Partide Sayın Erdoğan, Sayın Gül ve sizden oluşan bir üçlü
yönetimden bahsediliyordu. Sayın Gül, Cumhurbaşkanı oldu, eksikliğini hissediyor musunuz partide?
AK Parti'de 3'lü yönetim tarzı yok. Geçmişte bunu yazanlar çizenler bir troykadan bahsettiler. Bu bir benzetme, bir yakıştırmadır. Biz
siyasette geçmişten bu yana arkadaşlık yapan insanlarız. Geçmiş siyasi çizgimizde de beraberliğimiz oldu.
AK Parti'yi de birlikte kurduk, ama sadece üçümüz kurmadık. AK Parti'nin kurucuları da bellidir. "AK Parti'yi millet kurdu, biz tabelasını astık" diyoruz. Birileri "her şeye bunlar karar veriyor" diyor. Böyle bir şey yok. Bu
iktidarın hükümeti,
Meclis Grubu, parti yönetimi var. Hepsi çok değerli, akıllı ve başarılı insanlar.
Farklı konumlarda olduk
MGK'da artık Sayın Gül, Sayın Erdoğan ve siz varsınız, bu bir tesadüf mü?
Bir dönem ben
Meclis Başkanı oldum, Sayın Erdoğan
Başbakan, Sayın Gül de
Dışişleri Bakanı. O dönemde üçümüz sıralandık. Sonra ben aradan çıktım. Kendime görev haklı gerekçelerim vardı.
Şimdi de
Başbakan Yardımcısı olarak buradayım. Ama bizi MGK'da yine yan yana oturuyorken görenler bunu söylemiş olabilir. Adımız çıkmış 9'a inmez 8'e. Yani biz geçmişten bu yana birlikte olduk. Zaman zaman farklı konumlarda olduk. Bunlar önemli şeyler değil.
AK Parti'de birinci adam, ikinci adam sıralaması var mı?
Yok.
Bülent Arınç AK Parti için ne ifade ediyor?
Onu onlara sormak lazım. Ben teşkilatımla birlikteyim. Halkımla birlikteyim.
Türkiye'de nereye gitsem
halkımız eski Meclis Başkanı gözüyle bize sahip çıkar. Benim siyasi çizgimin halkın çizgisiyle örtüştüğünü çok iyi biliyorum ve hiç yalpa yapmadım. Ben her zaman halkıma doğruları söyledim ve biraz da yüksek sesle söyledim.
"Bu adam dürüsttür. Yemez yedirmez. Çalmaz çaldırmaz. Evet bize sivri gelir ama söyledikleri sonuna kadar doğrudur. Kimseden bir menfaat temin etmez. Onun bunun önünde eğilmez. Onun bunun çantasına taşımaz" denir. Bunlar kanaattir.
Müthiş bir karizması var
Bir
yarış yaşanıyor mu aranızda?
Ben kendimi kimse ile yarıştırmam. Kimse ile yarışmak niyetinde de değilim. Sayın Erdoğan başlı başına bir değerdir. Onda büyük bir liderlik kabiliyeti var. Ondaki liderlik kabiliyetleri üzülmesinler veya bana kızmasınlar, ama diğer liderlerimizden çok farklı. Onların çok eksiği var, Sayın Erdoğan'ın çok artısı var. Şu anda Türkiye'de liderlik konusunda hangi anket yapılırsa yapılsın, kim yaparsa yapsın, Sayın Erdoğan, hep birinci gelmektedir. Ben de yıllardan beri kendisini tanırım.
Müthiş bir karizması, müthiş bir liderlik kabiliyeti var. Türkiye'yi yönetme başarısı var. Türkiye'nin en zor günlerinde bu meziyetleri ile Türkiye'yi düze çıkarması, her zaman takdir edilecek bir davranış. Ben ona bakarak kendimde çok eksiklikler görüyorum. O nasıl düşünüyor, onu bilmem. Ama, ben doğrucu bir insanım. Bende olmayan pek çok şey onda meziyet olarak bulunabilir.
Sadece 1 dönemi kaldı
Başbakan bir dönem sonra milletvekili olmayacağını söyledi.
Bu tüzükle ilgili. Parti kurulurken, 2001'de bununla ilgili müzakereleri yaptık. Parti içi
demokrasi ile ilgili bir konu. Çünkü, Türkiye'de siyasetçiler bundan kopamıyorlar. Tüzükleri kendilerine göre yorumluyor, delege oyunları yapıyorlar. Koltuğun gitmemesi ve bulunduğu yeri kaybetmemek için uzun yıllar kalıyorlar ve babadan oğula bir
sistem takip ediyorlar.
