Ege ve Akdeniz'de yoğunlaşan ve son haftalarda Avrupa'nın bir numaralı gündem maddesi haline gelen göçmen sorununu çektiği fotoğraf ve görüntü ile dünya gündemine taşıyan Doğan Haber Ajansı Bodrum Muhabiri Nilüfer Demir o anları anlattı.
“3 yaşındaki Aylan Kurdi'yi gördüğümde kanım dondu” diyen Nilüfer Demir, ancak o an gazetecilik görevini yapabilmek dışında yapabileceği bir şey olmadığını söyledi..
“O AN KANIM DONDU"
Nilüfer Demir, 02 Eylül sabahı 06:00 sıralarında o fotoğrafları çekebilmek için Muğla'nın Bodrum ilçesi Akyarlar kesiminde denklanşöre basmıştı. “O fotoğraf karesini çekerken neler hissettiniz” sorusu üzerine Nilüfer Demir “3 yaşındaki Aylan Kurdi'yi gördüğümde gerçekten kanım dondu. O an yapabileceğim bir şey yoktu. Yerde kırmızı tişörtü, lacivert şortuyla yarı beline kadar sıyrılmış bir şekilde yerde cansız bedeniyle yatıyordu. O'nun için yapabileceğim bir şey yoktu. Yapabileceğim tek şey yerde yatan bedeniyle çığlığını duyurabilmekti. Ben de bunu ancak deklanşöre basarak yapabileceğime inandım ve o anın fotoğrafını çektim. 100 metre ilerisinde abisi Galip yerde yatıyordu. Daha sonra O'nun yanına gittim. O'nun da tişörtü üzerine kadar sıyrılmıştı. Galip'in, Tahara'nın üzerlerinde hiçbir şekilde can yeleği, kolluk, onları suyun üzerinde tutabilecek hiçbir şey yoktu. Bu da olayın dramatikliğini ortaya koyuyordu. Ama yapabileceğim tek şey o anın fotoğrafını çekebilmekti ve ben de öyle yaptım” dedi.
“Doğan Haber ajansı muhabirleri olarak kaçak geçişlerin arttığı son 2-3 aydır birkaç gün arayla sürekli olarak buraya, bu bölgeye geliyorduk. Turgutreis ve Akyarlar Mahallesi'ne. Burada kaçakların Yunanistan'ın İstanköy adasına geçişlerini takip ediyorduk. Buradan da karaya çıkışlarını. Dün de ben görevliydim yine buraya sahile geldik, Pakistanlı bir kaçak grubunun karşıya geçme çabasını gördük onların dramını fotoğraflarken ve görüntülerken sahildeki cesetleri fark ettik. Yanlarına gittiğimizde de bunların çocuk cesedi olduğunu gördük: Önce şaşırdık ve çok üzüldük. Arkasından görevimizin gerektirdiğini yapmak zorundaydık. Çünkü onlar için başka yapılabilecek bir şey yoktu. Onların bu şekildeki çığlıklarını dünyaya duyurabilmek yapabileceğimiz en iyi şeydi.
“Bir kadın gazeteci olarak deklanşöre basarken neler hissetiniz? Çünkü yerde yatan 3 yaşındaki bir çocuk. Ne düşündün çekerken? sorusu üzerine Demir, “Önce büyük bir acı ve üzüntü yaşadım. Daha sonrasında deklanşöre basarken onların dramlarını duyurmak zorundaydık. Bunu en iyi yapabilmek için iyi bir fotoğraf çekmek gerekiyordu bunu da ancak deklanşöre basarak başardığımızı düşünüyorum.
2003 yılından bu yana çok sayıda göçmen olayına şahit oldum, fotoğrafladım. Onların dramlarına, ölümlerine de şahit oldum. Sahile vurmuş cesetlerini de fotoğrafladık, görüntüledik. Çok uzun zamandır bunlar yaşanıyor. Umarım bugünden sonra bir şeyler değişir” diye konuştu.
Muğla'nın Bodrum ilçesi yaklaşık 15 yıldan beri göçmen akımını uğramıştı ancak son 3 aydan beri göçmenlerin yoğun bir şekilde Bodrum'a gelmeleri çok arttı. Yüzlerce hatta binlerce göçmen Bodrum'a akın etti. Çünkü arkamda gördüğünüz Yunanistan'a ait İstanköy adası sadece buradan 4 mil uzaklıkta. Göçmenler buradan lastik botlarla bazen teknelerle yunan adasına geçip oradan Avrupa Birliği Ülkeleri'ne gitmeye çalışıyorlar. Bunların geçerken yaşadıkları dramları ölümle burun buruna gelmelerini görüntüledik. İlk olarak geçtiğimiz 4 Haziran günü sabaha karşı yine buradan Yunanistan'a kaçmak isteyen kaçakların boğulma tehlikesiyle karşı karşıya gelmelerini yine Doğan Haber Ajansı kameramanı Osman Uras görüntüledi. Çocuklar kadınlar ölümü göze alarak yola çıkmışlardı.
Bodrum’da Suriyeli kaçak mültecilerin bindiği tekne ve botun batması sonrası ölen iki küçük çocuğun babası cenazeleri almak için Muğla Adli Tıp Kurumu’na geldi.
Baba Abdullah Kurdi, Kanada'da kız kardeşi bulunduğunu, Kanada hükümetinden teklif aldığını, fakat bu saatten sonra gitmeyeceğini ve cenazeleri Kobani’de defnedeceğini açıkladı.
Muğla’nın Bodrum ilçesinde tekne ve botun batması sonucu 12 kişi ölmüş, ölen Suriyeli mültecilerin cesetleri Muğla Adli Tıp Kurumu’na otopsi için getirilmişti. Adli Tıp Kurumu’na 6 kişinin ailesi gelirken, geri kalan 6 kişinin aileleri bekleniyor.
Teknenin batması sonucu Abdullah Kurdi’nin eşi Zahin Kurdi (27) ve çocukları Aylan Kurdi (2), Galip Kurdi (3) ölmüştü.
Ölen çocukların cesetleri kıyıya vurmasının ardından dünya gündemine oturmuştu. Baba Abdullah Kurdi, cenazeleri almak için geldiği Muğla Adli Tıp Kurumu’nda gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.
Kobani’de berberlik yaptığını açıklayan Kurdi, savaş nedeniyle 4 yıl önce ailesi ile birlikte Türkiye’ye yerleştiğini söyledi. Bodrum’a 10 gün önce geldiğini açıklayan baba Abdullah Kurdi, “Savaştan dolayı kaçıp geldiğimiz Türkiye’de, bütün dünyanın bizi görmesini ve duymasını istiyoruz. Ben böyle bir acı yaşadım. Biz sonraki insanların yaşamaması için bu açıklamayı yapıyorum.
Ablam Kanada’da. Bu haberler çıktıktan sonra ablam Kanada’da televizyon programına katıldı. Kanada hükümetinden bu ülkeye gelebileceğim yönünde bir teklif aldım. Kanada’ya gidebileceğime dair bir teklifti bu. Ama bu saatten sonra gitmek istemiyorum. Cenazeleri Şanlıurfa Suruç ilçesi, oradan da Kobani'ye götüreceğim. Ben de bundan sonra yaşamımı orada sürdüreceğim” dedi.
AJANSLAR