DENİZLİ (CİHAN)- Erzurum eski İstihbarat Şube Müdürü Hurşit Uçak'ın annesi Zekiye Uçak, namusuyla yaşayıp şerefiyle öleceklerini, oğlunun hırsızlıkları, pislikleri ortaya çıkardığı için büyük bir kinle gözaltına alındığını ifade ederek, "Allah onların çocuklarına da bunları verecek." dedi.
'MHP'DEN KORKTUKLARI İÇİN BENİM OĞLUMU TUTUKLAMA KARARI ÇIKARDILAR'
Hurşit Uçak, görevinden istifa edip MHP'de aday adaylığını açıklamak üzereyken dün Denizli'de polisler tarafından evinin önünde gözaltına alındı. 30 yıllık parkinson hastası babası Şefik Uçak (79) şok geçirirken annesi ise kendilerine zulüm yapıldığını, Allah'ın hesap soracağını söyledi. Zeytinköy Mahallesi'ndeki evinde açıklamada bulunan anne Uçak, "Oğlum iki ay önce gözaltına alındı, Erzurum'da mahkemede serbest kaldılar. Yargılatmak isteyen savcıyı terfi ettirdiler, serbest bırakan hakimi sürdüler. Böyle bir adaletsizlik var. Bundan iki aydır çalışıyordu görevinde, Kahramanmaraş'ta. Emekli olmasına az kalmıştı, istifa etti mesleğinden, MHP'den adaylığını koydu. Bu haberi alınca bunlar 20 gün içinde iddianame hazırlamışlar. 20 günde iddianame hazırlanıyor da İstanbul'da dokuz aydır yatanların neden hazırlanmıyor acaba? Bu kadar kolay da onlar geri zekâlı mı? Onlar beceriksiz mi? 20 günde bizimki hazırlanıyor. Bu sadece oğluma özel. 23 kişi tutuklandı, hepsiz serbest kaldı fakat sadece tek benim oğlum var. Neden? MHP'den adaylığını koydu ve karşılarına dikildi. Kirli çamaşırları dökülecek. MHP'den korktukları için benim oğlumu tutuklama kararı çıkardılar. Adalet mi bu?" dedi.
'HIRSIZLIK YAPANLARIN PİSLİKLERİNİ MEYDANA ÇIKARDI DİYE FATURASINI BİZLERE ÇIKARMAYA ÇALIŞIYORLAR'
Oğlu hakkında terör örgütü suçlaması yapıldığını belirten Zekiye Uçak, "Terör örgütüyle suçladıkları emniyet müdürü 7 sene ABD'de doktorasını, masterini yapmış, bu kadar kendini yetiştirmiş. Bu hale gelesiye ben neler çektim, onları yetiştiresiye kadar? Dokuzkavaklar'da ev tuttum. Gecekonduda anneannesinin yanında kalarak okuttum. Hiçbir cemaatle, toplulukla alakası, bağı yoktur benim çocuğumun. Ben onları ne bir yurda yolladım ne dershaneye gönderdim, zaten bütçem müsait değildi. 30 senedir babası parkinson hastası, bir trafik kazasından kaldı. Ben bunu kendi çabalarımla okuttum. Ben dört tane çocuğumun hepsini kurtarmak için, devlete millete yararlı evlatlar yetiştirmek için uğraştım ve hiç pişman değilim. Her zaman için haksızın karşısında, haklının yanındadır çocuklarım. Helal süt verdim ben bunlara, haram lokma yedirmedim. Hırsızlık yapanların pisliklerini meydana çıkardı diye faturasını bizlere çıkarmaya çalışıyorlar. Yapanlar dışarıda, yakalayanlar içeride, böyle bir adalet var mı?" diye konuştu.
