Kıdem tazminatı ve çalıştığı son ayın maaşı ödenmeden işten çıkarıldığını söyleyen öğretmen, okul yönetimine açtığı dava nedeniyle isminin haberde yer almaması kaydıyla konuştu.
8 yıl boyunca çalışma koşullarının giderek kötüleştiğini anlatan öğretmen, “Sözleşmelerimiz uzun süre 10 aylığına yapıldı, yani maaşlarımız 10 ay veriliyordu. Sigorta kesintileri yaşadık. Bize her sene daha iyi olacağını söylediler, hep bir aile olduğumuzu vurguladılar ama biz öğretmenler için hiç iyiye giden bir şey olmazken okul yönetimi beşinci şubelerini açtı. 8 yıl boyunca dar boğazdan geçtiklerini söyleyerek sürekli bizi avuttular, duygu sömürüsü yaptılar” dedi.
“Maaşımı söylerken utanıyorum”
Özel sektörde çalışan öğretmenlerin asgari ücretin biraz üzerine mahkum edildiğini kaydeden öğretmen, “Ben Haziran’da okuldan ayrıldığım dönemde son aldığım maaşım bir müdür yardımcısı olarak 10 bin liraydı. Hiçbir ek ödeme yok, elime geçen çıplak maaş bu kadardı. Maaşımı söylerken utanıyorum. O dönemde benimle aynı kıdemde devlette görev yapan bir öğretmenin maaşı 23-24 bin liraydı. Aldığımız maaşla kendimizi tamamen evimize kapatıp, iyi beslenemeden geçinmeye çalışıyorduk. Bir öğretmen asla bu koşullarda yaşamamalı. Şu anda çalışmaya devam eden diğer arkadaşlarımız da 13-14 bin lira maaşlar alıyor. Asgari ücretin bir tık üstüne çalışmak zorunda kalıyorlar’’ ifadelerini kullandı.
Mesleğini bırakan öğretmen, ‘’Devlet, özel sektör öğretmenlerini tamamen patronların inisiyatifine bırakmış durumda” diye konuştu.
“Düşük ücretler, güvencesizlik, mobbing, uzun çalışma saatleri”
Türkiye’de Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in 10 Ağustos 2023 tarihli açıklamasına göre 12 bin özel okulda 170 bin öğretmen görev yapıyor.
Eğitim sendikaları özellikle atama bekleyen ve KPSS sonrası yapılan mülakatlar nedeniyle elenen yüzbinlerce öğretmenin özel okullar için ucuz işgücü olarak görüldüğü eleştirisini getiriyor.
VOA Türkçe’ye konuşan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası İzmir İl Temsilcisi Burak Duman, özel okullarda çalışan öğretmenlerin asgari ücret seviyesinde düşük maaş, güvencesizlik, mobbing (yıldırma) ve uzun çalışma saatleri ile karşı karşıya olduğunu savunuyor.
Duman, “2014 yılına kadar özel sektör öğretmenlerinin bir taban maaş hakkı vardı. Öncelikle bu taban maaş hakkı ellerinden alındı. En yakıcı sorun, şu an herhangi bir taban üzerinden belirlenmemiş, açlık sınırının altında maaşlara çalışıyorlar. Bunun dışında güvencesizlik almış başını gidiyor, çünkü bizim sözleşmelerimiz 1 yıl, 10 ay, 11 ay gibi belirli süreli iş sözleşmeleri şeklinde ifade ediliyor. Çalışma saatlerimiz hafta içi yeterince sıkıştıramadıkları için günlük 10 saate kadar varsa da hafta sonları 12-14 saat arasında değişiyor. Emeğimizin karşılığını da alamıyoruz” dedi.
Devletle özel okul arasında ücret uçurumu
Gelinen aşamada devlet ve özel okullarda çalışan öğretmenler arasında ücret uçurumu doğduğunu da belirten Duman, “Ek ders olmadan bir devlet öğretmeninin alacağı maaş 22 bin 800 lira civarındayken burada bizim öğretmenimizin beş güne aldığı ücret 11 bin 400 civarı. Yani asgari ücret civarı” diye konuştu.
Özel okullarda güvencesiz şartlarda çalıştıklarını ve iş tanımı dışındaki ‘angarya’ işler yapmak zorunda bırakıldıklarını da söyleyen Duman, “Burada belirli süreli sözleşmenin mantığı birincisi, benim kıdem tazminatı hakkımı gasp etmiş oluyor. İkincisiyse benim toplu iş sözleşmesi gibi bir anlaşmaya oturmamı engelliyor. Çünkü benimle kadrolu anlaşmıyor. Benim kadromu sadece belirli bir süre üzerinden belirliyor. İstediği zaman yollarını ayırabilir, bu güvencesizliktir” dedi.
Devletle eşdeğer taban maaş talebi
Taleplerinin devletteki öğretmen maaşlarıyla eşdeğerde taban ücret ve özlük haklarının uygulanması olduğunu vurgulayan Duman, “Temelde bizim talebimiz taban maaş. Devletin de burada elini taşın altına koyması gerekiyor. Taban maaş eskiden vardı. Birçok yeni jenerasyon öğretmenimiz taban maaştan haberdar bile değil. Biz devletteki bir öğretmen gibi taban maaş ücretimizin belirlenmesini, bu taban maaş üzerinden anlaşmalar yapmayı, belirli süreli iş sözleşmesi değil güvenceli sözleşmeler yapmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Duman, devletin teşvikleriyle özel okul sayısının artmasının okulları ticarethaneye dönüştürdüğünün de altını çizerek, “2014 dönemiyle beraber patronlara verilen teşvikle birlikte, vergi indirimleriyle birlikte mantar gibi her yerde özel sektör okulları bitmeye başladı. Hem sektörde çok fazla şirketin olması, hem de devletin kontrolsüzce yetiştirdiği bir sürü eğitim emekçisi olması ücretleri bu seviyeye getirdi” dedi.
