Her
seçim döneminin ‘banko’ merak konusudur
Alevi oylarının yönü. 22 Temmuz seçimleriyle bu merak yeniden gündeme taşındı. Aleviliği
İslam’ın dışında gören sol çizgideki
dernek ve
vakıf yöneticileri,
CHP-DSP blokuna
destek çağrısı yaparken
İzzettin Doğan AK Parti’ye karşı sağ ve solda laik cepheler öneriyor.
Fermani Altun ise sağ çizgiye daha yakın duruyor. Geçmişin aksine, kimi Alevilerse cesaretli bir şekilde sağ partilerde boy gösterme kararı aldı önümüzdeki seçimlerde. Sağ partilerin CHP’yi gölgede bırakan
açılım ve projeleri, Alevi vatandaşların büyük ilgisini çekiyor.
Yıllardır Alevilerin büyük çoğunluğunun oyunu alan CHP, seçim sonrasında Alevi sorunlarını gündemine almayı ‘unutuyor’ hep. Son iki seçimde sol sandıktaki Alevi oylarından sağa kayış başladı. Sağ partiler de bu gidişi görüp sol oyların vanasını açmak için harekete geçti. Önde gelen Alevi entelektüellerden
Reha Çamuroğlu’nu saflarına katan AK Parti, Alevi sorunlarına esaslı çözümler
vaat ediyor. 20 civarında Alevi'nin
adaylık için başvurduğu MHP ise
Hacı Bektaş-ı
Veli soyundan Timur
Ulusoy’u vitrine çıkararak somut adımlar atmayı amaçlıyor.
Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde iyi sınav veremeyen
Anavatan Partisi de bu konuda çözüm paketi açıklamaya hazırlanıyor.
AK PARTİ CİDDİ ADIM ATARSA…
CHP,
Cumhuriyet mitingleriyle Alevi oylarının adresi olduğunu düşünüyor; ancak sorunlara gözünü kapatmasından dolayı oyların önemli oranda yön değiştirmesi bekleniyor bu seçimlerde. Hem bu kesimin içinde yer alan isimler hem de sosyologlar, son yıllarda soldan sağa kayan Alevi oylarının daha da artacağını düşünüyor. Muhtemel AK Parti
iktidarının, Alevilerin her daim dile getirdiği sorunlara çözüm getirmesiyle CHP’nin bu zemini büyük oranda kaybedebileceği dile getiriliyor.
Sanılanın aksine Alevi vatandaşların yüzde 80’den fazlası çok partili hayatın ilk yıllarında CHP’de değil,
Demokrat Parti saflarında; yani sağ cenahta yer almıştı. Alevi oyları DP (AP) ve CHP arasında paylaşıldı. Ta 1966’da Alevi oylarına üçüncü ortak olarak çıkan Birlik Partisi’ne (BP) kadar. Aleviler tarafından kurulan Birlik Partisi’nin en uzun süre (12 yıl) genel başkanlığını yapan Mustafa Timisi, “Alevi
inançlı yurttaşlar özellikle Adalet Partisi iktidarında adeta dışlandılar. Kimlikleri, varlıkları inkâr edilir durumdaydı. İşte o olayların sonucunda yeni bir siyasal hareketin,
Türkiye’yi kucaklayan; ama Alevilerin demokratik taleplerini de barındıran bir hareketin gerekliliği ortaya çıktı.” diyerek partinin kuruluş amacını anlatıyor. BP, bir bakıma inanç zemininde hareket ediyordu; ancak bu görüntüden uzak durmak için parti programına
Alevilik eklenmedi; Adalet Partisi’nin programı
taklit edildi.
BP, MERKEZ PARTİSİYDİ
Mustafa Timisi 1968 seçimlerinde yüzde 2,8 oy alan Birlik Partisi’nden
Meclis’e giren sekiz kişiden biriydi. Bir yıl sonra da
başkanlık koltuğuna oturdu. Bu konu üzerine ilk kitabı yazan Kelime Ata, “Türk siyasal hayatı içerisinde Alevilerin çok radikal bir çıkışı” diye tanımlıyor Birlik Partisi hareketini: “Diyanette Alevilerin temsil edilmesini isteyen bir partidir. Dışlanan bir kitleyi, birbirine benzeyen insanları bir araya getirip
siyaset yapmaya itmiş. Uluslararası arka planı da olabilir. İdeolojik çizgi bakımından 1930’lu yılların CHP’sine tekabül eder. Çünkü CHP’nin altı okuna sahip çıkar. Sola karşıdır.
