"Bursa Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararıyla" 2 Mayıs 2019 günü Asrın Hukuk Bürosu Avukatları ile görüşme sağlanırken Öcalan’ın mesajı hafta sonu avukatlarına ulaştırıldı. Türkiye ise 6 Mayıs 2019’da, İstanbul’da seçimlerin iptal edilip edilmeyeceğinin "beklendiği" günde Öcalan’ın mesajını öğrendi.
T24 yazarı Murat Sabuncu, “Öcalan’ın mesajı yeni süreç mi, Erdoğan’ın seçim hamlesi mi?” sorusu üzerinden, “Bu mesajı; İstanbul’u ve pek çok büyükşehir belediyesini (muhalefetin gösterdiği iyi performansı göz ardı etmeden) özellikle Kürt oylarını muhalefete kaptırarak kaybeden AKP’nin, daha doğrusu CumhurbaşkanıTayyip Erdoğan’ın zamanlaması/seçim hamlesi (oyunu) olarak okumak pek mümkün” diyor.
Öcalan’ın avukatlarıyla görüşemediği sekiz yıllık süreçte 2013 başından 2015 yılının ortasına kadar "çözüm süreci" kapsamında İmralı’ya gelen HDP’li vekillerle ve aralarında MİT Müşteşarı Hakan Fidan’ın da olduğu "devlet" yetkilileriyle görüştüğünü hatırlatan Sabuncu, 2013 Newroz mesajında ise "Artık yeni bir dönem başlıyor. Silah değil, siyaset öne çıkıyor” dediğine dikkat çekiyor.
Ancak Dolmabahçe Mutabakatı sonrası 7 Haziran süreci ile birlikte ‘savaş’ın yeniden başladığı malum...
Sabuncu, Öcalan’ın son açıklamasındaki “Bizlerin İmralı’daki duruşu, 2013 Newroz bildirgesinde belirttiğimiz ifade tarzını daha da derinleştirerek ve netleştirerek sürdürme kararlılığındadır” ifadesine vurgu yapıyor ve bazı sorulara yanıt arıyor:
“Bu cümlede ‘çözüm süreci’nin kaldığı yerden devam edebileceği mesajını veriyor Öcalan. Avukatlarına İmralı’daki görüşmeden üç gün sonra teslim edilen belgedeki / metindeki bu kısmın iktidarda (AKP-Erdoğan) bir karşılığı var mı? Erdoğan (iktidar), bu açıklamanın yapılmasına ‘bir şekilde onay vererek’ yeni bir ‘çözüm/barış süreci’ni samimiyetle istediği mesajını mı veriyor, yoksa olası bir seçim (belki de erken seçim) öncesi Kürt seçmenin kalbini kazanmak için stratejik bir hamle mi yapıyor?
Öcalan dört yılı aşkın bir süredir (birkaç kez kardeşi hariç) hiç kimse ile görüştürülmüyor. Ancak muhtemelen devlet içinden birileriyle (MİT) belli zamanlarda görüşmeler yaptı. Daha önce mesajlarının kamuoyuna iletilmesine izin verilmeyen Öcalan’ın niye bu süreçte (bugün) mesajlarına izin verildi? Olasılıklardan biri olarak "devlet ile Öcalan’ın ayrıştıkları noktalarda bir 'yakınlaşma' (uzlaşma demek için erken olabilir) başladığı için bu mesaja onay çıktı" diye okunabilir mi?"
“Öcalan ile avukatlarının görüşmesine tabii ki Bursa Ağır Ceza Mahkemesi izin vermedi” diyen Sabuncu, “Büyük ihtimal MİT ile bir noktaya gelindi, durum doğrudan Erdoğan’a iletilerek görüşme ve mesaj izni çıktı. (İzin için Adalet Bakanı bile devreye sokulmamıştır.) Zaten notların birkaç gün sonra avukatlara iletilmesi ‘belli bir kontrol mekanizması’ndan geçtiğini gösteriyor” görüşünü dile getiriyor.
Sabuncu, Öcalan’ın mesajındaki bir diğer kritik cümleyi ise şöyle alıntılıyor:
"Türkiye’nin ve hatta bölgenin sorunlarını, başta savaş olmak üzere, fiziki şiddet araçlarıyla değil, yumuşak güçle, yani akıl, politik ve kültürel güçle çözebiliriz. İnanıyoruz ki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) kapsamında Suriye’deki sorunların çatışma kültüründen uzak durularak; içinde bulundukları konumun, durumun Suriye’nin bütünlüğü çerçevesinde Anayasal güvenceye kavuşturulmuş yerel demokrasi perspektifinde çözüme ulaştırılması amaçlanmalıdır. Bu bağlamda Türkiye’nin hassasiyetlerine de duyarlı olunmalıdır."
Bu cümlede büyük bölümünü PYD’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’ne yapılan çağrının kritik olduğunu söyleyen yazar, bir süre önce SDG Genel Komutanı Mazlum Ebdi’nin "Türkiye ile dolaylı görüşmelerimiz var" dediğini hatırlatıyor ve şöyle devam ediyor:
“Süreç Türkiye içinde de -başta tutuklu Kürt politikacılar olmak üzere- yeni bir "tahliye" dalgasının önünü açabilir. Önceki çözüm sürecinde Selahattin Demirtaş’tan Sırrı Süreyya Önder’e barış için çalışan pek çok HDP’li siyasetçi tutuklu. O dönem neredeyse HDP’lilerden daha ileride söylemleri dile getiren AKP’liler ise özgür. (Yalçın Akdoğan örneği). Kısa bir süre önce görüştüğüm bir dönem ülkenin ‘en üstlerinde’ görev yapmış AKP’li bir siyasetçi tutuklu isimleri anarak şöyle dedi: ‘Bu arkadaşlar devletin, bizlerin bilgisi dahilinde bu görüşmeleri-çalışmaları yaptılar. Şimdi tutukluklar. Bu kabul edilebilir değil.’”
Sabuncu, Öcalan’ın yaptığı görüşmeden/açıklamadan iktidar ortağı MHP’nin lideri Devlet Bahçeli’nin haberi olup olmadığını da sorgularken, Meclis’teki bir milletvekilinin, Bahçeli’nin haberi olduğunu, duyduğunu, son günlerdeki kimi çıkışlarının arkasında bu bilgiye duyduğu kızgınlığın yattığını iddia ettiğini aktarıyor.
Son olarak iptal kararının ardından önemli bir siyasi analist ile konuştuğunu söyleyen Murat Sabuncu, İstanbul’daki Kürt (HDP’li) seçmenin yeniden Ekrem İmamoğlu’na oy vereceğini düşündüğünü söylediğini belirtiyor.