Türkiye’de medya her dönem sorunluydu. Son zamanlara kadar bu sorunun en büyüğü de Hürriyet Gazetesi’ydi. Bunu anlatan iki yazı yazdım geçmişte, “Türkiye’nin en büyük sorunu Hürriyet Gazetesi” başlığı ile.
Türkiye için Hürriyet’in sorunluğu bitmemekle birlikte, artık sıralamada birinci değil. Artık Türkiye’nin en büyük sorunu Hürriyet değil, havuz medyasıdır.
Geçmişte medyada görülen “Yalan haber”, “İftira”, “Karakter suikastı”, “Aşağılama”, “Karalama”, “Nefret” suçları tekil olarak işleniyordu. Bir ya da birkaç medya aracı bu tür gazetecilikle alakası olmayan faaliyetleri birbirinden bağlantısız, tekil olarak yapıyorlardı. Onların bu haberlerini etkili kılan ise bu haberlere “Devlet desteği”ydi.
Şimdilerde aktörler değişmiş olsa da medyanın bu tutumu daha tehlikeli biçimde sürüyor. Eskiden birbirinden bağımsız olarak topluma karşı işlenen suçlar bugün örgütlü olarak adına “havuz medyası” denilen medya grubu tarafından işleniyor.
Nasıl oluyor da yalan, iftira, aşağılama, nefret, karalama, karakter suikastı gibi haberler, yazılar etkili oluyor?
Çünkü devlet-hükümet bu haber ve bilgileri “doğru” kabul ederek işleme koyuyor!
Sarayın-hükümetin topluma yönelik olarak planlayıp sürdürdükleri algı operasyonlarının topluma kabul ettirilmesi, toplumun bu anlamda doktrine edilmesi havuz medyası denilen, tek elden yönetilen, onlarca gazete ve televizyonun adeta bir silah gibi kullanılması ile mümkün hale getirilmeye çalışılıyor.