'BU ANALARIN AHINI ALANLAR, İNŞALLAH YERLERDE YATAMAYACAKLAR'
"Haksızlığa uğramış polis analarının bedduasını almasınlar." diyen Uçak, "Onların da anası varsa, vicdanı varsa gözümüzden akan bir damla yaş vallahi mermeri deler. Bunların yanına kalmaz bu, asla kalmaz. Ben gece gündüz, bu hasta, 30 senedir parkinson hastası olan bu babası, dün polisler alıp götürünce adam aklını yitirdi neredeyse. Sabahlara kadar dört döndü evin içerisinde, yerlerde süründü. Nerede verecekler bunun hakkını? Saraylarda rahat rahat yatıyorlar ama bunun bir de hesap günü var yani. Bu böyle gitmez. Hep bunların devranı sürmeyecek. Bu adalet yerini bulacak bir gün. Hangi gün akşam oldu da sabah olmamış? O koltuklardan kimler geldi geçti, onlara da gelecek sıra. Bugünlerin hesabı sorulacak. Benim çocuğumdan ben gurur duyuyorum utanmıyorum. Hepsi de benim oğlum kadar, bu polislerin içeriye atılanların hepsi tertemizdir. Eminim bundan. Doğruyu söyleyen dokuz köyden kovulur hesap, bunlar yaranamadılar, çünkü hırsızlıklarını meydana çıkardılar. Terör örgütü dedikleri oğlum, dört sene Erzurum'un dağlarında bizzat kendisi gitmiştir operasyonlara. 'Erzurum'un dağları temizlendi.' diyorlardı. Şimdi neden gidemiyorlar bu polisler, güneyine neden geçemiyorlar? Gelip burada terörist yakalamış gibi bana bir vedalaşmak için bile fırsat vermediler, çocuğumu böyle aldılar götürdüler. Terörist mi bu? Emniyet müdürü bu. İstifa etmiş, gelmiş adaylığını koymuş bir insan. Böyle bir şey var mı? Ben bunu hazmedemiyorum. Bu anaların ahını alanlar, inşallah yerlerde yatamayacaklar." şeklinde konuştu.
'OĞLUM VATAN DELİSİ, VATAN AŞKIYLA ÇALIŞAN BİR İNSAN'
Haksızlıkların hesabının sorulacağını söyleyen anne Zekiye Uçak, "Kefenin cebi yok. Yatlarıyla, katlarıyla öbür tarafa giden yok. Bunların hesabını verecekler. Ben gece gündüz 1.5 yıl oldu, herkesi oradan oraya sürüyorlar. Çoluğu çocuğu kimisi doğuda, kimisi batıda, bu kadar rezillik yapıyorlar. Bunlar, 'Belgeler' diyorlar, 'Belgelerle ispat edeceğim.' Bu belgeleri müzeye mi koyacaklar, tarihî eser olarak? Göstersinler de bir kişinin gözüne soksunlar, biz de görelim, insanlar da görsün. Eğer benim evladımın suçu varsa ben hakkımı helal etmem. Ben onu öyle yetiştirmedim. Benim oğlum vatan delisi, vatan aşkıyla çalışan bir insan. Buna bu yapılmaz. En az öbürleri de benim oğlum kadar tertemiz insanların üstüne yıkmaya çalışıyorlar ama dikkat çekmek için yapılıyor bunlar. Yaptıklarını unutturmak için yapıyorlar bunlar. Doymuyorlar, susmuyorlar, bitmiyor kinleri. Ne yaptı bunlar bu kadar? Allah bunun hesabını soracak. Bunların ettikleri yanına kalmayacak. Ben bunu gecekondularda okuttum, yetiştirdim. Neler çektim, yokluk içinde ben bunları, çocuklarımı yetiştirmek için. Hiç pişman değilim. Aldılar diye de üzülmüyorum, çünkü başına ceketini giyip de basının karşısında kafasını yere sokarak kaçmadı benim çocuğum. Hepsi öyle. Biz namusuyla yaşar, şerefiyle ölürüz. Hiç çekinmeden. Alnımız açık. Çok şükür böyle olsun yani. Hırsızlık yapmasınlar, adam dolandırmasınlar. Bir suçlu olarak başını öne eğip de tutuklamadılar benim oğlumu. Terör örgütü kurmuş! Buna kargalar güler. Kime inandırıyorlar bu yaptıklarını? Bu yapılacak bir şey değil." ifadelerini kullandı.
