VOA'nın haberine göre, Kısa bir süre öncesine kadar günlük 20 binler civarında seyreden vaka sayısının bu kadar yükselmesinde bulaşıcılığı çok daha yüksek olan Omicron varyantının belirleyici olduğu Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından da dile getirildi. Koca, Twitter hesabından yaptığı açıklamada “Vaka sayılarında belirgin bir artış var. Bu artış, vefat sayılarına yansımış değil. Fakat Omicron kaynaklı vakalar ağırlık kazandıkça, risk grubundakiler için tehlike kaynağı Omicron olacak ve yaşlılarla kronik hastalarda ölüme de yol açabilecek. DURUM BİZİ YANILTMASIN” dedi.
Sağlık Bakanlığı Covid-19 Bilimsel Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alper Şener de VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, Türkiye’deki vaka sayılarının daha da artmasının beklendiğini söyledi. Şener, vaka sayılarındaki artışa rağmen, Omicron varyantının daha hafif seyretme eğiliminde olduğunu belirtti. Ancak Şener vaka sayılarındaki artışın ölüm sayılarına yansımaması için aşılamanın Alfa ve Delta varyantlarına kıyasla çok daha belirleyici olduğunu da vurguladı.
Vaka sayıları daha da artacak
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi'nde Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Şener, Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi’nin yaptığı tahminlere göre, Mart ayına kadar Avrupa Birliği içindeki vakaların yüze 50 ila 70’inin Omicron kaynaklı olacağı yönünde tahminde bulunduğunu hatırlattı. Türkiye’nin de bu durumdan etkileneceğini kaydeden Şener, “Salgın, büyükşehirler bazında hızlı devam edecek gibi görünüyor” dedi.
Şener, Omicron varyantının yaklaşık 70 kat daha hızlı bulaştığına dikkat çekerek, Türkiye’deki vaka sayılarının daha da artacağı öngörüsünde bulundu: “Bize benzer nüfus dinamikleri olan ülkelere, Avrupa Birliği ülkelerine bakacak olursanız, Fransa 200 binlere dayandı. İngiltere günlük 146 bin-150 bin olgu bildiriyor. Almanya da yaklaşık bu rakamlarda. Biz de o rakamları göreceğiz. Buna hazırlanmamız lazım.”
Prof. Dr. Şener, İsrail, İngiltere ve İspanya örneklerinden yola çıkarak Türkiye’de olası gelişmeleri de değerlendirdi: “Bence ayakta hasta sayısında ciddi bir artış olacak. Buna hazırlıklı olmamız lazım. Korkmayalım, çekinmeyelim. Acil servislerde tabii ki hasta sayısı artacak. Tabii ki teste giden sayısı artacak. Ama bunların yoğun bakıma yatış ve hastaneye yatışa her yerde eşit yansımayacağını düşünüyorum. Nüfusu kalabalık olan ve ortalama yaş oranı yüksek olan, yaş ortalaması yüksek olan illerde böyle bir yığılma olabilir, kümelenme olabilir. Ama Türkiye'nin genelinde böyle bir orana vurduğunuz zaman ciddi anlamda rakama yansıyacağını düşünmüyorum ben.”
Prof. Dr. Şener, başlangıçta Omicron varyantının aşılardan kaçtığı yönünde bir şüphe oluşmasına rağmen, yapılan araştırmaların rahatlatıcı olduğunu ifade etti: “Yapılmış çalışmalar şunu gösterdi, bunlar klinik çalışmalar, laboratuvar çalışmalar değil. Özellikle üçüncü dozu olmuş olan kişilerden alınan antikorlarla laboratuvar ortamında Omicron varyantı bir araya getirildi. Blokaj var. Yani bu şu demek, üçüncü dozunu olduğunuz zaman, kandaki B hücrelerinden sentezlenen ikincil antikor yanıtı, yani uyarılan antikor yanıtı hafıza hücrelerinden yükseldiği zaman, arttığı zaman Omicron varyanıtını bloke edebiliyor. Bu bloke etme kapasitesi Omicron varyantının bir nevi aslına baktığımızda hafif seyretme potansiyeline de katkıda bulunuyor diyebiliriz. Bütün bunları genel anlamda değerlendirecek olursanız, karşı karşıya olduğumuz varyant, hastalık yükü anlamında ciddi riskli ama hastalık yükü dışında baktığınıza, bireysel anlamda ise eğer aşılıysanız çok da tedirgin olmamanız gereken bir varyant.”
“Reel olarak nüfusun yüzde 50’si bağışık”
Şener, Türkiye’deki aşılama haritasında bakıldığında iki doz aşı olanların yüzde 80-85 bandında olduğunu hatırlattı. Ancak aşıların zamanla etkisinin azaldığına dikkat çeken Bilimsel Danışma Kurulu üyesi, “Şu anda haritada yüzde 85 bağışık gördüğümüz popülasyon, reel olarak aslında yüzde 50 bağışık” dedi. Şener, bu nedenle özellikle 65 yaş üstü ve yandaş hastalığı olan grubun mutlaka üçüncü doz aşılarını yaptırması gerektiğini söyledi: “Mesela İzmir, yüzde 85 bağışık bir popülasyon gibi görünmesine rağmen üçüncü doz oranı yüzde 50'lerin altında olduğu için vaka sayılarında hızlı tırmanış var. Yani elinizde bir şemsiye var. Çok şiddetli bir yağmur yağıyor ama herkes şemsiyenin altında değil. Herkesin şemsiyesinin altına girmesi için şemsiyeyi büyütmeniz lazım. Büyütmek için de herkesin üçüncü dozu olması lazım. Üçüncü doz bu yüzden çok kritik Omicron'da. Burada belirleyici olan şey Omicron değil. Belirleyici olan şey, yaşlıların aşılanma sıklığı. Eğer siz belli bir yaşta iseniz, 75 yaş üstündeyseniz, iki doz Sinovac oldunuz, üstüne bir doz Biontech oldunuz, dördüncü aşınızı olmadıysanız Omicron'dan ölebilirsiniz. Ya da siz böbrek nakli hastasısınız, hiç aşılanmadınız, Omicron'la enfekte oldunuz, tabii ki mortalite yüksek olacak, tabii ki yoğun bakıma yatış oranı yüksek olacak. Burada biraz bağışıklık ve konağın durumu önemli. Dolayısıyla aşı burada çok belirleyici, inanılmaz derece belirleyici. Hatta daha önceki Delta, Delta Plus'ta belirleyici olmadığı kadar belirleyici. Neden o kadar belirleyici? Altını neden kalın harflerle çiziyoruz? Çünkü burada olgu sayısı çok anormal artacak bakın. Vaka pozitifliği, test pozitifliği çok çok anormal rakamlara çıkacağı için. Dolayısıyla hastaneye başvuru da artacağı için bunlar içerisinde sağlık sistemini yoracak, belki de belli yerlerde tıkayacak, belki de belli yerlerde aksamaya sebep olacak rakamlardan bahsediyoruz.”