Kesin karar cumhurbaşkanlığı
seçiminden sonra alınacak. 25 yaş ve bağımsız
adaylarla ilgili değişiklikte sıkıntı yaşanmaması için de bir maddelik ana
yasa değişikliği gündemde.
Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce sandığa gitme ihtimalinin ortadan kalkması üzerine dikkatler genel
seçim tarihine çevrildi. Meclis'te grubu bulunan
AK Parti,
CHP ve Anavatan, milletvekili seçimlerinin 4
Kasım 2007'de yapılmasını karara bağlamıştı. AK Parti'de son günlerde seçim tarihini öne alabilmenin formülleri üzerinde çalışılıyor. Bu konuda haziran ve eylül
senaryoları konuşuluyor. Mayısta
cumhurbaşkanını belirleyecek olan AK Parti, '
Köşk rüzgârı'nı sandığa yansıtmak istiyor. Ancak,
erken seçim için daha önce '
ihanet' ifadesini kullanan
Başbakan Erdoğan'ın haziran ve temmuza sıcak bakmadığı biliniyor. Bu formülün hayata geçmesi için
cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi Meclis'ten seçim kararının çıkması gerekiyor.
AK Parti'nin bu hafta yapılan
Merkez Yürütme Kurulu'nda (MYK) masaya yatırılan asıl senaryo; seçim tarihini eylülün ilk haftasına kaydırmak. AK Parti'nin
tercihi, 13
Eylül'de başlayacak Ramazan'ın hemen öncesi olan 9 Eylül'de seçime gitmek. Eylülün neden tercih edildiği konusunda parti zirvelerinde şu değerlendirme yapılıyor: "Eylül, sonbaharda gidilecek seçimin en avantajlı ayıdır. Çiftçi harmanını kaldırır, cebinde para olur. Okullar açılmadığı için eğitim masrafı olmaz.
Başörtüsü tartışmaları da okullarda başlamamış olur. Kış gelmediği için odun, kömür, doğalgaz masrafı da yoktur.
Kerkük referandumunu da unutmayalım."
Seçim tarihini öne alabilmek için AK Parti'nin matematiksel zorluğu bulunmuyor. Bu konuda tartışmalar 12
Ekim tarihli iki değişiklikte düğümleniyor. Partiler, 25 yaşta milletvekili olabilme ve
bağımsız adayların isimlerinin oy pusulalarına yazılmasıyla ilgili
düzenlemeyi mutabakatla kabul etmişti.
Anayasa'ya göre, seçimlere bir yıl kala yapılan değişiklikler geçerli olmuyor. AK Parti
yönetimi ve hukuk çevrelerinde de bu konuda iki farklı görüş seslendiriliyor.
Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu'nun da aralarında olduğu isimler seçim tarihinin öne alınması durumunda bile değişikliğin bu seçimlerde geçerli olduğu düşüncesinde. Çiçek ve Kuzu'nun gerekçesi şöyle: "Düzenleme 12 Ekim'de yapıldı. Bu tarihte seçimlerin 4 Kasım'da yapılacağı biliniyordu. O yüzden bir yıllık kapsama girmez." İhtilaflı olan bu konuda son sözü söyleme yetkisi Yüksek Seçim Kurulu'nda (YSK) bulunuyor. AK Parti de YSK nezdinde girişimde bulunarak nabız yokladı. Seçim işlerinden sorumlu genel başkan yardımcısı
Necati Çetinkaya, geçen hafta YSK'yı ziyaret etti. Zaman'a konuşan Çetinkaya, YSK Başkanı'na 'hayırlı olsun ziyareti'ne gittiğini söyledi. Seçim tarihini öne alma konusunun şu an gündemlerinde olmadığını iddia eden Çetinkaya, "Seçim tarihi eylüle alınırsa buna erken seçim olarak bakmamak lazım." diye de ekledi.
YSK'nın kararını riske etmek istemeyen AK Parti yönetimi, anayasa değişikliğini de gündemine aldı. Anayasa'nın 67. maddesinin ekinde, "Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz." hükmü yer alıyor. 25 yaş ve bağımsız aday düzenlemelerinde
sürpriz yaşamak istemeyen AK Partililer bu maddenin değiştirilmesi üzerinde çalışıyor. Bu değişikliğin olması durumunda seçim yasalarına ilişkin yeni düzenleme yapılmasının önü de açılmış oluyor. Bu durumda
Türkiye milletvekilliği, yüzde 10 barajı, seçim ittifakları gibi değişikliklere kapı aralanacak. AK Parti, önümüzdeki seçimlere mevcut yasa ile gitmek istediği için yeni bir değişikliğe
soğuk bakıyor.
Cumhurbaşkanı seçilecek kişi için pozitif yaklaşım gösterin
Başbakan Erdoğan, cumhurbaşkanı adayıyla ilgili sorulara yine, "Nisanı bekleyin." cevabını verdi. Ancak seçilecek kişi için herkesten 'pozitif yaklaşım' göstermesini istedi. 2006 yılı Merkezî Yönetim Bütçe Uygulama Sonuçları'nı açıklamak için Başbakanlık'ta
basın toplantısı düzenleyen Erdoğan, gazetecilerin sorularını da cevapladı. Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçiminin ekonomiyi nasıl etkileyebileceğinin sorulması üzerine şu değerlendirmeyi yaptı: "Ne küresel sermayenin gelişini ne de
yerli sermayenin yatırımını etkileyeceği kanaatinde değilim. Yeter ki medya olarak sizler bu noktadaki bakışlarınızı daha olumlu istikamette tutun. Burada aktörler her zaman değişir. Ama Türkiye hepimizindir. Dolayısıyla bu aktörler değiştiği zaman herhalde pozitif olarak yaklaşım gösterirsek daha iyi olur. Aktör neticeyi pozitife çeviremiyorsa, o zaman ikazlarımızı istediğimiz gibi hangi dille yapacaksak yaparız. Bizim de bu noktada yanlışlarımızı gördüğünüz zaman uyarılarınızı, eleştirilerinizi anlamlı ve bize faydalı olacak şekilde yaparsınız
ZAMAN