Merkezde duran bir partidir. Alevi partisi değil, Alevilerin partisidir.”
1970’lere gelindiğinde dünyada esen sol rüzgâra Birlik Partisi de katıldı. Ancak istenen başarı bir türlü yakalanamadı. Çünkü o yıllarda ‘Karaoğlan’ rüzgârı esiyordu CHP’de. CHP ile mücadeleye giremediklerini hatırlatan Mustafa Timisi’nin bu konuda bir iddiası da var: “Ortanın solu, düzen değişikliği… CHP bu çizgiye oturdu. Genel Başkan Ecevit ortanın solu kavramını benden etkilenip aldı. Ben 1970’te söyledim, Ecevit 1973’te aldı.” Birlik Partisi’yle beraber Alevi oyları da bu dönemde sol çizgiye oturuyordu. Ancak parti bir türlü başarı yakalayamıyordu. 12
Eylül’de tüm partiler gibi BP de kapatılıyordu.
BP KAPANMASA İYİ OLURDU
1985 yılında
Erdal İnönü’nün SODEP’ine katılan Mustafa Timisi’yle beraber Alevi oyları sol çizgiye daha da oturdu. Mustafa Timisi, Birlik Partisi’nin varlığını koruması konusunda “Çok da iyi olurdu, çok da belirleyici olurdu.” diyor ancak parti yeniden kurulamıyor. Alevi siyasetçi sol partilerde genel sekreterliğin yanı sıra birleşmelerde de roller üstlendi.
Barış Partisi ise Aleviler tarafından 1995’te kuruldu, daha sonra
işadamı Ali
Haydar Veziroğlu cebinden harcayarak partinin tüm masraflarını üstlendi. Parti için o dönemin parasıyla 3 trilyon TL harcadı; ancak oyu binde ikiyi bile geçemedi. Acaba Aleviler iddia edildiği kadar çok değil miydi yoksa Alevi partileri kabul görmüyor muydu?
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi
Sosyolog Dr. Nail Yılmaz, 3
Kasım seçimlerinden hemen önce Alevilerle ilgili bir saha araştırması yapmıştı. Alevilerin yüzde 70’e yakını geleneksel olarak CHP’ye oy veriyordu. AK Parti ve DYP yüzde 6 civarında oy alırken, yüzde 8’lik kesim boş oy atıyordu. Nail Yılmaz, 22 Temmuz’da muhafazakâr partilere verilecek oyların yüzde 10’u geçmeyeceğini, kentli Alevilerin sol’a oy vereceğini ileri sürüyor.
CHP’DEN MEMNUN ALEVİ YOK: AMA MECBURUZ!
Peki Aleviler CHP’ye oylarını veriyor vermesine de, bu parti karşılığını veriyor mu? Hiçbir Alevi açıkça “CHP’den memnunuz” demiyor. Daha çok “mecburuz” sözü öne çıkıyor. Nedeni ise onlara göre CHP’nin “alternatifinin bulunmaması. Alevi yazar Kelime Ata da aynı kanaatte: “CHP’nin dışında bir alternatif olsa Alevilerin büyük kısmı ona yönelecektir. CHP varlığıyla birçok şeyi alternatifsiz bırakıyor. Ama bu seçimde de Aleviler son bir kez emanet olarak oylarını CHP’ye verecek.” Kelime Ata, ‘
laiklik’ kelimesinin üzerinde çok duruyor; Alevi
toplumunun büyük bölümünün de laiklik endişesi taşıdığını dile getiriyor. O da Alevilerin sağ partilere vereceği oyun yüzde 10’u geçmeyeceğini iddia edenlerden.
Aleviliği İslam’ın dışında bir inanç olarak gören
Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF), Pir
Sultan Abdal Derneği gibi uç yapılar sağ veya muhafazakâr partilere kapılarını kapatmış durumda. Geçtiğimiz günlerde
Ankara’da Alevilerin seçimde takınacağı tavrı belirlemek üzere toplantılar düzenlendi. Her iki toplantıya da sağ partiler davet edilmedi, CHP ve DSP ise ilgi göstermedi. ÖDP, TKP, DTP gibi daha marjinal partiler destek verdi.
Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi siyaset bilimci Doç. Dr. Ayhan
Yalçınkaya, “Bu seçim bir fırsat olabilir mi?” diye sorup hemen konuşmasının başında “
Hayır” cevabını verdi. Bunu da Alevilerin kafasının ciddi biçimde karışık olmasına bağladı: “Çünkü Alevilerin bir projesi yok.” ABF çizgisini ‘diasporanın Alevi örgütü’ diye tanımlayan Yalçınkaya,
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Başkanı Turgut Öker’in “Biz kimsenin vagonu değiliz” demesine rağmen fikir değiştirip
İzmir’deki Cumhuriyet mitingine destek vermesini eleştirdi kıyasıya.
Alevilerin büyük bölümünü temsil ettiği iddiasını her yerde dillendiren ABF Başkanı Selahattin Özel de, sağ partilere kapılarını kapatıp CHP ve DSP arasında yapılan soldaki birliğe destek verenler arasında yer alıyor. Görüşmemizde, buna rağmen CHP’nin Alevi sorununa eğilmediğini söyleyip “Geçmişte CHP bu konuda Alevi toplumuna büyük haksızlık yapmıştır.” itirafında bulunuyor. AK Parti için “Çok doğru şeyler yapmış olabilir.” dedikten sonra, aralarında “güven sorunu” olduğunu kaydediyor: “Birisi şeriata gidecek yolları zorluyorsa, Alevi toplumu otomatikman karşısındaki grubu destekler. Bu CHP olur, bir başkası olur hiç fark etmez.” Sol partilerin, Alevi desteğini hak etmediğini de dile getiriyor Selahattin Özel.
Alevi Bektaşi Federasyonu yönetimini
darbe sonucu ele geçirmekle suçlanan; ancak daha sonra buradan uzaklaştırılan Pir Sultan Abdal Derneği de siyasete “birlik olarak” müdahale etmeyi amaçlayan kuruluşlar arasında yer alıyor. Sosyolog Nail Yılmaz’a göre
Cumhuriyet mitingleri Alevilerin daha bilinçli bir şekilde CHP’ye destek vereceklerini gösteriyor: “Bu mitinglerdeki grupların birçoğu Cumhuriyetçi Alevi’lerdir. Laikliğin ve cumhuriyetin tehlikede olduğu söylemlerinin ardından Aleviler daha bilinçli ve şuurlu biçimde CHP’yi destekleyecek.”
DOĞAN VE ALTUN’UN DURUŞU
Alevilerin önde gelen isimlerinden
Cem Vakfı Başkanı Prof. İzzettin Doğan ise solda birlik arayışında bulunan dernek ve federasyonları eleştiren yaklaşımıyla dikkat çekiyor. Son zamanlarda basına demeç vermeyen Doğan, Cem TV’deki bir açıklamasında “Solda birliği sağlamak sana mı kalmış? Koca bir kitle adına nasıl konuşursunuz?” diye çıkıştı. Sol oyların alt alta koyulmasıyla yüzde 25 oy çıkacağını, bu yüzden AK Parti karşıtı sol blokun MHP, GP ve DP’yi de içine alarak daha da genişleyeceğini öngörüyordu İzzettin Doğan.
Gelinen noktada görüşlerine başvurduğumuz Alevi kesimin bir başka önemli ismi Fermani Altun ise “Bizi kullanmıştır sol. Bizi basamak yapmıştır; ama hiçbir şey vermemiştir.” diyor. Altun’a göre “Hangi parti size sıcak bakıyor, sorunlarınızla ilgileniyor ve temsilcilerinize yer veriyorsa onlara oy verin”
mesajı giderek daha iyi bir şekilde yerine oturuyor. Altun, bu mesajlarıyla 2002’deki genel seçimlerde 1 milyon, iki yıl sonraki yerel seçimlerde ise 2,5 milyon Alevi’nin oyunu AK Parti’ye verdiğini ileri sürüyor.
