DP Genel Başkanı
Namık Kemal Zeybek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, projenin eski
Anavatan Partisi Genel Başkanı
Erkan Mumcu tarafından başlatıldığını, kendilerinin tamamlamaya çalıştıklarını bildirdi.
Mumcu'nun TBMM'de grup kurmasının ardından
Hazine'nin ''yaklaşık 8,8 trilyon lira'' ödeme yaptığını ve arkasından da bu parayı geri almak için
dava açtığını anlatan Zeybek, faizi ile birlikte geri ödenmesi söz konusu olan rakamın 13,5 milyon liraya çıktığını bildirdi. İki partinin birleşmesinin ardından artan borç yükünün sıkıntı yaratmaması için bekleyen projeyi hayata geçirdiklerini anlatan Zeybek, bir inşaat firması ile söz konusu alana yapılacak 31 katlı iş merkezi ve
rezidans için ''yüzde 50-50''
anlaşma sağladıklarını söyledi.
''Bize peşin para lazımdı o yüzden bize düşen payın yüzde 12,5'i karşılığında söz konusu firmadan 16 milyon lira aldık'' diyen Zeybek, bu parayla iki partinin borçlarının ödendiğini, hala yüzde 37,5 pay sahibi olduklarını bildirdi.
Mevcut binanın üç bölümden oluştuğunu anlatan Zeybek, girişe göre sol tarafta bulunan çalışma ofislerinin görevine devam edeceğini, ikinci bölüm olan giriş holünün, binanın diğer taraftan ulaşılabilecek şekilde 500 kişilik konferans salonu haline getirileceğini, üzerindeki ''Turgut
Özal Müzesi'' olarak kullanılan asma katın ise aynı amaçla kullanılmak üzere
restore edileceğini söyledi.
Zeybek, ''
Turgut Özal Kültür Merkezi'' olarak adlandırılacak bu bölümün uluslararası toplantılara da ev sahipliği yapabileceğine işaret etti.
Binanın şu anki girişine göre sağ tarafta bulunan konferans ve GİK salonu ise dün itibarıyla tamamen yıkıldı.
-''HAZİNE YARDIMI PARTİ İHTİYAÇLARI İÇİN KULLANILDI''-
Eski Anavatan Partisi Genel Başkanı
Erkan Mumcu,
siyasi partilere yardımı düzenleyen kanunu adaletsiz olduğunu savunarak, ''Parti, kendi kolunu kesip karnını doyurmak zorunda kaldı. Çaresiz bırakıldı'' dedi.
Mumcu, grup kurduğu zaman Hazine yardımı hak ettikleri halde ''AKP ve CHP'nin bir gecede anlaşıp ertesi gün çıkardıkları tek kanunla'' hazine yardımının geri ödenmesi konusunun gündeme geldiğini anlattı.
''Hazine yardımı nasıl borç olur?'' diye soran Mumcu,
yasa dolayısıyla
Maliye Bakanlığının ''kafasına göre'' bir
uygulama ile ödeme yapmadığını, dava açmaları üzerine ödemeyi gerçekleştirdiğini, ancak geri almak için de yeni dava açtığını söyledi.
Alınan hazine yardımının parti ihtiyaçları için kullanıldığını bildiren Mumcu, bu harcamalarla ilgili yapılan yasal incelemelerde de bir uygunsuzluğa rastlanmadığını belirtti.
-''SİYASİ PARTİLER SADECE PARAYLA YAŞAMAZ''-
Öte yandan özellikle Anavatan kökenli birçok siyasetçi, binanın yıkılmasına karşı çıktı ve bunun ''Turgut Özal'ın hatırasına saygısızlık'' olduğunu savundu.
Anavatan Partisinin kurucu üyesi ve eski bakanlardan
Vehbi Dinçerler, ''Siyasi partiler sadece parayla yaşamaz, oy alamaz. Kurucu büyüğünün manevi ve fiziki varlığını gömerek hayatta kalmaya çalışanlar, ne kadar gafil olduklarını ilk
seçimde göreceklerdir. Anavatan kurucuları, bütün hukuki yolları deneyerek Özal'ın elleriyle yaptırdığı binasına sahip çıkacaklardır'' dedi.
