Oysa, bu yorum gerçeği yansıtmıyor. "Temenni"lerin dile getirilmesinden öteye gidemiyor...
Bir kere daha buraya yazıyorum: Abdullah Gül'ün nasıl
aday olduğu hususunu göz ardı ederek
Çankaya seçimindeki gidişatını doğru değerlendirebilmek mümkün değil...
Erdoğan'ın "uzlaşma" lafı etmesi
Baykal'ın ağzındaki baklayı çıkarmasına neden oldu: Dünkü Hürriyet'in manşetinde Deniz Bey'in şu sözleri asılıydı: "Fedakarlık yapıp dışarıdan seçelim"
Baykal "uzlaşma" derken başından beri "AKP'li olmayan bir Cumhurbaşkanı"nı kast ediyordu...
Bu sütunda "Erdoğan Gül'ü aday göstermeyip örneğin Çubukçu veya Gönül'ü göstermiş olsaydı da 367 kumpası devreye sokulacaktı. Amaç AKP'li bir Cumhurbaşkanı seçilmesini engellemekti" diye yazdığımı unutmuş olamazsınız...
Baykal'ın son sözleri bu gerçeğin teyididir!
CHP lideri "uzlaşma" olabilmesi için "Sezer gibi" bir
cumhurbaşkanı istiyor! "
Meclis dışından, tarafsız biri olsun" diyor. Bunun adı uzlaşma değil, dayatmadır. Aynı zamanda azınlığın çoğunluğa hükmetmesini istemektir...
Yaşadık, gördük: Sezer asla tarafsız değildi. Zat-ı şahaneleri "2000 Model İsmet
İnönü"dür! O denli sıkı bir CHP'li ki, Baykal bile Ahmet Necdet Bey'in yanında sağcı kalır...
Sezer devletle milletin barışmasını istemedi.
Türkiye'yi kutuplaştırmaya yarayan tavırlarıyla da hatırlanacaktır...
Ezcümle "uzlaşma"dan kast edilenin ne olduğu belli. Böyle bir uzlaşma kesinlikle gerçekleşmeyecektir.
Şöyle bir düşünün: Tek başına iktidara geleceksiniz. Sonra "Sezer gibi birini" seçeceksiniz! AKP ne kelime, Türkiye için,
demokrasi için şakası dahi kötü...
* * *
Anayasa Mahkemesi'nin Sezer ve CHP'yi refüze ederek cumhurbaşkanını
halkın seçmesinin yolunu açması, 367 Hurafesi ile siyasi sisteme vurulan kilidi açtı: Son derece kritik, hayati bir karardı...
Başta CHP soldan sağa çokları şaşırdı kaldı. Türkiye'de ne olup bittiğini göremeyenler için elbette
sürpriz bir karardı, bu...
AKP 22 Temmuz Sandığı'ndan 367
vekil çıkaramazsa ya da ilk tur oylamada bu sayı temin edilemediği takdirde Çankaya seçimi bir kez daha sakatlanacak...
Muhalefet "uzlaşma" diyecek. Yani AKP'li olmayan, Meclis dışından "Sezer gibi" bir cumhurbaşkanı isteyecek. Değil Erdoğan, her kim olursa "böyle bir uzlaşma"yı kabul ettiği an siyaseten biter. Dolayısıyla, AKP "uzlaşma" kisvesi altındaki "dayatma"yı asla kabul etmez. Meclis fesholur ve yine seçime gidilir...
O
vakit 21
Ekim Referandumu'ndan çıkacak muhtemel karar çerçevesinde halkın önüne iki
sandık birden konulur. Neticede, halk cumhurbaşkanını seçer!
"
Başbakan çark etti. Gül'ün Köşk'e çıkma hayali suya düştü" diye başlık atan meslektaşlarımız veya "Artık Gül Erdoğan'ın aday listesinde yok" diye yazan Vatan'cılar olup biteni hala doğru okuyamıyorlar; maç bitmeden sevinç çığlıkları atan taraftarlara benziyorlar!
Gül'ün adaylığı, Baykal'ın iddia ettiği gibi Erdoğan'ın "uzlaşmama siyaseti" ile değil; "devlet kararı" bağlamında ortaya çıkmıştı. Bu gerçek değişmediği müddetçe Gül'ün adaylığı devam eder!
TAMER KORKMAZ- ZAMAN