Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi. İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesine değinen Kılıçdaroğlu, "İstanbul Sözleşmesi ne oldu? Ben feshettim diyor. Meclis Başkanı'ndan haber var mı? TBMM'nin iradesini ipotek altına alamazsın deniyor mu? Diyemiyor .O zorba gidecek, İstanbul Sözleşmesi geri gelecek, hiç kimse endişe etmesin" ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet'in haberine göre Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından gündeme dair öne çıkan satır başları ise şöyleydi:
İKTİDARIN YÖNETİM POLİTİKASI
Devletten söz ettik, sosyal devletten söz ettik. Devletin organları vardır ve devlet organları eliyle yönetilir. Başında ise seçimle gelen iktidar vardır. İktidar devleti yönetir ama istediği gibi değil. Devletin dini adalettir. Devleti yönetenler eleştirilere açık olmalıdır. İktidar hatasını eleştirilerden öğrenmiş olacaktır. Devleti yönetenler harcadıkları her kuruşun hesabını millete vermek zorundadır. Her kuruşun hesabını vermek demek millete saygı duymak demektir. Devleti yöneten siyasal yönetim israftan kaçınmak zorundadır. Devleti yönetenler israf batağında yüzerlerse bütün dünyada alay konusu olurlar. Saygın devletlerde, devleti yöneten iktidarın en tepesindeki kişinin; dünyada hiçbir örneği yoktur 13 uçağı yoktur. 13 uçak demek, milyonlarca kişinin hakkını gasbetmek demektir.
YARGILANAN CUMARTESİ ANNELERİ
İntikam duygusuyla devlet yönetilmez. Cumartesi Anneleri, Diyarbakır'daki anneler. Nedir bu annelerin derdi? Devletin görevi bu annelerin taleplerini karşılamak. Siz Cumartesi Anneleri'ni topluyorsunuz, yargılıyorsunuz. Hangi devlet anlayışında bu vardır? Hakkı teslim etmesi gereken devlet, kişinin hakkının elinden alıyor. Hangi vicdan, hangi ahlak, hangi insanlık bunu kabul eder? Geçmişte AK Parti'ye oy veren bütün kardeşlerime, MHP'ye oy veren bütün kardeşlerime anlatıyorum. Böyle bir devlet yönetimi olmaz. Biz şiddetten kaostan uzak, huzurlu bir toplum istiyoruz.
"İŞSİZLİK EN BÜYÜK KÖTÜLÜKTÜR"
Devleti yönetenler işsizliğin bir felaket olduğunu bilmek zorundadırlar. İşsizlik bütün kötülüklerin anasıdır. İşsiz insandan bir şey bekleyemezsiniz. Aylardır iş arayan birinin derdini kim bilir? Devleti yönetenler, işsizlik bütün kötülüklerin anası ise işsizlere iş bulmak zorundadır. Bunu yapmadığı zaman toplumsal sorunlar ortaya çıkar. Çaykur'daki 210 kişilik kadroya 23 bin kişi başvurmuş. Peki, AK Partili kardeşlerime seslenmek isterim; bu tablodan memnun musunuz? Memnun olmadığınızı biliyorum. Sizin içinizden bazılarının çocuklarının çok iyi yerlerde olduğunu da biliyorum. Bir değil, birden fazla yerden maaş aldıklarını da biliyorum. Ama bu ülkenin evlatları hepimizin evlatlarıdır. 10 milyon işsiz 10 milyon hanede huzursuzluk var demektir. Saray'da oturanlar farkında mı? Benim içim yanıyor ama onların yanmıyor. Sözüm sözdür; iktidar olduğumuzda ilk yapacağımız işlerden biri Borçlar Genel Müdürlüğü'nü kapatmaktır. Yeter artık ya, yeter artık!
MONTRÖ TARTIŞMASI
Eğer, TBMM Başkanı Montrö sözleşmesinin ne anlama geldiğini, Türkiye Cumhuriyeti için ne anlama geldiğini bilmiyorsa o koltukta oturamaz. Şimdi efendim ben öyle söylemedim. Bırakın onları. Bir gece yarısı, bir kararla TBMM iradesine ipotek kondu mu, konmadı mı? Kondu. İstanbul Sözleşmesi ne oldu? Ben feshettim diyor. Meclis Başkanı'ndan haber var mı? TBMM'nin iradesini ipotek altına alamazsın deniyor mu? Diyemiyor. Çünkü koltuğunu o kişiye borçlu. Bir kişiye hizmet ediyor. Bir kişiye hizmet edenler 83 milyona hizmet edemezler. Bir kişiden talimat alıyorlar. Saray'ın vekilleri ile milletin vekilleri ayrıdır, biz milletin vekilleriyiz. O zorba gidecek, İstanbul Sözleşmesi geri gelecek, hiç kimse endişe etmesin.
ERDOĞAN VE BAHÇELİ'YE: 'GELECEĞİM VE ATAYACAĞIM'
Devleti yönetenlerin devletin kurumlarına saygı duyması gerek. Muhtarlıktan ve muhtarlarından bahsediyorum. Sayın Bahçeli, 13. Olağan Büyük Kurultayı'ndan açıklama yapıyor. "Kılıçdaroğlu her muhtarlara bir özel kalem atanırsa işsizliğin biteceğini cahilce müjdelemiş" diyor. Erdoğan da, "Bay Kemal kalkmış muhtarlara özel kalem müdürü atayacağız. Eğer gelirsen atarsın." Geleceğim ve atayacağım. Devleti yönetenlerin en azından kendi ülkelerinin tarihini bilmelidir. Kiziroğlu'nun ne olduğunu bilirler mi acaba? Muhtar yardımcısı. E ben yardımcı vereceğim. Muhtarı aşağılıyor. Bütün muhtar kardeşlerime sesleniyorum, sizin haklarınızı savunacağım. Onlar duymadı bir daha söyleyeyim, hem yardımcı vereceğim hem de size özel bütçe vereceğim.
