeti yazıya dökülmüş haliyle ŞU LİNKTE BULABİLİRSİNİZ.