Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül, Dördüncü Dünya Siyaset Kon-feransı'na katılmak üzere dün Avusturya'nın başkenti Viyana'ya gitti. Uçakta kendisine eşlik eden gazetecilerin sorularını cevaplandıran Gül, kamuoyunda '
şike yasası' olarak bilinen
düzenleme konusunda Parlamento'nun takdir yetkisini kullanacağına dikkat çekti. "Bundan dolayı memlekette olağanüstü durum çıkarmaya gerek yok." uyarısında bulunan Gül, "Futbola eski ilginiz var mı?" sorusuna şu karşılığı verdi: "Doğrusu biraz soğudum.
Futbol Federasyonu yöneticilerine de beni ziyaretlerinde söylemiştim. Ama yine de hafta sonları bizi dinlendiren, kafamızı dağıtan şey bu." Cumhurbaşkanı, son tartışmalar sebebiyle "Gül ekibi-Erdoğan ekibi" şeklinde gündeme getirilen iddialar için "Bunlar siyasi dedikodu." demekle yetinirken KCK-
PKK birlikteliği için "Ortada bir şey var gibi görünüyor." ifadelerini kullandı. Gül,
faili meçhul cinayetler dosyasının yeniden açılmasını da "Kim yanlış yapıyorsa yanına kâr kalmıyor.
Türkiye arınıyor." sözleriyle değerlendirdi. Cumhurbaşkanı Gül'ün açıklamaları özetle şöyle:
GS-FB maçını izlediniz mi?
İlk yarısını izledim. Bir ziyarete gidecektim, ikinci yarısını radyodan takip ettim.
Futbola eski ilginiz var mı?
Doğrusu biraz soğudum. Futbol Federasyonu yöneticilerine de beni ziyaretlerinde söylemiştim. Ama yine de hafta sonları bizi dinlendiren, kafamızı dağıtan şey bu.
Trabzonspor üst tura çıkamadı...
Trabzon'a üzüldüm. Fransa'da berabere kaldılar. Ama
İnter herkese yenildi, nasıl bir üst tura çıktı, anlamadım. İnter,
CSKA Moskova maçına 7 eksikle, yedek takımla çıkmış. Esas şike yasası onlara lazım.
Şike yasası tartışmaları sürüyor...
Kamuoyunda büyük bir ilgi vardı.
Anayasal demokrasilerde kurumlar ve kurallar vardır. Burada ilişkiler medeni ve demokratik olgunluklar içinde gelişir. Ben bu süreçte vicdanî kanaatimi paylaştım. Benim sözüm bundan sonra bitiyor. Nihayetinde yasayı
kanun koyucu olarak
TBMM yapıyor. Ancak 'ceza
siyaseti' diye bir şey de var. Onu da belirleyecek olan Parlamento'dur. Burada ülkenin şartları, uluslararası şartlar da dikkate alınır.
Yasanın aynen iade edileceğini düşündünüz mü?
Ben siyasetçi tepkilerini yorumlayamam. Onların şartları ayrı. Ama ben yasayı iade ederken niye gönderdiğimi açıklayıp, tavsiyelerde bulundum. TBMM'yi daima ülkenin, milletin kalbi olarak gören ve önemseyen biri olarak bu konuda çok dikkatliyimdir. Bundan sonra, takdir yetkisini kullanacaklar, onların bileceği bir iş. Bundan dolayı memlekette olağanüstü durum çıkarmaya gerek yok.
Aynen iade eğilimi sizde burukluk yarattı mı?
Ben ne düşündüğümü açıkça anlattım. Bundan sonra kurallar ne ise o işler. Önemli olan sürecin, medeni biçimde ve demokratik olgunluk içinde gelişmesi.
Anayasa'ya aykırılık söz konusu mu?
Nasıl çıkacak bilemiyorum. Bu bir anayasal mesele mi, değil mi? Ona Köşk'teki hukukçularım bakar ve söylerler.
İnatlaşma, restleşme algısı da oluştu.
Yok öyle bir şey.
Burukluk oluştu mu?
Yok açıkçası. Onun için demokratik olgunluk ve medeni ilişkiler çerçevesi, dedim. Vicdanî kanaatimi paylaştım.
Veto sonrası 'Gül ekibi-Erdoğan ekibi' yorumları yapıldı. AK Parti'de
çatlak oluştuğu söylendi. Böyle bir şey var mı?
Bu konularda dikkatli olmak zorundayım. Ama ben yenilikçi hareketin başlatıcısı, partinin kurucusu, başbakanıyım, dışişleri bakanıyım. Ama bunları siyasî dedikodu olarak görürüm. Onun ötesinde bir şey söyleyemem. Sorumluluğum bunu gerektirir.
Şike konusunda TBMM'de grubu bulunan partiler uzlaşıyor. Ama yeni anayasa,
tutuklu vekiller konusu ve uzun tutukluluk süreleri meselesi de var. Öncelik şikeye verildi.
Bu, vicdanlarda yeri olan, güçlü bir soru. Ama ben bu konuda 1 Ekim'deki
Meclis konuşmam dahil çok şey söyledim. Artık bir şey söylemek istemiyorum.
PKK ve KCK'nın iç içe geçtiği yönünde sizin de tespitiniz var mı?
Geceleri 50-100 kişi sokağa çıkıyor, molotofla otobüsleri etrafı yakıyorsa, bunlar bireysel mi, arkasında birileri var mı, bunu bulup çıkarmak güvenlik güçlerinin görevi. İddianame bekleniyor. Kimin tutukluluğu devam edecek kim serbest bırakılacak belli olacak. Ama ortada bir şey var gibi görünüyor.
Faili meçhuller dosyası yeniden açıldı...
Kim yanlış yapıyorsa yanına kâr kalmıyor. Araştırılmasının önemli yanı bundan sonrası için caydırıcı olması. Türkiye arınıyor.
Yeşil yaşıyor mu?
Kişi takip etmek benim işim değil.
MİT'e sordunuz mu?
Sorarız.
Başbakan'ın
sağlık durumu nasıl? Durumun kötü olduğunu iddia edenler var.
Hayır, çok
şükür iyi. Ameliyat sonrası da gördüm, doktorlarıyla da konuştum. En ufak tereddüde yer vermeyecek şekilde testler yapıldı. Her şey
temiz, testler temiz. Önlem almayla ilgili bir operasyondu. Doktorlar
ihmal etmek istemedi. Şunu bütün samimiyetimle ve inandırıcılığımla söylüyorum ki herkesin başına gelebilecek ama hiçbir sıkıntı ve tedirginliğe mahal bırakmayacak bir durumu var. Başbakan'a kalsa o bu hafta çalışmaya başlar. Sadece bir dinlenme dönemi. Evde doktor falan yok. Kendisine acele etmemesini söyledim. Ameliyat olan bir insanın birazcık dinlenmesinden normal bir şey olamaz.
AB yorumları hoş değil
AB'nin yaşadığı
kriz karşısında Türkiye'de aşırı özgüvenli yorumlar yapılıyor.
Hiç hoş değil. Unutmayalım bugün bizim kişi başına milli gelirimiz 10 bin dolar iken AB'de 30-40 bin dolar. Bunu yakalamamız için 2023'e kadar yıllık yüzde 10 büyümemiz lazım. Bizim her sene yüzde 10 büyümemiz onların iyi olmasına bağlı. AB zorlu süreçten geçiyor ama batacak değil. Ne yapıp yapıp çözüm bulacaklar. Bugün yaşananlar konjonktürel.