'BUGÜN O SUSAN SESSİZ ŞEYTANLAR, ONLARA DA GELECEK SIRA'
Yalanların da bir yakışık alanı olması gerektiğini söyleyen Uçak, "Aynı şeyi çıkıyorlar televizyona, 'Belgeler elimizde, şunu yaptılar, bunu yaptılar.' Ya sokun gözümüze bu belgeleri. Nerede belge? Yok böyle bir şey. Uyduruyorlar. Herkes biliyor bu yalanı ama bugün o susan sessiz şeytanlar var ya, 'Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın.' diyenler, onlara da gelecek sıra. 'Benim çocuğuma dokunmuyor ya bugün.', onlara da dokunacak bir gün. Yılandan dost olmaz, bunu iyi bilsinler. Onlara da dokunacak. Sıra onlara da gelecek. Bugün bize, yarın onlara. Benim içim rahat. Benim çocuğum vatan aşkıyla yaşayan bir çocuk. Hepsi aynı. Emniyetten alınanların hepsi adaletsizliğe uğramıştır. Kanunları değiştiriyorlar. Kendilerine göre hakim koyuyorlar. O olmadı, sürüyorlar, başkasını getiriyorlar. Ya, olmayan bir şeyi nasıl iftira edersiniz? Ne yapsın getirdiğin hakim? Nereden bulacak suçu, olmadık bir şeyi? İspatlayın da göreyim. Sokun gözümüze göreyim. Hiç de üzülmem o zaman. Yok ki bir şey, bizim alnımız açık. Çekincemiz yok." dedi.
'HANİ PARALARI POLİSLER KOYMUŞTU? BUNLARDA UTANMA DA YOK'
Evlerine para koyanların polisler olduğunun söylendiğini hatırlatan Zekiye Uçak, şunları kaydetti: "Yatak odalarına kadar giren polisler, aybaşını zor getiriyorlar. Yüzde 90'ı kredi kartı borçlarını ödeyemiyorlar. O kadar o parayı rüyasında bile görmez. O paraları kendileri koydukları belli oldu. Utanacak yüz bile yok. Nasıl da alıp bavullar dolusu paraları çeke çeke götürdüler? Nasıl milletin yüzüne bakıyorlar hala? Kimin koyduğu meydana çıktı. Hani polisler koymuştu? Buna denilecek söz bile bulamıyorum. Tuzun koktuğu yer işte burası. Bunlar utanmadan milletin karşısında hala konuşuyorlar. Hoca ..., cemaat ... Bunlar böyle yaparsa başkası neler yapar acaba? Ben böyle bir şeyi hazmedemiyorum. Bu milletin gözünün içine baka baka şu yaptıkları hazmedilecek bir şey değil. Bak şu hasta babasına? Şu halde 30 senedir evlat yolu gözlüyor. Bunun gözünün önünden terörist gibi yakalayıp gidiyorlar. Bunlar makul şüpheli arıyor. Teröristi dağlarda bile aramaya gerek kalmadı, terörist şehirlere indi. Yıkıyorlar, yakıyorlar, döküyorlar, askere kurşun sıkıyorlar, polise kurşun sıkıyorlar, güpegündüz çarşının içinde öldürüyorlar. O teröristlere bile yapılmıyor, bu çocuklara yapılan. Azıcık vicdanları varsa şöyle durup bir düşünsünler, Allah onların çocuklarına da bunları verecek. Bu ettiklerini, yaptıkları kötülüğü yaşamadan ölmezmiş. Allah o günleri gösterecek. Yetti yani, bu kadar fazla. Ne diyeyim ben bunlara daha. Ben bu hastayı koyup da Erzurum'a gittim, çocuğumun arkasına mahkeme olduğunda. Üç dört gün bu hasta, yerlerde süründü. Böyle bir vicdan var mı? Bizim bunları çekmeye ne suçumuz var? Böyle bir şey var mı? Utanmıyor bunlar, utanmıyor." CİHAN