Bu operasyonlarda 30’dan fazla kadın, kapısında polis beklerken doğum yaptı ve çoğu doğum sonrası gözaltına alınıp tutuklandı. Anneleriyle beraber cezaevinde tutulan 1 yaş altı bebeklerin sayısı 150 civarında.

***

OHAL ortamında yapılan operasyonlarda 30’dan fazla kadın, kapısında polis beklerken doğum yaptı ve sonrasında gözaltına alındı.

15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra devam eden OHAL sürecinde yapılan operasyonlarda birçok vatandaş dayanaksız suçlamalarla gözaltına alınıyor. Operasyonlarla hasta, yaşlı, engelli ayrımı yapılmadan insanlar günlerce gözaltında tutuluyor ve birçoğu tutuklanıyor. Bu operasyonların vicdanları kanatan en çarpıcı örnekleri ise doğumhane kapılarında bebekleriyle gözlatına alınan hatta tutuklanan anneler. Sayıları her geçen gün artan bu anne ve bebeklere her gün yenileri ekleniyor. Gelinen noktada 30 dan fazla kadın, kapısında polis beklerken doğum yaptı ve sonrasında gözaltına alındı.

Yapılan bu  uygulamalar dolayısıyla geçtiğimiz gün bir annenin bebeği vefat etti.  B. A. tüp bebek tedavisi sonucunda ikiz bebeklerine hamile kalmıştı. 17 Eylül’de Özel Gebze Yüzyıl Hastanesi’nde iken polisler baskın yaptı. Hamileliğinin 6. ayındaydı ve erken doğum riski vardı. Polisleri görünce stresten kusmaya başladı. O halde iken polisler ifadesini aldı. Durumu ciddileşince 4 polis eşliğinde Gebze Darıca Farabi Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Polisler kapısında bekledi. Stres ve korku sonucu kanaması arttı. Anne ve bebeklerin durumu kötüleşince İstanbul Medical Park Hastanesine götürülmek zorunda kalındı. 27 Eylül’de acil olarak ameliyata alınan B. A.’nın bebekleri sezaryenle alındı. İkizlerinden kız olanı vefat etti. Erkek bebek ise yoğun bakıma alındı. Annenin kapısında ise polisler nöbet tutmaya devam etti.

Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı, altı aylık hamile kadının tedavi için gittiği hastanede PDY üyesi olduğu gerekçesiyle gözaltına alındığı ve erken doğum yaptığı iddia için, “12 gün boyunca iki farklı hastanede tedavi süreci devam eden B.A. hakkında herhangi bir adlî işlem yapılmamış, taburcu edildikten sonra 29 Eylül tarihinde, gözaltı tedbiri uygulanmadan, mevcutlu olarak cumhuriyet Başsavcılığımızda hazır edilmesi talimatı verilmiştir” açıklaması yapmıştı. 

Bize ulaşan B.A’nın bir yakının ifadeleri ise şöyle; “Savcılık haberi yalanmış. Vicdanlarını rahat mı acaba? B. A.  hastanede yatarken yazılı ifadesini aldı polisler ayrıca baskı kurdular yaşadığı stres ve korkuyla kusmaya başladı. Hatta size sordukları soruları bile yazabilirim; Dershanelerine gittin mi? Evlerinde kaldın mı? vs. Daha sonra devlet hastanesine geldi burada yattığı süre boyunca polis kapıda bekledi. En sonunda da yaşadığı stres korku baskı ortamında ikiz bebekleri erken doğdu sezeryana alınan B.A. kız bebeğini kaybetti erkek bebeği ise şu an yoğun bakımda sezeryandan 2 gün sonra da savcılığa çıkarıldı. Yaşadıkları ve yoğun bakımdaki bebeği göz önünde bulundurularak adlî kontrolle serbest kaldı. Ama kendilerini ne kadar temize çıkarmaya çalışırlarsa çalışsınlar o bebeğin ölümünde o polislerin ve emri veren savcıların suçu var. Hamile bir kadına bu kadar stresi yaşatarak bu sonu hazırladılar. Ve size çok teşekkür ediyorum bu süreçte dilsiz şeytan olmadınız. Biz ve bizim gibi mağdurların sesi oldunuz RABBİM sizden razı olsun.”

Başka bir olay da şöyle gerçekleşti; bayram günü (3 Eylül) Kayseri’de bir hastanede doğum yapan Zeynep Toptaş’ı da gözaltına almak için doğumhane kapısında polisler beklemeye başladı. Edinilen bilgiye göre kronik kansızlık hastalığı olan Zeynep Toptaş’ın doğumdan sonra ifadesi alınarak adlî kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

 Yaşanan mağduriyetler farklı boyutlarda tezahür ederken 26 Eylül’de gözaltına alınan bir anne çocuğunu bırakamadığı için yanına aldı. Sağlık kontrolü gibi gözaltı işlemlerinde kelepçeli olan annesinin yanında gezdirilen 6 yaşındaki çocuğun görüntüsü tepkilere sebep oldu. Sosyal medyada paylaşılan fotoğrafa “Bu çocuklara hapse girmenin yanlış ve kötü bir şey olduğunu nasıl anlatabileceksiniz? Melek bildiklerine kelepçe takıyorsunuz” şeklinde yorumlar yapıldı.

Sayıları 30’u geçen yeni doğum yapan veya yapmış kadınların birçoğu bebekleriyle birlikte bu zorlu ve sağlık açısından riskli günlerini nezarethanelerde veya hapishanelerde geçiriyor. Kanunlara aykırı bir şekilde ve çoğu zaman doktorların izin vermemesine rağmen bu uygulamalara devam eden emniyet ve yargı birimleri insan haklarını da ihlâl ederek vicdanlarda derin yaralar açmaya devam ediyor.

Bu örneklerden birkaçı ise şöyle; İstanbul’da doğum yapan Yasemin Yılmaz sezaryenle doğum yaptı ve stresten sütü kesildi. Polisler Karabük’e götürmek için kapısında bekledi. Bir diğer anne olan Zehra Elbir Sincan Fatih Karakolu’nda 40 günlük bebeği ile gözaltına alındı. Daha sonra adlî kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Şanlıurfa’da küvezde hasta bebeği olan 1 haftalık anne Ş.A. gözaltına alınarak Aksaray’a götürüldü. Nurhayat Yıldız tutukluluğunun 40. gününde ikiz bebeklerini kaybetti ve bebeklerinin cenazesi aileye verilmedi. Yıldız şu an hâlâ Sinop Cezaevinde tutuklu.

Anneleriyle cezaevinde kalan çocuk sayısı Nisan ayında 560 iken, 15 Ağustos verilerine göre 108 çocuğun daha annesiyle birlikte cezaevine girmesiyle bu sayı 668’e ulaştı. Yani her gün en az 1 çocuk annesiyle birlikte cezaevine girdi. CHP İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi, Mayıs ayında “Annesiyle Mahkûm: 560 Çocuk!” raporunu açıklarken, cezaevinde anneleriyle kalan çocukların yaşadığı sorunları ve hak ihlâllerini değinmişti. Gelinen süreçte bu sayı her geçen gün artıyor. Artışın 0-12 ay aralığındaki çocuk sayısında en yüksek olması ise bir başka dikkat çekici durum. Nisan ayında, cezaevinde kalan 0-12 ay arası çocuk sayısı 114 iken, Temmuz ayında bu sayı 149’a ulaştı. Yani henüz 1 yaşını doldurmadan demir parmaklıklarla tanışan çocuk sayısında yüzde 31 artış oldu.