O dilber bu şehirde değil!

Bir an için umutlanmadık desek yalan olur.

SHABER3.COM

KADİR GÜRCAN

Bir an için umutlanmadık desek yalan olur. Cumhurbaşkanlığı yarışında sürpriz bir konuma gelen milliyetçi-muhafazakar kanadın yeni oluşumu iki haftalık gel-gitten sonra yerini buldu. “Pazarlık yapmadık!” deyip yemin-i billah etseler de arka planda iki tarafı da memnun edecek görüşmelerin yapıldığı belli. Ayağına bir kez iyi top gelmiş ve siyasi bir gelecek kurgulayan yeni aktörlerin akşam yatıp, sabah kahraman kalkmalarını beklemek beyhude. Öyle ama biz bu romantizme bile bile lades demeye bayılıyoruz.

Siyasi travmalarda farklılık yapıp sürprizler ortaya koymak sanıldığından daha zor ve nadir rastlanan olaylardandır. Hele bizim siyasi tecrübelerimizde bu tür sürpriz beklentileri her seferinde hayal kırıklığı ile noktalanmıştır. Şimdi burada kronolojik dökümünü verip yazının ta başında canınızı sıkmayalım.

Belki dikkatlerden kaçtı ama milliyetçi-muhafazakar, köhne oluşumun genç lider adayı ilk tur öncesinde “gençlik kartına” oynayacağını söylemişti; “74 yaşındaki birine dükkanınızı teslim eder misiniz?” sözünü sarfeden de kendileriydi. İlk defa oy kullanan ve seçimin kaderini belirleyecek gençlerin adresi olacağı sinyallerini vermişti. İkinci turdaki tercih halbuki o günlerden belliymiş. Boşuna umutlanmışız!

Seçime bir kaç gün kala diskalifiye olan diğer cumhurbaşkanı adayının da hedefi aynı idi. Kadere bakın ki, bir önceki cumhurbaşkanlığı seçiminde kendisine yatırım yapanları yarı yolda bırakmıştı bu seçimlere girmeye de kalbi dayanmadı. Nekahet hali olsa gerek, ikinci turdan birkaç gün önce yaptığı açıklamadan anlaşıldığı kadarıyla bu seçimin kendisi için de son siyasi oyun olduğunu görememiş. Tarafsız kalmak için az da olsa, omurga, renk ve taraf olmak gibi asgari şartlar gerekiyor. İstatistiklerin bu iki aday için paylaştırdıkları oy oranı seçime kadar ringde kalabildiği için milliyetçi-muhafazakar yeni aktöre nasip oldu.

İlk turun ertesi gününde partilerle pazarlık ziyaretlerine başlayan yüzde altılık adayın vereceği kritik karar ömür boyu peşini bırakmayacaktı ve o da daha az riskli olanını tercih etti. Yüzde beş ile yüzde ellinin rüzgarını arkasına almış oldu. Kısa günün karını uzun soluklu bir siyasi tercihe dönüştürmek herkese nasip olmaz. Winners take all, “kazanan hepsini alır!” realitesini görmek de bir iş.

Milletvekilleri ve cumhurbaşkanlığı seçimi şu an yüzlerini görmekten usandığımız birçok siyasi aktör için son seçim olacak gibi duruyor. Kimi yaş, kimi parti içi dengeler kimi de düşük performanstan dolayı siyaset sahnesinden çekilmek zorunda kalacak. Yaşa bağlı olarak akli melekeleri ile sorun yaşayanlardan bazıları dirense de “Artık işi gençlere bırakalım!” ısrarlarına pek fazla dayanamayacak gibi görünüyorlar.

Türkiye'de milliyetçi-muhafazakar kanat için yeni bir lider arayışı artık sır değil. Yüzde on-on beş arasında gidip gelen oy oranının bir kaç ele dağılması her zaman kilit rol oynayan milliyetçi kanat için iyi bir görüntü vermiyor. İktidarın sırtında yüzde 10'u zor aşan koltuk değneği ortağın bundan sonra kapı önüne konması işten bile olmaz. Akli melekelerini iyice kaybeden zavallı liderin hiç bir şeye aklı yetmese de, kapı önüne konmaktan endişe ettiği her halinden belli.

Milliyetçi eğilim, Türkiye'nin tamamını idare etmek şöyle dursun iktidar olmayı aklından bile geçirmedi. Böyle bir stratejileri olmadığı için de kendilerini yenileme ya da modernize etme ihtiyacı duymadılar. Hükümet kadrolarında illegal, organize suç ya da devlet destekli terör faaliyetlerinin taşeronu olarak iş görmek şimdiye kadar yapabildikleri en iyi sanat kolları arasında. Kim bilir belki de iktidarlar ile iyi geçiniyor olmaları bu yüzden. Kendileri için af çıkartıyorlar, hakim, savcı, gazeteci ve kolluk kuvvetlerine kafa tutuyorlar ve lazım oldukları anlarda hazır manga emre amade olduklarını hissettiriyorlar. Eh, daha ne olsun?

Bu noktadan sonra “Şahsi fotoğraf albümü organize suç örgütlerinin lider kadroları ile dolu bir içişleri bakanı hala nasıl oluyor da vazifede kalabiliyor?” sorusunu sormamıza gerek var mı? Benden duymuş olmayın ama milliyetçi kanadın içişleri bakanlığına özel alakası yeni değil. Susurluk'ta mafya, siyaset ve kirli iş üçgeninde yola dağılan pasaportlarda o günün içişleri bakanının imzası vardı. Faili meçhul cinayetlerden yargılanan eski içişleri bakanı, şimdikinin de yakın arkadaşı. 2007 Cumhurbaşkanlığı seçiminde bu günkü iktidarın adayına nanik yapmışlardı. Biz safdil ve sade dil kesim salya-sümük o gün de bir sürpriz ve kahramanlık beklemiştik.

14 Mayıs 2023 Genel Seçimleri’nde halk yüzde kırk beşlik bir oran ile değişme talebinde ısrar etti. Bir önceki seçimlerde beklediği sürprizi bunda da bulamadı. Her iki seçimde kendilerine kilit rol biçilen adaylar bu önemli krediyi siyasi bir dönüm noktasına çevirme rüştü gösteremediler. Halkın adına konuşmayalım ama yaşadığımız demokratik tecrübelerin kurtarıcı kahraman beklentilerini bitireceği kanaatimizi güçlendirdiği için kazançlı sayılırız. Demokratik egzersizler tek adam, kurtarıcı ve beklenen lider beklenti ve takıntılarının en etkili iksir ve tedavisi kabul ediliyor, bilesiniz. 

Netice ne olursa olsun Türk Halkı, Mayıs 2023 içine iki seçim sıkıştırma gibi önemli bir siyasi tecrübeye imza attı. Şairin hayal kırıklığını andıran;

"Yok bu şehir içre senin vasfettiğin dilber Nedîm
Bir perî-sûret görünmüş bir hayâl olmuş sana!" 

Türünden bir sarsıntı yaşasak da müzik devam ediyor! Ritim ve dengemizi bozmayalım! 
<< Önceki Haber O dilber bu şehirde değil! Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER