Ah, nerede o eski önergeler...

Milletvekillerinin yasa tekliflerini içeren TBMM'nin “Gündem” kâğıdı, ülkeyi yönetenlerin “ilgi”lerine dair ana hatlarıyla da olsa belli bir fikir veriyor.

Ah, nerede o eski önergeler...

Günümüz önergelerinin, olağanüstü dönemlerin tekliflerinin yanında pek yavan kaldığı ise şüphe götürmez bir gerçek. “Eylül Ayının İkinci Pazar Gününün Büyükanneler ve Büyükbabalar Günü İlan Edilmesi Hakkında Kanun Teklifi” ile “8 Mayıs'ın Cezayir Soykırımını Anma Günü Olarak Kabul Edilmesi ve Ankara'da Bir Soykırım Anıtı Dikilmesine İlişkin Kanun Teklifi”; son yasama yılında, milletvekilleri tarafından verilen 28 kanun teklifinden bizim bulabildiğimiz “en ilginç” ikisi. Diğerleri ise vergi usul, yüksek öğrenim, kadastro gibi alanlardaki yeni önerileri kapsıyor. Bunlar ise kabul edersiniz ki, “kanun” deyince insanın aklına hemen geliverecek türden düzenlemeler. Bekârlığa ceza Oysa Birinci Meclis'in tutanaklarında; adeta “fevkaladenin de fevkînde”konuların yasa teklifi haline gelip Genel Kurul'a sevkedildiği görülüyor. Dönemin vekillerinin sorun olarak görüp, düzenleme yapılmasını istediği konular, bugünün telakkileriyle düşünüldüğünde oldukça çizgi dışı dursa da, devrin “hassasiyetleri” hakkında fikir vermesi bakımından kesinlikle had safhada öğretici içeriklere sahip… Örneğin bu tip yasa tekliflerinin birisinde, nüfusun artabilmesi için evlenmenin zorunlu kılınması isteniyor. Erzurum Mebusu Salih Efendi'nin 19 Şubat 1921 tarihli kanun teklifinde, 25 yaşını geçip de hâlâ evlenmemiş olanlardan vergi alınması, evlenenlere destek mahiyetinde üç çocuğu olanların iki, beş çocuğu olanların da üç çocuğunun devletçe parasız yatılı okutulması, bütün şartları uyduğu halde 26 yaşına gelip yine de evlenmeyenlerin kamuda karın tokluğuna çalıştırılması, 50 yaşını aşanların ise kanundan muaf tutulması öngörülüyordu. Niye Trakya, Tokad ne demek? Kurtuluş Savaşı Meclisi'nde yer isimleriyle ilgili de renkli tartışmalar yaşanmıştı. Kütahya Mebusu Besim Bey'in, “Şu memleketin üzerinde kendimizi tanıttıracak hiçbir isim bırakmamışız. Bu toprakların ismini Türkçe ve İslâmca'ya çevirmek mecburiyetindeyiz” diyerek Genel Kurul'a getirdiği -ama yasalaşamayacak olan- önergesinin tartışmaları tutanaklara şöyle yansımıştı: “Mustafa Taki Efendi (Sivas) - Ankara ne demek? Tokad, Sivas ne demek? Bizce bir mânası yoktur. Bunları değiştirmek lâzımdır. Yasin Bey (Gaziantep) - Rumkale isminde bir kaza vardır, burada bir tek Rum yoktur. Rica ederim, bu gâvur isimlerini değiştirmek ve hakikaten Müslümanlığa yakışacak bir isim koymak lâzımdır. Besim Bey (Kütahya) - Bundan iki bin sene evvel ölmüş kelimeleri diriltiyorlar. Birisi çıktı, Kilikya diye söyledi, biz de kabul ettik. Paşaeli denirken Trakya dediler. Konya, Likoina kaldıkça iddia-i hukuk edeceklerdir.” Devamsız vekiller gazetede ilân edilecekti Sık sık günümüz Meclis'lerinin de gündemine gelen milletvekillerinin devamsızlığı, o günlerde oldukça radikal tekliflerle önlenmeye çalışılmıştı. Bunlardan, 24 Eylül 1923 tarihinde Kastamonu Mebusu Halid Bey'in verdiği önergede, yönetmelikteki cezaların yetersizliğinden şikâyetle devamsız vekiller için para cezası getirilmesi istenmişti. Devamsızlık meselesi; aradan geçen iki yılda yine çözülemeyince, 26 Ocak 1925 tarihinde bu defa Karesi Mebusu Ali Sururi Bey, mazeretsiz olarak Genel Kurul'a gelmeyen üyelerin gazete ilânı ile halka şikâyet edilmesini önermiş ancak bu teklif milletvekillerince kabul edilmemişti. Teklifin görüşmelerinde bir milletvekili, önerilen cezanın ağır bir yaptırım olduğuna işaret ederek, “Devamsızlık eden mebusları bari bir de falakaya yatıralım” demişti. "Düello usulünün ihdası" Bursa Mebusu Emin Bey'in 30 Aralık 1920 tarihli önergesiyle düellonun kabulü istenmiş ancak öneri Şeriat ve İslâm geleneklerine uymadığı için reddedilmişti. “Yüksek İslâm Şûrası” Yozgat Mebusu Süleyman Sırrı Bey'in Türk başta olmak üzere tüm İslam ülkelerinin temsilcilerinden oluşacak bir “Yüksek İslâm Şûrası” kurulması yönündeki 20 Aralık 1920 tarihli kanun teklifi, yasalaşamayarak kadük olacaktı. “Düğünlerde israfatın meni” Hüsrev ve Hasan Basri Beylerin önergesinde; düğün harcamalarında israf yapıldığı, aileleri zorda kaldığı vurgulanıyor ve kanunla bunun önlenmesi isteniyordu. Bu ilginç yasa teklifi kabul edildi ve 1966'ya kadar yürürlükte kaldı. Neler var neler... Önergeler arasında şu konulara ilişkin olanları da bulunuyordu: “Kadın oynatanlara ceza - Mahkûmlara 5 vakit Namaz kıldırılması -Hutbelerle ilgili Türkçe açıklama yapılması - Meclis toplantı salonunda sigara içilmemesi, İzmir'in önüne “Güzel” lâkabının konulması - Ramazan'da Oruç yiyenlerin cezalandırılması. Yeni Şafak
<< Önceki Haber Ah, nerede o eski önergeler... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER