Dört yıldan fazla bir süredir herhangi bir mahkumiyet kararı olmaksızın hapiste tutulan Kavala davasının siyasi saiklerle yürütüldüğü eleştirileri mevcut. Bir önceki davasında suçsuz olduğu kararı verilen ve serbest kalan Kavala, saatler içerisinde bir başka davaya dahil edilerek yeniden içeri alınmıştı.
Gezi protestoları ve sonrasında yaşananlar ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan döneminde dünya basını tarafından da Türkiye'de muhalefete yönelik baskının bir simgesi olarak görülen Kavala davası bu nedenlerle yakından takip ediliyor.
Ankara tüm suçlamaları reddediyor
Büyükelçilerle krize neden oldu
Bu kriz, tüm büyükelçiliklerin Türkçe ve İngilizce'de farklı anlamlara gelebilecek bir açıklamayı yayınlayarak Ankara'nın elini rahatlatması ile aşıldı. Ne var ki, büyükelçiler krizi de dahil Kavala konusunda yaşanan tüm gelişmeler Türk ekonomisini de direk etkilemeye devam ediyor.
Kavala davasının hali hazırda kırılgan olan Türk ekonomisi üzerindeki olumsuz etkisi de devam ediyor. Erdoğan'ın direktifi ile yapılan faiz indirimleri nedeniyle Eylül ayından bu yana yeni rekor düşüşler yaşayan Türk Lirası'nın bugün davada yaşanacak gelişmeler ile yeni bir türbülansa girmesi söz konusu olabilir.
Kavala: Artık davalara katılmam ve savunma yapmam anlamsız
Hakkındaki tüm suçlamaları reddeden 64 yaşındaki Kavala, büyükelçiler krizinden sonra Erdoğan'ın kendisi hakkındaki yorumlarını işaret ederek "bu koşullarda adil yargılanmanın imkansız olması nedeniyle duruşmalara katılmasının ve savunma yapmasının da artık anlamsız" olduğunu açıkladı.
Türkiye AİHM kararlarını uygulamayarak Konsey üyeliğini riske atıyor
Kararları Türkiye için bağlayıcı olan AİHM, Kavala'nın suç işlediğine dair makul şüphe bulunmadığı gerekçesiyle 2019 yılının sonlarında serbest bırakılması hükmü vermişti.
Strazburg Avrupa Konseyi de Kavala'nın serbest bırakılmaması durumunda Türkiye'ye karşı ihlal prosedürü başlayacağını duyurmuş ve sürecin sonunda Türkiye'nin Konsey'deki haklarının askıya alınabileceği uyarısında bulunmuştu.