ÇAMUROĞLU: ÖRGÜTLER ALEVİLERİ TEMSİL ETMİYOR
Sola oy çağrısı yapan Alevi örgütleri, “laik cephe” arayışındaki İzzettin Doğan ve sağı gösteren Fermani Altun. Peki bu çağrılar ne kadar etkili oluyor? AK Parti’den
İstanbul milletvekili
aday adayı olan yazar Reha Çamuroğlu’na göre Aleviler bir aşiret değil: “Alevilerle ilgili son zamanlarda çok spekülasyon yapılıyor. En temel özelliği, ‘Hayalde bir Alevilik yaratalım.’ İnsanların hayallerinde yaşayan bir Alevilik vardır. Bu Aleviler tanımlıdır. Bunlara don biçilmiştir, sol partilere oy verirler. Başka hiçbir yere oy vermezler. Siyasi görüşleri kesindir, katıdır, hiç değişmez. Gerçek hayatta böyle bir şey yok. Aleviler gerçek hayatta böyle insanlar değil. Bunda birtakım Alevi örgütlerinin büyük katkısı vardır. Bu muhayyel Aleviliği, kamuoyunun önene koyan birtakım Alevi örgütleridir. Alevi örgütlerinin üye toplamı 35 bin civarındadır Türkiye’de. Çok etkili, organize gruplar ayrışmalardan nemalanır. Alevicilik yaparak… Büyük, geniş kitle ise Aleviliğin özünün birleştirme olduğunu bilir.” Sivil toplum örgütlerinin gücünün çok sınırlı kaldığını söyleyen Reha Çamuroğlu’na göre Aleviler bütün bu sebeplerden dolayı bireysel vicdanlarıyla oy verecek.
AK PARTİ CHP’DEN DAHA HÜRRİYETÇİ
CHP’nin Alevilikle ilgili görüş belirtmemesini ise şöyle yorumluyor Çamuroğlu: “Solun genel bir problemi var. Kutsalla ilişkisini tanımlamakta sancılı olmuş. Toplumun kutsal, manevi değerleriyle ilişkisini tanımlamakta sancı çeker sol hareketler. Bu problemi çözmedikçe, ciddiye alınabilir insani seçenekler üreteceği konusunda kuşkum var.” Kendisini ne sağcı ne de solcu diye tanımlayan Çamuroğlu, bu kavramların anlamlarını yitirdiğini dile getiriyor. AK Parti’ye katılmasının altında da bu yatıyor. Ona göre AK Parti sağ bir parti değil; CHP’den daha hürriyetçi bir parti. Bir siyasi fonksiyon yerine getirmek için aday oldu.
Alevi oylarının sola yerleşmesinde büyük etkisi olan Birlik Partisi’nin son başkanı Mustafa Timisi, artık sağ partilere de oy verildiğini ve bu eğilimin daha da arttığını vurguluyor: “CHP yönetimi, kendine yönelmiş Alevi inançlı kesimi yeterince kucaklayamıyor. Orada bir soğukluk var. CHP veya sol demokratik taleplere tam, içten, açık ve doyurucu yaklaşmıyor. Alevi inançlı yurttaşlarımızın siyaset sahnesinde arayışları ciddi boyuttadır. Oylar ağırlık olarak solda. Dün bu çok daha ağırlıktaydı. Şimdi bu nispet yüzde 70’lerden 60’lara kaydı. Merkeze kayış var. Bu seçimde listeler çok önemli. AKP istisna. MHP ve Demokrat Parti olabilir.”
MUSTAFA TİMİSİ’YE GÖRE, BİRKAÇ SEÇİM SONRA DURUM İYİCE DEĞİŞECEK
Mustafa Timisi de Çamuroğlu gibi sağ ve sol kavramların değerlerini yitirdiğini düşünüyor: “Dolayısıyla partiler farklı gruplara yaklaşırlarsa belki hemen olmayabilir; ama zaman içinde oralardan önemli destek alabilirler. ‘Aleviler asla sağa oy vermez’ diye bir şeyin olmadığını da dile getiriyor Timisi: “Bloklaşmanın, katı ve teorik ideolojinin, marjinal bloklaşmanın içinde olacak kitle değildir. Ekonomik, toplumsal, sosyal
adalete uygun programlar da uygulandıkça, hayatındaki değişimleri gördükçe niçin körü körüne bağlansın. Hiçbirimiz öyle düşünmüyoruz. 50 yıllık bir deneyimle söylüyorum. Dün belki bunları söyleyemezdim. Belki o koşullanmanın içinde ben de yer aldım. Ben çok fazla olmamakla birlikte birkaç seçim sonra (oyları kastediyor) değişeceğini düşünüyorum.”
Peki solun sessiz kaldığı Alevilere sağ partiler nasıl yaklaşıyor? AK Parti’den aday olmasına tepki gösterilen Alevi kökenli aday, Reha Çamuroğlu’ydu şüphesiz. Alevilerin her partiye oy verdiğini, 2002 seçimlerinde önemli bir Alevi oyunun AK Parti’ye gittiğini belirtiyor Çamuroğlu. Ve bu kesimin Alevilikle ilgili sorunlardan dolayı siyasi partilere yönelmediğini öne sürüyor: “Alevilerin de çevre, eğitim ve ekonomiyle ilgili sorunları var.”
