Dün Ankara Garı kavşağında Barış Mitingi öncesinde meydana gelen patlamada sağ ayağından yaralanan Eskişehirli İbrahim Akgün, yaşadıklarını anlattı. Akgün, toplanma alanına girişte herhangi bir polis kontrolü olmadığına dikkat çekerek, "Her şey çok rahattı. Çok şaşırdım. Kendi kendime, 'Hayret nasıl böyle rahat bir ortam. Güvenlik yok, polis yok' dedim." ifadelerini kullandı.
Yüksek Hızlı Tren'den (YHT) indikten sonra gardan çıkıp toplanma alanına doğru giderken üst üste kısa süre içerisinde iki patlamanın meydana geldiğini anlatan ve bir dönem EMEP'te siyaset yapan Akgün, patlamaların gardan toplanma alanına doğru yürümeye başladıkları sırada meydana geldiğini belirtti.
Bölgedeki güvenlik zafiyetinden bahseden Akgün, şunları kaydetti: "Yıllardır mitinglere, eylemlere katılırım, gidip gelirim. Bu miting kadar rahat bir ortam görmedim. Hiçbir polis araması veya güvenliği yoktu. Bizi alana giderken kimse aramadı, sormadı, bakmadı. Gar'dan çıktık alana girdik. Benim bildiğim, yıllardır gördüğüm kadarıyla alana girerken herkes aranır, kontrol edilir. Kortej oluşturulur. Güvenlik çemberi oluşturulur. Alana girişte ne polis araması vardı, ne de kontrolü. Herkes girip çıkıyordu. Ortalıkta polis yoktu. Her şey çok rahattı. Çok şaşırdım. Kendi kendime, 'Hayret nasıl böyle rahat bir ortam. Güvenlik yok, polis yok' dedim."
Bu olayın gördüğü kadarıyla ve yıllardır mitinglere katılan biri olarak profesyonelce planlanıp, yapıldığını, devletin ise bunu bilmemesinin mümkün olmadığını aktaran Akgün, "Çünkü bu öyle basitçe bir kişi veya kişilerin işi değil. Barış istemeyenlerin işi ve planlı projeleri yapılmış. Bizim bildiğimiz MİT, polis bu konularda başarılıdır. Bilmemesi mümkün değil. Çünkü bu iş profesyonelce olduğuna göre polis ve MİT bunu biliyordur. Patlamanın şekli, noktası ve zamanlaması bile profesyonelce ayarlanmış." açıklamasını yaptı.
Bunları düşünürken 25-30 metre uzaklığında bir patlama olduğunu, bunu ses bombası olduğunu zannettiğini anlatan Akgün, "İnsanlar bu kez sağa sola kaçışmaya başladı. 30 saniye geçmeden ikinci bir patlama oldu. Bu patlamaya 15-20 metre uzaklıktaydım. Bu patlama çok büyüktü. Bir anda ayağım uyuştu. Ne olduğunu anlamaya çalışırken, yerde cesetler, et parçaları gördüm. İnsanlar sağa sola savrulmuş bağırıyor. Yerlerde sürünen insanları, feryat figan edenleri gördüm. Sivil araçlarla insanları hastaneler götürmeye başladılar. Beni de bir taksi ile Numune Hastanesi'ne götürdüler." diye konuştu.
Olayda kendisinin de sağ ayağından yaralandığını kaydeden Akgün, " Bomba o kadar güçlü yapılmış. Bilyelerle donatılmış. Daha çok ölüm istenmiş. Profesyonelce hazırlanmış. İnsanlar iki bombanın arkasında bırakılmak istenmiş. Sağ ayağıma bombadan çıkan yedi bilye isabet etmiş. Bu bilyelerden 4'ü ayağımdan girip çıkmış. 3 bilye ise ayağımın içinde kaldı, çıkarılamadı. Numune Hastanesindeki ilk tedavimin ardından Atatürk Hastanesine sevk edildim. Şimdi iyiyim." dedi.
Patlamada hayatını kaybeden Korkmaz Tedik adlı arkadaşıyla olaydan bir iki dakika önce yaşadığı bir anıyı da anlatan Akgün, şöyle dedi: "Korkmaz kardeşim, 2metre önümdeydi. Selamlaştık. Çok tatlı bir gülümsemesi vardı. Bana, gülümseyerek ve elini sallayarak 'abi hemen geliyorum' dedi. Ama gelemedi, patlamada hayatını kaybetti." dedi.
CİHAN