"TÜRKİYE NİYE KIPKIRMIZI OLDU?"
Her kesimin sorunu var. Devleti yönetenler topluma örnek olmak zorundadır. Tutarlılık olması lazım. Efendim pandemi var sosyal mesafeyi koruyalım, sokağa... En tepedeki adam koro halinde söylüyorlar. Peki Türkiye niye kıpkırmızı oldu? Lebaleb kongreleri doldurdu, bir de onunla övündü. Bunlar devleti yönetiyor. Şimdi yeniden kapanma başladı. Fatura kime? Esnafa. Saray'dakilere fatura mı çıkar. Esnaf kardeşim sana sesleniyorum; beni ve ailemi biliyorsun Saray'dakileri de biliyorsun. Bütün bu tabloyu vicdanına bırakıyorum.
Hala saha işletmecileri perişan vaziyetteler. Son 12 ayda sadece 3 ay çalışmışlar. 500 bin kişilik aile bunlar. Dertleriyle ilgilenen var mı?
BORSA İSTANBUL'DA 'HUZUR' ARTIRIMI
Bu kadar açlık, yoksulluk, fakirlik varken kimse 50 bin avro'luk çantayla gezemez. Asgari ücretli 2 bin 825 net para alıyor. Brütü 3 bin 577 lira. Her ay devlete 752 lira gelir vergisi ödüyor. Zam yapın dedik, 2 bin 825 lira yaptılar. Biz bütün belediyelerimizde 3 bin 100 yaptık. Bizim yaptığımızı devletin yönettiği kadro yapamadı. Bizim belediyelerimiz ödüyor, Gaziantep Büyükşehir ödeyemiyor. En küçük belediyemizden, en büyük belediyemize kadar işçinin hakkını vermeye çalışıyoruz.
Bir Borsa İstanbul var malum. Onların da bir yönetim kurulu var. Onlar da maaşlarına zam yapmışlar ama asgari ücret gibi değil. Yüzde 33. Neden? Çünkü enflasyon yüzde 33. Net 24 bin lira para alıyorlar. Her ay tıkır tıkır 24 bin lira para alacaklar. Asgari ücretli 752 lira vergi öderken, Borsa İstanbul'un yönetim kurulu üyeleri beş kuruş para ödemiyorlar.
MERKEZ BANKASI'NDAKİ DEĞİŞİKLİKLER
Neredeyse her hafta Merkez Bankası Başkanı değişiyor. Ne oluyor allah aşkına? 20 Mart ile 27 Mart arası bir vurgunu anlatacağım. Neden Merkez Bankası Başkanı sık sık değişti? Merkezi yönetimin dış borcu; 20 Mart'ta dolar kuru 7.28' 765 milyar 800 milyon lira dış borcu var. 27 Mart'ta 765 milyar çıktı 841 milyar 600 milyon liraya. Dolar kurunu 8 liradan aldık. Merkezi yönetimin dış borcu sadece 7 günde 75 milyar 800 milyon lira artı. 7 günde bu milletin sırtına yüklenen yük.
AYVATOĞLU TEPKİSİ
Bir tarafta bunlar yaşanırken, bir tarafta da zevk-i sefa içinde olan AK Partili gençler var. Dünyadan habersiz bu gençler. Yukarıya bakıyorlar, herkesin keyfi yerinde. Altlarında lüks arabalar, her türlü imkan. Vurgun deseniz, yolsuzluk deseniz gırla gidiyor. Kokain, şeker falan buradan bahsetmek istemiyorum. Allah şifalar versin. Ortaya çıkan tablo değerlerimizle barışık bir tablo değildir. Bir vurgun tablosudur. Ortaya çıkan tablo bizim değerlerimizle barışık bir tablo değildir. Ortaya çıkan tablo bir vurgun tablosudur. Daha önce de Şanlıurfa'da AK Parti Gençlik Kolları Başkanı vardı, ne diyordu? "Lan fakirler, oğlum beni rahatsız etmeyin tamam mı, biraz keyif ediyorum." Vatan sevgisi var mı burda? Kimi örnek alıyor? Saray'ı örnek alıyor.
AKP Büro personeli, Kastamonu'dan geliyor. Bütün Kastamonulular tabloyu biliyor. Bir kişi kalkıp lüks arabalar içinde yaşıyor ve bir büro personeli. Kimse görmüyor mu? Görmüyor çünkü herkes aynı şekilde yaşıyor. Değerlerden bahsediyorlar hangi değerler?
BAHÇELİ'NİN KILIÇDAROĞLU ELEŞTİRİLERİ
Ülke perişan ama kendisine milliyetçiyim diyen bir partinin Genel Başkanı var. Tek gündem konusu benim. Onun tek derdi muhterem beyefendi orada nasıl kalacak? Ben de altına halı olayım. Ve yine sayın Bahçeli'nin bir güne bir gün "tank-palet fabrikasını alacağım, şanlı ordumuza geri iade edeceğim" dediğini duydunuz mu? Kim gerçek milliyetçi? Biz... İyi ki bu ülkede Cumhuriyet Halk Partisi var.