Bozdağ,
AK Parti Grup
Başkanvekili Mustafa
Elitaş ile
Anayasa Mahkemesinin dün aldığı iki ara karara ilişkin TBMM'de
basın toplantısı düzenledi.
Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesine ilişkin yasada, mayınlı bölgenin, mayından temizletilerek tarıma açılmasının, üçüncü seçenek olduğunu anımsatan Bozdağ, bundan önce
ihalenin,
Milli Savunma Bakanlığı aracılığıyla yapılarak, mayınların temizletilmesi usulünün denenmesi zorunluluğuna işaret etti.
Bozdağ, bunun ne kadar süreceğinin belli olmadığını dile getirerek, bu yolla sonuç alınamazsa,
Maliye Bakanlığınca
hizmet satın alınarak mayınların temizletilmesi usulünün, ikinci aşama olarak öngörüldüğünü hatırlattı.
Bu sürecin ne kadar süreceği bilinemediği için sürelerde sınırlama koyma imkanı olmadığını belirten Bozdağ, 3. fıkradaki seçeneğin, hemen yürütülmesinin, uygulanmasının söz konusu olmadığını bildirdi. Bozdağ, ''3 yıl sonra uygulanacak, belki de hiç uygulanmayacak'' dedi.
-''BİRAZ ACELECİLİK''-
Milli
Savunma Bakanlığı ve
Genelkurmay Başkanlığının, konuyla ilgili çalışmalarını sürdürdüğünü vurgulayan AK Parti'li Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Belki 2-3 ay içerisinde ihalesi yapılıp tamamlanacak, Milli Savunma Bakanlığının yaptığı ihaleyle, mayınların temizlenme imkanı ortaya çıkacak, belki de hiç uygulanmayacak veya
Maliye Bakanlığı yaptıracak. Ne zaman uygulanacağı belli olmayan, belki 3 sene sonra
uygulama ihtimali olabilecek, belki de hiç uygulama imkanı bulamayacak bir fıkranın yürürlüğünü durdurmayı zaruri kılan nedir? Yürütülen, uygulanan bir fıkra yok. Mayınlı arazilerin temizletilerek, tarıma açılması ihalesiyle ilgili, yap-işlet-devretle ilgili yapılan bir ihale, çalışma yok. Böyle bir ihale, çalışma olsa, o zaman telafisi imkansız zararlar doğabilir, böylesi bir endişeyle yürütmeyi durdurma kararı verilebilirdi. Ama uygulanmayan, ne zaman uygulanacağı belli olmayan, belki de hiç uygulanmayacak bir fıkrayla alakalı, fıkra yürürlüğe girmeden önce
Anayasa Mahkemesi tarihinde ilk defa bir yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. Bunu anlayamadık. Gerekçesini yazarlarsa, o zaman daha iyi anlayacağız. Çünkü ortada yürüyen, yürütülen bir hüküm yok.
Ortada zarara yol açacak bir durum, telafisi imkansız bir hal, aciliyet yok. Bütün bunlara rağmen Anayasa Mahkemesi, yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. Bu davayı esastan görüşüp, esastan da karara bağlayabilirdi. Önünde yeteri kadar zaman vardı. 3. fıkra belki hiç uygulanmayacaktı. Bu nedenle yürütmeyi durdurma kararını öne alması, böylesi telafisi imkansız bir durum olmadığı, yürütülen bir hüküm olmadığı halde, yürütmeyi durdurma kararı vermesi, bu işin ihalesi belki önümüzdeki günlerde yapılacak, biraz acelecilik gibi geldi. Siyasi bir karardır bu, hukuki karar değildir. Bize göre de anayasaya aykırı bir karardır.''
AA