Hasan Celal Güzel de yapılanı ''vefasızlık'' olarak niteledi. Binanın temel atıldığı ve açıldığı günü çok iyi hatırladığını dile getiren Güzel, Turgut Özal'ın davasına
ihanet edildiğini kaydetti.
Eski bakanlardan DYP kökenli
Ufuk Söylemez,
12 Haziran seçimlerinde ''başarısız olan'' mevcut parti
yönetiminin, olağanüstü genel kurultay yaparak delegelere
hesap verip,
yetki istemesi gerektiğini söyledi.
''Diğer partiler yönetim değiştiriyor, kongre topluyor, DP ise bir şey olmamış gibi mal mülk satışı yapıyor'' diyen Söylemez, iki partinin ortak malının seçimde ''hezimete uğrayan'' bir yönetim tarafından satılıyor olmasının parti tabanını vicdanen rahatsız ettiğini ileri sürdü.
-''ERKAN MUMCU, BİNANIN MİMARİ DEĞERİ OLMADIĞINA DAİR KAĞIT İSTEDİ''-
Bir bölümü yıkılan binanın mimarı Doğan Tekeli, Özal'ın ricası ile çok büyük
indirim yaptıklarını ve zarar ettiklerini, ancak ilk defa bir parti binası yapmanın heyecanı ile bunu kabul ettiklerini söyledi.
Turgut Özal ile 1970'lerde bir holdingde genel koordinatör olarak görev yaptığı zamandan beri iyi ilişkiler içerisinde olduklarını belirten Tekeli, Özal'ın binayı kendisinin yapmasını istediğini ifade etti.
Plan verilmediği için ucuzdan pahalıya 4 proje hazırladıklarını, Özal'ın bunlardan en pahalısını seçtiğini bildiren Tekeli, o zamanın parasıyla 50 milyon lira istemesine karşın, GİK üyelerinin bu rakamı 15 milyon liraya indirdiğini, Özal'ın da şahsen arayarak ekstra 2,5 milyon liralık indirim yaptırdığını anlattı.
Binanın 16
Ekim 1989'da büyük bir törenle açıldığını belirten Tekeli, ''Törende dikkatimi çekti, Özal'ın Cumhurbaşkanlığına seçileceğine kesin gözüyle bakılıyordu ve milletvekilleri Mesut Yılmaz'a 'Sayın başbakanım' diye takılıyorlardı'' dedi.
Tekeli, açılıştan kısa bir süre sonra Özal'ın makam odasına, seçim kazanırsa halka hitap edebilmesi için cumba şeklinde
balkon yaptıklarını, ancak Özal'ın Cumhurbaşkanı seçildiğini ve binayı fazla kullanamadığını belirtti.
Doğan Tekeli, Erkan Mumcu'nun parti genel başkanı olmasından sonra kendisini aradığını ve partinin siyasi ve mali açıdan zor durumda olduğunu belirterek, kampüse yeni bir bina yapılabilmesi için kendisinden ''binanın
mimari açıdan değeri olmadığına ilişkin'' kağıt istediğini bildirdi.
''Erkan Bey, prestij projesi olarak gördüğüm bu binanın yıkılması için benden nasıl kağıt istersiniz?'' dediğini anlatan Tekeli, Mumcu'nun çok ısrar etmesi üzerine sadece konferans bölümünün yıkılabileceğine ilişkin bir kağıdı, Mumcu'nun gönderdiği avukata verdiğini söyledi.
Yıkılacak yere yapılacak yeni yer için kendisine başvuru yapılması gerektiğini de söyleyen Tekeli, bina için
telif hakları olduğunun altını çizerek, ''Bu, bir romanın son 30 sayfasını silip başka bir şey yazmak gibi'' ifadesini kullandı.