HDP eski milletvekili, insan hakları alanında çalışan avukat Burcu Çelik Özkan da geçmişte çocuğuyla birlikte cezaevinde kalan binlerce kadından biriydi. 2017 yılında tutuklanan ve üç yıla yakın cezaevinde kalan Özkan’ın çocuğu da 3 yaşından 6 yaşına kadar belli aralıklarla annesiyle cezaevinde kaldı. Çocuğunun 23 Nisan ve çok daha özel günlerde cezaevinde kaldığını belirten Özkan’a göre bir çocuğun beş dakika dahi cezaevinde kalmaması gerekiyor:
'NEDEN BURADAYIZ?'
"En kötüsü şu, bir yerden sonra bana hesap soruyordu. ‘Neden buradayız’ sorusunu ben çok aldım. Hatta en son "Tahliye yakınmış, artık çok yoruldum. Bundan sonra ben gelmeyeceğim. Beni görmek istiyorsan sen gel' dedi. Benim açımdan cezaevinde geçirdiğim en sıkıntılı anlardan, çözüm üretemediğim zamanlardan biriydi. Çok büyük sevgiyle karşı karşıyaydı. Her birimiz çiçek mi böcek mi olmadık, duvarlara resimler mi yapmadık. Bunu yapmış olmamıza rağmen o çocuğun bir yerde tutulma halini derinden hissettiğini biliyoruz."
‘BİR ANDA BANA SARILIP GİTMİŞ MİYİM DİYE KONTROL EDİYORDU’
"Ben şu an insan hakları alanında çalışıyorum. Geçenlerde, ‘Sen insanlar için çalıştığını söylüyorsun peki neden tutuklandın? Kötü bir şey mi yaptın’ diye sordu. Bazen dışarıda çok olumsuz şeylerle karşılaşınca, ‘Anne neresi iyiydi’ diyor. Büyüdükçe bunun da karşılaştırmasını yapıyor. Yaşıtlarından çok daha farklı bir bakış açısına sahip ve çok daha duygusal. Şu an duygusunu sanata dönüştürüyor ve çizdiği resimlerde yaşadığı o döneme dair izleri görebiliyoruz. Evde bir anda gelip bana sarılıp, bir daha gitmemi istemediğini söylüyor. İlk tahliye olduğumda günlerce uyumadı, gelip beni kontrol etti. Gitmiş miyim, kalmış mıyım diye kaygılanıyordu. Çok şey yaşadık."
‘HAPİSHANEDEKİ ÇOCUKLARIN TEMEL İHTİYAÇLARI HAPSEDİLMEMELERİ’
Adalet Bakanlığı’nın son yıllarda çocuklar için bazı üniteler kurmaya başladığını hatırlatan Şekerci, "Bunlardan biri Ankara’da diğeri ise Diyarbakır’da. Hapishanedeki 0-6 yaş nüfusu düşünüldüğünde kapsayıcı olmamakla birlikte bakanlığın tanıtım duyurularına bakıldığında çocuklar için daha uygun alanlar olduğunu görüyoruz. Mahpus kabulüne başladığı dile getirilse de mahpuslardan ya da ailelerinden buna ilişkin uygulamada bir aktarım görmedik" diye konuştu.
‘BIRAKIN PSİKOLOJİK DESTEĞİ ÇOCUKLAR OYUN OYNAMA HAKKINA DAHİ ERİŞEMİYOR’
Annelere çocuk bakımıyla ilgili bilgilendirmeler yapıldığını çeşitli yayınlardan görebildiklerini fakat çocuklar özelinde onların iyilik halini sağlayacak bir psikososyal desteğe işaret edilmediğini belirten Şekerci, "Aksine tutulma koşulları ve erişebildikleri sosyal imkanlar dikkate alındığında aslında mahpus muamelesi gördükleri için daha büyük bir dezavantaja maruz kalıyorlar. Bırakalım psikolojik bir desteğe erişmelerini, bu çocuklar oyun oynama hakkına dahi erişemiyor" dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
"Erken çocukluk dönemindeki bir çocuğun ne tür ihtiyaçları olabileceğine yönelik yapılacak yorumlar elbette bir uzmanlık ve bilgi birikimi gerektirir. "Ne tür bir desteğe ihtiyaçları var?" sorusuna gelirsek çocuk gelişimi uzmanlarının bu konuda derinlemesine söyleyeceği çokça şey olacağını bilmekle birlikte alanda izleme yapan bir sivil toplum temsilcisi olarak çocukların annesine, dışarıdaki yakınlarına -ki bu bir baba figürü de olabilir anneye yardımcı olabilecek bir bakım yükümlüsü akraba da olabilir-, doğaya, oyun oynama hakkına, sağlıklı gıdaya, yaşıtlarına ve kendini ifade edebileceği güvenli alanlara ihtiyaçları var. Kurum güvenliği denerek oluşturulan baskıcı yöntemler ya da pandemiye dayanarak artırılan tecrit şartları, bu ihtiyaçlardan tam ters istikamete giden bir tablo oluşturuyor.”
‘CEZAEVLERİ BÜYÜKLERE UYGUN YAPILIYOR, ÇOCUKLARA UYGUN YERLER DEĞİL’
12-18 yaş arasında iki binin üzerinde çocuğun hükümlü ya da tutuklu olarak cezaevinde bulunduğunu hatırlatan Gergerlioğlu, "Çocuklara hiç uygun olmayan, gelişimleri için hiç olumlu olmayan yerlerde kaldıklarını gördük. ‘Sorununuz var mı?’ diye sorduğumuzda kendilerini ifade edemiyorlardı. 12-18 yaş arası çocukların daha farklı bir şekilde bu cezaları çekmesi lazım. Bu cezaları hak etmemeleri, suça sürüklenen çocukların olmaması gerekiyor" diye konuştu.
Türkiye’de anne ve babası cezaevinde olup kendileri yakınlarının yanında bulunan çocukların ve anneleriyle birlikte cezaevinde kalmak zorunda olan çocukların kötü şartlarda yaşamlarına devam ettiğini vurgulayan Gergerlioğlu, "Çocuk bayramı deniliyor ama Türkiye en çok 0-6 yaş grubu çocuğun cezaevinde olduğu OHAL dönemini yaşadı. Son altı yılda cezaevlerindeki çocuk sayısı çok arttı" dedi. Gergerlioğlu çocukların cezaevindeki koşullarına dair şunları kaydetti: