Bin bir emekle, mâli fedâkârlıkla meydana getirilen eğitim yuvalarına sırf zarar vermek için hareket eden bir anlayışın baskıları ile kardeş ülke Pakistan’da Pak-Türk Okullarının öğretmenlerine, eğitim ve öğretim vermekten el çektirildi. Meselenin arka planını tarih yazacak, elbette. Cenab-ı Hak da mahşer meydanında hiçbir fidye ve rüşvetin geçmediği o Yüce Divanda hesabını soracak. Hem de onlara değil, önce mağdur ve mazlumlara: “Hangi günahınızdan dolayı, o yuvanız gibi sevdiğiniz eğitim ocaklarından ve ilim yuvalarından koparılıp atıldınız?” diye… Aynen câhiliye döneminde toprağa diri diri gömülen kız çocuklarına, o Büyük Buluşmada “Hangi suçtan ötürü öldürüldünüz’ diye sorulduğu zaman” (Tekvir Suresi, 81/8) ki gibi, bir muhakemenin yapıldığında...Yani zâlimlere, gasıplara soru bile sorulmayacak. Onları muhatap alan bile olmayacak!.. Soru, mazlum, mağdur ve maktullere sorulacak. Onlar kız çocuklarını toprağa gömüyorlardı. Bu câhilî anlayış, herkesi cehâlet çölüne gömmek istiyor… Mîzanda hangilerinin günahı ağır gelir biz bilemeyiz… Allah, tez zamanda bu gaddarların vicdanlarını uyandırıp, akıllarını başlarına getirerek yanlışlarından dönme, tamir etme ve helâlleşme sürecine getirsin…
İşte Pakistan mağdur ve mazlumlarından bana gönderilen bir mektup. Aynen aktarmaya çalışacağım. Buyurun:
“Öncelikle Pakistan Halkının, Türkiye’ye karşı beslediği sevgi çok fazla… Pak-Türk Okulları, yaklaşık 25 yıldır hizmet veriyorlar. Önceleri küçük küçük başlayıp 27 okula kadar ulaşmıştır. On binden fazla öğrencimiz, her pazartesi açılış ve her Cuma kapanış töreninde Pakistan ve Türkiye’nin İstiklâl Marşlarını, kardeşlik ve dostluğun nişanı olarak okumaktadırlar. Okullarımızın düzenlediği gezi, yaz okulu ve Türkçe Olimpiyatlarıyla, Türkiye’yi daha da iyi anlamışlardır. Pak-Türk Okulları, Pakistan’da ve dünyada bir çok başarıya imza atmıştır. Bu başarıların neticesinde, özel okulların çok kuvvetli olduğu Pakistan’da, okullarımıza bakış, her zaman pozitif olmuş ve her yıl öğrenci sayımız git gide artmıştır. Ayrıca Pakistan’da ilk olarak, Pak-Türk Okulları, Matematik Olimpiyadları düzenlemiştir. Geçen yıl, Pakistan genelinde on bir bin (11.000) öğrenci Matematik Olimpiyatına katılmıştır.
“Pak-Türk Okullarını diğerlerinden ayıran ve velilerimizin çok hoşuna giden tarafı da öğrencinin takibi adına yapılan veli ziyaretleri ve öğrenciler için düzenlenen fazla aktiviteler… Her sınıfın iki sorumlu öğretmeni olup bir öğretmeni ve bir öğretmen de rehberlik öğretmeni olarak birlikte öğrencilerin ders durumu sosyal aktiviteler ile hayata hazırlama karakterli, milli ve mânevî değerlere bağlı gençler yetiştirmeye çalışılmaktadır. Tabiî ki, başka okullarda olmayan bu etkinlikler büyük hayranlıkla karşılanmış ve Pak-Türk’e karşı alâkayı artırmıştır.
“Ne yazık ki, darbeden sonra oluşan hava Pakistan’daki Pak-Türk Okullarını etkilemiş. Medyada çıkan “Pak-Türk Okulları kapatılacak” şeklindeki haberler velilerimizi rahatsız etmiş, böyle bir şeyin olmayacağını ve her zaman Türk öğretmenlerin arkasında olduklarını, zaten yanlış bir şeyler de görmediklerini, onun için Pak-Türk Okullarının, Pakistan-Türkiye dostluğuna katkı sağlamaya devam edeceğini söylemişlerdi…
“Senelerdir, velilerimizle, dostlarımızla ve komşularımızla Risale-i Nurların ve Pırlanta Sersinin Urducaya çevrilen kitapları, sohbetlerde okunduğu için, onlarda Hizmete karşı zaten bir muhabbet ve hayranlık vardı. Hep yeni tercümeleri istiyorlardı. Mesela sadece benim bir öğrencimin dedesine hediye ettiğim İhtiyarlar Risalesi, Ramazan Risalesi ve Sonsuz Nur kitapları gönlünü fethetmiş ve okuduktan sonra yenilerini okumayı arzu etmiş, her defasında “Daha yok mu?” diyerek iştiyakını ve takdirini belirtmişti.
“Böyle güzel bir hava devam ederken birden biz öğretmenlerin vizelerinin iptal edildiği ülkenin gündemine düştü!.. Velilerimizi öğrencilerimizi hatta okullarımızla ilgisi, olmayan insanları bir görmek lâzımdı! Gerçekten biz böyle bir sevgi gösterisi, üzüntü ve özür dileme samimiyeti beklemiyorduk!.. Ne kadar çok sevildiğimizi böylece anlamış olduk!..”
Bunca fedâkârlık ve cefâkârlıktan başka ne beklenebilirdi ki...
Abdullah Aymaz