Dr. Ali DEMİREL- Samanyoluhaber.com
ÖRNEK HAYATLAR
Peygamber Efendimiz’in gençliği nasıldı?
Efendimiz’in (s.a.s.) on dört-on beş yaşlarına geldiğinde diğer gençlerden farklı biri olduğu her halinden belli oldu. Allah, O’nu cahiliyyenin bütün kötülüklerinden ve ayıplarından korudu. Hilmi, sabrı, şükrü, adaleti, tevazusu, iffeti, cömertliği, cesareti, hayâsı ve vakarı ile kısa sürede halkın parmakla gösterdiği fazilet, ahlak ve şeref timsali bir genç oldu.
Hiç bir zaman halktan uzaklaşmayan Efendimizin sosyal ilişkileri son derece iyiydi. İnsanlara iyilik eder, yardımlarına koşar, düşenin elinden tutup kaldırırdı. Hal ve hareketleri ile sevilip sayılan bu genç, doğru sözlülüğü, eminliği, iyilikseverliği, kötülüklerden uzak durması, aklı başında insanların hoşlanmayacağı işlere yaklaşmaması sayesinde daha o yaşta gıpta edilerek örnek gösterildi. “el-Emîn” lakabı ile anılarak büyük değer verildi.
İnsanlarla iyi ilişkilerin yanı sıra yanında kaldığı aileye karşı sorumluluklarını da en iyi şekilde yerine getirmeye gayret etti. Yalnızca ailenin koyunlarını otlatmayıp, her konuda yardımlarına koştu.
Günahlardan hep uzak durdu
Mekke’ye misafir olarak gelenlere yemek ve zemzem ikram etme görevini üstlenen amcası Ebû Tâlib, zemzem kuyusunun yıkılan yerlerini tamir etmeye karar verdiğinde çocuklarını ve yeğenini yanına çağırarak kendisine yardım etmelerini istedi. Mekkeli gençlerle çok güzel arkadaşlıklar kuran Efendimiz, amcasına daha fazla yardım etmek için arkadaşlarının yanına koştu. Durumu anlatarak yardım istedi. Olumlu cevap veren arkadaşları elbirliği ile işi kısa zamanda bitirdiler.
Bütün Mekkeliler tarafından takdir edilen Efendimiz, gençliği boyunca putlara tapmaktan ve günahlardan uzak durdu. Bir konuşma sırasında Mekkelilere Efendimizin gençliğini anlatan Nadr b. Hâris şöyle diyordu:
“Muhammed aranızda büyüyen, her halini bildiğiniz bir gençti. Gençlik yıllarında onun hal ve hareketlerinden çok memnundunuz. O sizin en doğru sözlünüz, en güvenilir olanınızdı. Olgunluk çağına ulaşıncaya kadar en küçük bir hatasına şahit olmadınız. Şimdi siz getirdiğini getirince ona sihirbaz yaftasını yapıştırdınız. Vallahi o sihirbaz değildir…” (İbn Seyyidinnâs, Uyûnu’l-Eser, 2/403)
TWİTTER : @aliihsandemirel