Özel okul işverenlerinin öğretmenlerin taleplerine karşı maliyetleri öne sürdüğünü söyleyen Duman, ekonomik krizin faturasını öğretmenlerin ödemesini kabul etmediklerini kaydetti.
Taban maaş talebine maliyet engeli
Türkiye Özel Okullar Derneği (TÖZOK) Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Öztürk ise özel okul ücretlerine devletin getirdiği zam kısıtlaması, vergi artışları ve doğalgazdan, personele, elektrikten, kırtasiyeye pek çok kalemde yükselen maliyetler yüzünden özel okul işverenlerinin, öğretmenlerin taban maaş talebini karşılamasını mümkün görmüyor.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Öztürk, “Özellikle pandemiyle beraber başlayan dönemde özel okullarımız çok ciddi anlamda bir kapanma ve ekonomik darboğaz sürecine girdiler. Devletimiz iki sene önce kendi enflasyon değerlemesini yüzde 124 olarak yaparken, özel okul ücretlerine yüzde 65 gibi bir kısıt getirdi. Bu, özel okullar için zorlu bir sürecin başlangıcı oldu diyebilirim. Gelir kaleminizin sadece okul velilerinden aldığınız ücretler olduğu bir yapıda, siz bunu ister istemez öğretmenlerinizin maaşlarına zam olarak yansıtamıyorsunuz. Birçok kurumumuz elinden geleni yapmaya çalışarak, aldığının çok üzerinde rakamları bunun zor dönemler olduğunu ifade ederek maaşlara yansıtmaya çalıştılar. Fakat bugün geldiğimiz noktada yaşanılan olumsuzlukların temelinde, özel okul ücretlerine getirilen bu garabet kısıtlamaların sebep olduğunu görüyorum” dedi.
Özel okullardaki fiyat artışı hükümet tarafından 2022 yılında yüzde 36, 2023 yılındaysa yüzde 65 olarak sınırlandırıldı. Ancak geçmişte mevzuata göre özel okullarda zam oranı yıllık ÜFE ve TÜFE'nin ortalamasına, artı eksi 5 eklenmesiyle belirleniyordu.
Öztürk, ücret zammı sınırlaması ve maliyet baskısına rağmen TÖZOK bünyesindeki okulların büyük çoğunluğunda öğretmenlerin devlette çalışan öğretmenlerden daha az maaş almadığını da savundu.
“Pandemiden beri özel okulculukta karlılık yok”
Son dönemde vergi artışlarıyla öğretmen ve personel giderlerinin çok yükseldiğini de söyleyen Öztürk, “Devlet okullarında 22 bin lira alan bir öğretmenin devlete olan maliyeti 27 bin lira civarında bir rakama tekabül ediyor. Aynı net maaşı özel okulda alan bir öğretmenimizin 22 bin liralık maaşının özel okula maliyeti 36-37 bin lira gibi bir rakama tekabül ediyor. Bir okulun en önemli gider kalemi, öğretmenine ve çalışanlarına vermiş olduğu maliyetlerdir. Bunlar geçmiş dönemlerde maksimum (yüzde) 50-60’a tekabül ediyordu. Bugüne geldiğimizde bir okulun en önemli gider kalemi yüzde 80’e kadar öğretmen maaşları ve buna bağlı giderler” dedi.
Öztürk, “Pandemiden beri özel okulculukta karlılık yok’ diyebilirim açıkçası. Bırakın karlılığı, birçok köklü kurumumuz mağduriyet yaratmamak, kalitesini düşürmemek adına çok daha büyük fedakarlıklar gösteriyorlar” diye konuştu.
İşverenlerden devlet desteği talebi
TÖZOK Başkanı Öztürk, öğretmenlerin taban maaş talebinin ancak özel okullara yönelik devlet desteğiyle hayata geçirilebileceğini de belirtti.
Özel okulların devletin eğitimdeki yükünü sırtladığını da vurgulayan Öztürk, “2014 senesinde dershanelerin kapatılması ve dönüşüm süreci yaşanan dönemde, her özel okula giden veliye birtakım teşvikler verildi. Bu velilerimiz özel okulları tercih ediyorsa mutlaka devletimizin de bir teşvik vermesi lazım. Ayrıca dünyada eğitimde vergilerin bu kadar yüksek olduğu bir ülke daha yok, Avrupa ülkelerinin hemen hemen tamamında eğitimde vergi dahi yok” diye konuştu.
2014 yılından önce okul öğretmenlerine asgari ücretin 4-5 katı oranlarda maaşlar verdiklerini de söyleyen Öztürk, “Eğer velilere bir teşvik verilirse, öğretmen maaşlarındaki SGK ve vergisel gelirlerin düşürülmesi sağlanırsa bu da direkt ücretlere yansıyacaktır. Biz de özel okul öğretmenimize burada yapılacak birtakım düzenlemeler olursa elbette istenilen resmi okul dengindeki maaşları pekala verebiliriz. Bir okul ancak öğretmeni mutlu olduğunda verimli ve başarılı olacağını bilir. Her okul da başarılı olmak ister” dedi. Öztürk devletin özel okulların beklenti ve taleplerine karşılık vermemesi halindeyse, “Bu, okulların kapanmasına ve istihdamın da azalmasına sebebiyet verir” şeklinde konuştu.