ALEVİ VATANDAŞLAR HATALARINI GÖRECEK
AK Parti önümüzdeki dönemde iktidar olursa Alevilerin kendilerine özgü sorunlarına da esaslı çareler bulmayı öngörüyor. Cemevlerinin
ibadethane olarak tanınması, Diyanet’te yer verilmesi ve Alevi dedelerine
maaş bağlanması gibi. Reha Çamuroğlu sır vermiyor; ancak oldukça iddialı açıklamalar yapıyor: “Alevilerin Alevilikten kaynaklanan problemleri çözülürse İbn-i Haldun’un dediği gibi asabiyetleri çözülür. Dolayısıyla
oy kullanma hali giderek çözülür. Yakın gelecekte görülecektir ki Alevilerin sorunlarının çözümü çok basittir. Aleviler problem olarak adlandırdıkları şeylerin çözüldüğünü gördükleri zaman bugüne kadar siyaseten nerede hata yaptık diye düşünecektir.”
ALEVİLERE AÇILIMDA MHP DE VAR
Çamuroğlu’na göre sorunlar çözümsüz kaldığında kitleler marjinalleşmeye başlıyor; buna mukabil çözüm üretildikçe kitleler rahatlayacak: “Ben inanıyorum ki AK Parti’nin ortaya koyduğu toplumsal varlık birçok sancıyla ve gelgitle, pek çok hatayla da olsa modernleşme sürecimizi olması gereken yere, yani ayakları üstüne oturtacaktır. Bugün herkesin birbirine teminatını vermesi gereken şey, demokrasiyi isteyip istemediğimiz, modernleşmeyi isteyip istemediğimizdir. Eğer modernleşmeyi istiyorsak bugün bütün toplumsal kesimlerin uzlaşmasıyla bunu yapabileceğimizin bilincinde olması lazım. AK Parti’nin bugün amuda kalkmış bu süreci tekrar ayakları üstüne oturtabilecek sosyal hareketliliği başlattığı kanaatindeyim.” Çamuroğlu, Alevilerin AK Parti’ye verdiği oyların bu seçimde artacağını da tahmin ediyor.
Alevi oylarının bir başka adresi ise “Hepimiz Türk’üz” sloganını öne çıkaran MHP. Alevilerin manevi önder ailelerinden olan Ulusoy’lardan Timur Ulusoy, 22 Temmuz seçimlerinde MHP’yi
tercih etti. “Daha fazla tepki alacağımı bekliyordum.” diyen Timur Ulusoy, kendisine 600’den fazla mesaj geldiğini, bunun yüzde 80’inin olumlu olduğunu anlatıyor.
Atatürk’ten sonra Meclis Başkanlığı koltuğuna oturan
Cemalettin Efendi’nin torunu olan Ulusoy, “Niçin MHP?” sorusuna şu cevabı veriyor: “
Hacı Bektaş-ı Veli, ünlü Türk düşünürüdür. Ecdadım Türk’tür, dedem Türk’tür, ben de Türk oğlu Türk’üm… Türk milliyetçiliğine en iyi sahip çıkacak MHP’dir. Dinimiz İslam ve
Oğuz Türklerinden gelmeyiz.” Geçmişte dış güçlerin oyunu olarak gördüğü
Çorum ve
Maraş olaylarını ‘ideolojik çatışma’ diye tanımlıyor Timur Ulusoy. Gruplaşmadan, kutuplaşmadan bütün toplumun zarar göreceğine inanıyor.