Bu siyaseti yozlaştıran bir davranış. Siyaset kurumunun itibarını düşüren bir davranış. O zaman, kuruluş sırasındaki genel başkanlığın dışında 3 dönem genel
başkanlık ve 3 dönem milletvekilliği yapılabilmesi kriterini getirmiştik. Hatta belediye başkanları için de 3 dönem şartını getirdik. Şimdi bunu uygulamak durumundayız. Sayın Başbakan gibi bir lider, onun gibi bir Başbakan bulmak kolay değil, ama bu prensibi koyduğumuza göre, onunla ilgili gelişmeleri takip etmemiz gerekir.
Daha Sayın Erdoğan'ın bir dönemi daha var inşallah. Bu üç dönem iktidar demektir. 3 dönem iktidar AK Parti'nin Türkiye'ye yapacağı en büyük hizmettir. Birilerinin endişesi veya beklentisi olmasın. Biz önümüzdeki dönem de iktidarız.
Beşiktaş 50 yıllık tutkum
Beşiktaşlısınız, Beşiktaş'ın şampiyonluğuna da çok sevindiniz sanırım.
Beşiktaş formasını giydim. Beşiktaş'ın çifte kupalı şampiyonluğundan çok memnunum, çok büyük bir özlem vardı. Yıllardan bu yana böyle bir
şampiyonluk yaşamamıştık.Tabi bütün
takımı ve Sayın Başkan'ı da
tebrik ettim. Beşiktaş benim 10 yaşından beri tuttuğum takım, yani yaklaşık 50 senedir bir tutkudur. Manisa'da da tabi Manisa
spor'u tutuyorum.
Ertuğrul Sağlam'ı da çok yakından tanırım, futbolculuğundan beri beğenirim, çok ahlaklı, seviyeli bir
teknik direktördür. Sayın Denizli Manisaspor'da da çalışmıştı, oradan da tanırım. Onun da başarılı olduğunu gördüm. Bu
sezon henüz çok iyi transferler yapmadı belki,
Galatasaray biraz daha önde götürüyor,
Fenerbahçe de kesenin ağzını açtı ama biz ana omurgayı koruduğumuz sürece herhalde hep şampiyonlukta iddialı bir takım oluruz.
Bülent Arınç'ın en mutlu olduğu an ne zamandır?
Röportajın bittiği an.
Anayasa konusunda MACERACI DEĞiLiZ
AK Parti'nin anayasa değişikliği hazırlığı vardı, bu rafa mı kalktı?
Rafa kalkmadı, masanın üstünde duruyor, elimizin altında. Bu konuda çok önemli
hazırlıklar yaptık. Hatta seçenekler hazırladık. Hem parlamento içindeki partiler hem de
toplumsal mutabakatın aranması konusunda farklı seçenekler de hazırladık. Ama, biz maceracı değiliz.
Parlamento içerisinden en azından 367'yi geçen, 400'lü oyları hedefleyen bir mutabakat arayışımız var.
CHP anayasa değişikliğine pek sıcak bakmıyor.
CHP kesinlikle böyle bir şeye yaklaşmadığını söylüyor, MHP'nin tavrı fludur bu konuda, sadece DTP'nin iştiraki de bizim amacımız için yeterli değil. Biz muhalefetin bu konuda yaklaşımını yumuşatmasını bekliyoruz.
Sayın
Baykal, 12
Eylül'ü yapanların yargılanmaları için bir anayasa değişikliği yapılabileceği mesajı verdi.
Bu konuda samimi midir değil midir bilmiyorum, ama CHP'nin bir yaklaşımı oldu. "Her şeye hayır" derken Sayın Baykal'ın nereden aklına geldiyse, "
12 Eylülcüler yargılanmalı" sözünü sarfetti ve bununla ilgili Anayasa'nın Geçici 15. Maddesi'ni kaldırabileceklerini söyledi. Biz doğrusu çok heyecanlanmıştık. Ama, sonra sözünün altına baktığımızda topu taca attığını gördük. "İktidar yaparsa biz de engel olmayız" dedi.
Bununla ilgili gruplar arasında bir konuşma geçti. Tam ümitlerimiz artıyorken bir de baktık ki bu son
belge konusunda CHP yine iktidarı suçlayıcı, eski geleneğini devam ettirici bir tavrın içine girdi. Demek ki biraz fazla ümitlenmişiz.
CHP'nin desteği ile bazı
anayasa değişikliklerinin gerçekleştirilmesi gündeme gelebilir mi?
