Halkın,
AK Parti'ye teveccühünün ardında, icraatları kadar muhatap olduğu antidemokratik müdahalenin de payı çok büyük.
Dün Brüksel'den,
Ankara'dan ve İstanbul'dan birçok gazeteci ile birlikte, bir anda
seçimin öznesi haline gelen
Abdullah Gül'ün memleketi
Kayseri'deydik. Şehre tepeden
bakan Beş Tepeler Parkı'ndaki kahvaltılı toplantıda, Gül'ün güncel olaylarla ilgili görüşlerini dinlerken, bir yandan da bütün bu tartışmaların Kayseri'ye nasıl yansıdığına dair nabız tutma imkânımız oldu.
En zor zamanlarda bile tebessüm edebilen bir insan olan Gül, neşeliydi. Şimdiye kadar 36 mitinge katılmanın getirdiği tecrübeyle bir çırpıda ekonomide, sağlıkta, enerjide, eğitimde, dış politikadaki icraatları anlatıp, milletin tercihini, istikrarın sürmesinden yana kullanacağını söyledi. Takdim konuşmasında
Köşk sürecinde yaşadığı mağduriyete temas dahi etmedi. 5 yıl boyunca en çok sevindiği ve üzüldüğü olayları anlatması istenince bile üzücü olaylar listesine Köşk'ü eklememesi manidardı. Israr edince bu konunun üzüldüğü tarafını şöyle açıkladı:
"Ne ben ne ailem bu olaya üzülmedik. Beni asıl üzen, dört buçuk yılda ortaya çıkan
Türkiye resmine hiç yakışmayan bir görüntünün ortaya çıkması oldu. Komşular,
İslam ülkeleri bizi hayranlıkla izliyor, yöneticileri de Türkiye'yi örnek alıyordu.
Ortadoğu halkları, Türkiye'yi örnek göstererek yöneticilerini sorguluyordu. Batı bizi hayranlıkla izliyordu. Her şey güzelce giderken, maalesef dünyaya 'Türkiye'de böyle tuhaf şeyler de oluyormuş' dedirttik."
AB'den gelen bütün olumsuz sinyallere rağmen, bu yöndeki reformların yeni AK Parti iktidarında daha da hızlanacağını,
demokratikleşme, yargı ve ekonomi alanındaki eksiklerin giderileceğini belirtiyor. Bir
Fransız gazeteci, Sarkozy'li Fransa'ya karşı izlenecek stratejiyi sorunca, Türkiye'nin kendi üzerine düşenleri yapmaya odaklanacağını, sorunlarını çözmüş güçlü Türkiye'ye bakışın değişeceğini ifade ediyor.
27
Nisan gece yarısı bildirisinin, gerekirse Ankara Kriterleri ile yola devam edilebileceği inancını sarsıp sarsmadığını sorduğumda, verdiği cevaptan iyimserliğini koruduğunu gözlüyorum. Avusturya'nın
PKK ayıbını sorunca, bunun affedilemez bir olay olduğunu,
sahte kimlik taşıdığı tespit edilmesine rağmen İnterpol'ce aranan PKK'nın kasası Ali Rıza Altun'un elini kolunu sallayarak Irak'a gönderilmesinin izahını beklediklerini söylüyor. Bu durumun, müttefiklerin örgütün
finans kaynaklarını kurutmaya çalıştıkları tezini de suya düşürdüğünü belirtiyor.
Baş başa görüşmemizde Gül'e,
Time dergisine yaptığı 'Köşk'e adayım' açıklamasını hatırlatıp, hâlâ bu tutumunun geçerli olup olmadığını ve 23 Temmuz'da Köşk süreci açısından Türkiye'yi nasıl bir tablo beklediğini sordum. Ne adayım, ne de değilim, dedi. Ancak Time'a verdiği röportajın iki ay önceki bir açıklama olduğunu hatırlatması, gerekirse yeniden değerlendirme yapmaya açık olduğunu gösteriyordu. Yeni Meclis'in Köşk meselesini görüşeceğini, ortaya çıkan tabloya bağlı olarak mevcut Anayasa'ya göre seçim de yapabileceğini söyledi. Ama kendi gönlünden geçenin, Meclis'te cumhurbaşkanını halkın seçmesi yönünde bir eğilimin ortaya çıkması.
Ankara'ya 8
vekil gönderen şehirdeki seçim nabzına gelince... Anadolu'nun parlayan yıldızlarından biri olan Kayseri, 2002'de AK Parti'nin en yüksek oranda (yüzde 54) oy aldığı illerden. AK Parti İl Başkanı Mahmut Cabat, kendi anketlerinde bu desteğin şimdi yüzde 60'lara çıktığını söylüyor. Yine de bu, 8 vekilin de AK Parti'den olacağı anlamına gelmiyor. Burada MHP de güçlü. 2002'ye göre oylarını artırdığı da söyleniyor. Dolayısıyla AK Parti'nin vekil sayısını, MHP'nin ülke barajını aşıp aşmayacağı belirleyecek. CHP'nin de geleneksel olarak 1 vekil çıkarması bekleniyor. Buna göre MHP'nin barajı aşması halinde, sonucun 6-1-1 veya 5-2-1 olabileceği tahmin ediliyor. Urgan atma olayı, MHP tabanında kafaları karıştırmış. Köklü bir MHP'li bu olaydan sonra MHP'ye oy vermekten vazgeçtiğini söylüyor. 2002'de AK Parti'ye oy veren bir başka Kayserili ise
terör olayları yüzünden bu kez mütereddit olduğunu söylüyor. Bir başka seçmense "2002 öncesi
fabrikalar kapanıyordu. Şimdi yerden fabrika fışkırıyor. Nasıl bu başarıyı görmeyiz?" diyor.
ABDULHAMİT BİLİCİ/ZAMAN