Hacı Bektaş-ı Veli’nin soyundan gelen ve Hacı Bektaş-ı Veli Dergahı Genel Başkanı olan Timur Ulusoy (48) son seçimde CHP’nin teklifi üzerine adaylığını koymuş; ancak kazanamamıştı. MHP’den aday olması, en çok solcu Alevi örgütlerin tepkisini çekti. Alevilerin mürşidi konumundaki akrabası Veliyettin Ulusoy, Timur Ulusoy için “Aileden uzak birisiydi. Vakfı kullanarak
milletvekili adayı olmuş. Ben oyumu CHP-DSP birlikteliğine vereceğim.” demişti. Timur Ulusoy bu açıklamaya şu cevabı veriyor: “Çok üzüldüm. Ulusoyların diğer partilerde başarı sağlamasını istedim. Herkes oyunu istediği yere verebilir veya adaylığını koyabilir. Veliyettin Ulusoy mürşit olarak gözüküyor ama Alevilik hususunda İzzettin Doğan’ı daha çok saygıyla anıyorum. Mühim olan soydan gelmek değil icraat yapabilmek,
hizmet verebilmektir.” MHP’nin Aleviler üzerinde ciddi çalışmaları olduğunu, önümüzdeki günlerde bu çözümleri açıklayarak seçim çalışmalarında sloganlaştıracağını dile getiriyor. Ulusoy ayrıca birçok Alevi’nin teşkilatlarda görev aldığını, önümüzdeki yıllarda Alevi oylarının MHP’ye kayacağını savunuyor.
Alevilere karşı en somut adımlardan birini
Erkan Mumcu atmıştı. 3 bin kanaat önderine
mektup yazıp Alevilerin sorunlarına çözüm üreteceğini vaat etmişti.
ANAP-DYP birleşmesiyle (Demokrat Parti) bu sorunlara çözüm paketi de hazırlandı. Seçim programına Alevilerin sorunlarına çözüm getiren 7 maddelik bir paketi de ekleyen Demokrat Parti, önümüzdeki günlerde bunu açıklayacak.
ANAP’IN ALEVİ PAKETİ
Peki ne içeriyor bu paket? ANAP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Ali Arif Özzeybek, paketin eğitim, sağlık ve kamuda yeniden yapılanma gibi başlıkları içerdiğini söylüyor. Buna göre cemevlerinin inanç merkezi olarak tanınması, ilahiyat fakültelerinde kürsülerin kurulması, TRT’de Alevilerin önemli günlerine yer verilmesi gibi… İnanç özgürlüğünden sorumlu olarak Demokrat Parti’de de görevini sürdürecek Özzeybek, projeyi Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Başkanı Turgut Öker’e de iletmiş ve olumlu karşılık almış. Özzeybek de, aşırı sol dernek ve vakıflarla tabandaki Alevi vatandaşların kopuk olduğunu anlatıyor: “Türkiye’de yaşayan Alevi inancına sahip insanların yüzde 90’ı bir örgüte üye değil. Söz konusu projeler devreye girince CHP’nin altı boşalacak. Çok kullanılmışlar, çok söz verilmiş.”
ŞENER: SÜRÜ PSİKOLOJİSİYLE HAREKET ETMİYORUZ
Herhangi bir parti, dernek veya örgüte üye olmayan Alevi yazar Cemal Şener, Alevilerin 22 Temmuz’da farklı partilere oy vereceğini düşünüyor. Şener’in kendi çevresinden edindiği izlenime göre önemli bir Alevi nüfusu DP ve MHP’ye oy verecek. Ne derneklerin ne de vakıfların Alevi oyunu yönlendiremeyeceğini; Alevilerin sürü psikolojisiyle hareket etmediğini söylüyor. Timur Ulusoy’un MHP’den aday olmasına tepki gösterenler için de “Daha çok kendilerini sosyalist, ateist, komünist, Marksist, Kürtçü ifade eden kesimlerdir. Alevilerin içinde yerleri yok. Yüzde 0,1 denecek kadar bile yoktur.” diyor. Aleviliğin bir inanç olduğunu ve siyasete alet edilmemesini vurgulayan Şener, inanç temelli bir yapı olan Aleviliğin, laikliğe bu kadar sarılmasını normal görüyor.
Görünen
manzara o ki, CHP uzun yıllardır “çantada
keklik” gördüğü Alevi oylarını yavaş yavaş da olsa sağa kaptırmaya devam edecek. Bu temayülün cumhuriyet mitinglerine rağmen sürmesi ise oldukça ilginç. Yarım asır öncesine kadar siyaset yelpazesinin sağ cenahında yer alan Alevi vatandaşlar, yıllardır bitmeyen hayal kırıklıklarının ardından yeniden bu eski mecraya göz kırpıyor. Sağ partilerin Alevilere yönelik açılım ve projeleri, bu süreçte etkin bir katalizör rolü oynuyor. Gelinen noktada, 22 Temmuz’da Alevi vatandaşlarımızın yarıya yakınının sağ partilere oy vermesi hiç de
sürpriz olmayacak gibi görünüyor.
AKSİYON