Bir gazete ya da gazeteci için en büyük kabuslardan biri, kendi haberini tekzip etmek zorunda kalmak. Hem de yine kendi imzasıyla... “Rabbim de milletim de affetsin” sezonu açıldığından bu yana, sözünü ettiğim türdeki tekziplerde (Siz ‘tükürdüğünü yalama’ da diyebilirsiniz, keyfinize karışacak değilim bir yerde. Sonuçta, ileri demokraside yaşıyoruz) büyük artışlar var.
En çarpıcılarından birine önceki günkü Yeni Şafak’ta tanık olduk. “Şah-Fırat tuzak mıydı?” başlıklı haber, 22 Şubat 2015’te Süleyman Şah Türbesi’nin “taşınması” operasyonunun, “ABD’nin Suriye’de Kürtlere koridor açma planının bir parçası” olduğunu anlatıyordu. Çetiner Çetin imzalı sürmanşetin başlığında “Tuzak mıydı?” dendiğine bakmayın, haber gayet “ortaya çıktı” tadında yazılmış.
Bu köşedeki ilk yazıda belirtmiştik. “Unutma, unutturma” geleneğine sadık kalacağız diye. Önceki gün önce özetle “ABD’nin gazıyla türbeyi taşıdık” diyen Yeni Şafak’ın geçen sene Şah Fırat Operasyonu sırasında attığı manşeti hatırladık elbette. Malum gazetelerin kahramanlık türküleri tadında manşetler attığı gün, operasyonun ne kadar “yerli ve milli” olduğunu vurgulayan gazete Yeni Şafak’tı. 200 punto başlığı aynen şöyleydi: “Karar verdik ve yaptık.”
O gün tam sayfa işlenen haberdeki tek imza yine aynı muhabire aitti.
“Ne manşet istediler de atmadık” açıklaması bekliyoruz tez zamanda.
BirGün