Eğer CHP anayasa değişikliklerine kesinlikle karşı çıkarken, en azından bazı maddelerinin değiştirilebileceğini samimi olarak gündeme getiriyorsa o zaman oturup yeni baştan bir anayasa değişikliği yapılabileceği konusunda anlaşabiliriz. 15. maddede olabilir, buna ilaveten bizim düşündüğümüz anayasa değişiklikleri de olur. Bazı maddelerin değişebileceğini söylüyorlarsa, o zaman bu konuda bir gelişme sağlanabilir.
Yani anayasanın yeniden yapılması şüphesiz bir idealdir, bunun yöntemleri çok farklı konuşuluyor. Ama, anayasada ciddi olarak, yargısal reformun, siyasi partilerin tabi olacakları rejimin,
kapatma davalarının ne şekilde açılabileceğinin demokratik ölçütler içinde yeniden düzenlenmesi lazım. Biz azami 25 maddelik, asgarisi de 10-13-17 maddelik tekliflerimizi prensip olarak üzerinde ciddi biçimde çalışıp hazırlamıştık. Elimizin altında duruyor, taliplisi olursa onlarla bunu paylaşırız.
Topuk selamlı
siviller!
12 Eylül İhtilali'ni yapanlar yargılanabilir mi, yargılanmalı mı?
Prensip olarak darbeler, muhtıralar artık Türkiye'nin gündeminden kalkmalı. Buna tüm toplum olarak, başta siyasetçiler bütün müdahaleleri reddetmemiz lazım. Bazı siyasetçilerin de kulağını çınlatıyorum. Çünkü, darbeler yapılırken bunun bir ön hazırlıkları bir de arkadan darbeye iştirakçi olanlar da var.
Bu Türkiye'nin bir ayıbıdır. 27 Mayıs'ta da, 12
Mart Muhtırası'nda da, 27
Nisan gecesinde de bunu
tahrik eden siviller olmuştur. Gazeteciler olmuştur,
hukukçu kimliği ile ortalıkta dolaşan adamlar olmuştur. "Ne kadar geciktiniz, memleket elden gidiyor.
Vatan hainleri ülkeyi satıyor, elinizden geleni yapın, uyumayın, durmayın
Abdullah Gül gibi birisi Cumhurbaşkanı olacak, başı örtülü olan bir hanımefendi Çankaya'ya çıkamaz" gibi Meclis'in yetkisine set vurmaya çalışan siyasetçileri gördük.
Askerleri siyasetçiler mi darbeye zorluyor?
Asker de biliyor ki, askeri şu tarihlerde, bu tarihlerde işin içerisine sokanlar çoğu zaman siviller olmuştur. Sivil görünümlüdürler, ama birbirlerini topuk selamıyla selamlarlar. Sivil olmak sadece takım
elbise giymek veya spor kıyafetle sokağa çıkmak değil. Düşünce, zihniyet olarak halk iradesine önem veren, demokrasiyi özümsemiş insanlara ben sivil düşünceli insanlar diyorum.
Şener'e üzülüyorum
Abdüllatif Şener'le yaşanan yol ayrımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Abdüllatif Şener Bey ile ben 1991'den beri siyaset yaptım. AK Parti'yi eleştirecek bir noktaya gelmesini de hiç arzu etmedim. Kendisine de bunu ifade ettim. Parti kurarak yanlış yaptı. Keşke, tekrar AK Parti ile kucaklaşabilseydi. AK Parti'ye karşı siyaset yapmasını ona yakıştıramıyorum ve üzülüyorum.
Necmettin
Erbakan ile görüşüyor musunuz?
Sayın Erbakan ile biz siyaset yaptık. Türkiye'nin gerçekleri, meseleleri, siyasetin hangi ahlaki temellere dayanması gerektiği konusunda kendisi bize çok önemli yol gösterdi. Ben geçmişten bu yana kendisine her zaman saygı duymuşumdur. Her zaman kendisine büyük bir sevgi beslemişimdir. Eminim o da bize sevgisini her zaman ifade etmiştir. Siyasi çalışmalarına mümkün olduğunca devam ediyor ama ağır bir rahatsızlık da geçiriyor. Kendisine Allah'tan şifalar diliyorum.
Sayın Erbakan Türk siyasetinde önemli iz bırakmış insanlardan biri. İlkeli, doğru, kendi düşüncelerine göre Türkiye'nin gelişmesini, kalkınmasını, hangi noktalarda durduğunu gösteren millici bir siyaset takip etmiştir. Dost çevremizin içinde karşılaşıyoruz, elini öpüyorum. Ben Sayın Erbakan'a Allah'tan hem sağlık, uzun ömürler hem de şifalar diliyorum. Sayın Erbakan'dan Türkiye istifade etti, umarım onun yetiştirdiği insanlar da Türkiye'ye hayırlı, güzel hizmetlerde bulunur.
BUGÜN