Açılış ve ziyaretlerde bulunmak üzere
Sakarya'ya gelen Bakan
Ergün, Sakarya Valisi Mustafa Büyük'ü makamında ziyaret etti. Ergün, burada gazetecilerin sorularını da cevapladı.
Ergün, bir gazetecinin,
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun 27
Nisan'da yayımlanan e-
muhtıranın
AK Parti'nin
iktidara gelmesi için oraya konulduğunu ve Erdoğan ile
Genelkurmay eski Başkanı
Yaşar Büyükanıt'ın
işbirliği yaptığı yönündeki iddialarını hatırlatması üzerine, "Kılıçdaroğlu'nun söylediği sözü şöyle bir tersine çevirirsek, muhatabı bizatihi kendileridir. O
bildiriyle CHP'nin amaçları arasında tam bir amaç beraberliği tespit edilmiştir. Belki kısa vadeli amaca ulaşılmış ama orta ve uzun vadeli amaçlarına hükümetin duruşu sebebiyle ulaşamamışlardır. Herkes bir de muhasebeyi bu açıdan yapmalıdır." ifadelerini kullandı.
"
27 Nisan günü ne oldu
arkadaşlar" diye soran Bakan
Nihat Ergün, şöyle devam etti: "Olaylardan bağımsız olarak değerelendirmeyelim, ne oluyordu 27 Nisan günü
Türkiye'de. O sabah TBMM'de
Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci tur
oylaması vardı. Ana muhalefet partisi 367 diye bir mevzuya takılmıştı. '367 kişi genel kurulda bulunmasın' diye herkes elinden geleni yapıyordu. Çünkü 367 kişi genel kurulda bulunmazsa, bu oylamanın geçersiz olduğuna dair
Anayasa Mahkemesi'ne bir başvuruda bulunacaklardı. Bunun için
Anavatan Partisi, partisinde hapsedildi. Milletvekilleri partilerinde hapsedildi ve Meclis'e gelemediler. Bir
operasyon orada yapıldı. Kim yaptı bilmiyoruz ama orada bir operasyon yapıldı.
Tuvalete dahi gidemediler. Bir arkadaş kaçmış, o gün bir arkadaş kaçarak partiden geldi. Bir operasyon oarada vardı, ikinci bir operasyonda;
Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlar genel kurula girmediler, milletvekillerini genel kurula sokmadılar. Sadece gözlemci olarak bir temsilci orada bulundurdular ve dediler ki 367 kişi bakalım girecek mi girmeyecek mi. 367 kişiden fazla kişi girdi aslında. Ama oylamaya katılmadığı için o kadar kişi hemen saat 18.35'te CHP
Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu; 'Bu oylama geçersizdir Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılamaz parlamentoda' diye. Bu operasyonların amacı neydi? Cumhurbaşkanlığı seçimine engel olmak."
"BİLDİRİYLE CHP'NİN EYLEMLERİ ARASINDA AMAÇ BİRLİĞİ VARDI"
Aynı gün gece Genelkurmay sitesinde bir bildirinin yayınlandığını hatırlatan Ergün, "Saat 18.35'de CHP Anayasa Mahkemesi'ne gitti, aradan 4-5 saat geçtikten sonra Genelkurmay internet sitesinde bu bildiri yayınlandı. Bildirinin amacı neydi? Cumhurbaşkanlığı seçimine engel olmak. Bu kadar senkronizasyon, bu kadar işbirliği nasıl olabilir arkadaşlar? Eğer bir işbirliğ varsa bu bildiriyi yayınlayanlarla CHP'nin eylemleri arasında tam bir amaç birliği vardır."
Ergün, kısa vadeli amaçlarına ulaştıklarını belirterek, şunları kaydetti: "Kısa vadeli amaç neydi? Cumhurbaşkanlığı seçimine engel olmak. Cumhurbaşkanlığı seçimine o gün itibariyle engel olunmuştur ve Anayasa Mahkemesi tehdit edilmiştir Sayın
Baykal tarafından, eğer bizim istediğimiz kararı vermezseniz Türkiye karışır diye. Açın ertesi günkü gazetelere bakın. Bizim istediğimiz kararı vermezse Anayasa Mahkemesi, Türkiye karışır, yani karıştırırız beyanatı verilmiştir. O gece internete koyulan bildiriyle de gerekirse Türkiye'de siyasete müdahale ederiz
mesajı verilmiştir. Bu iki mesaj amaç beraberliği taşıyan mesajlar değil midir? Ama önemli olan duruştur. Ertesi gün Türkiyede ilk defa bir hükümet bu tür olaylara karşı duruşunu ortaya koymuştur. Ilk defa bir hükümet dik bir duruş sergilemiş ve bunu yapanların yanlış yaptığını, bunu yapanların sorumluluk taşıyacaklarını ve bu sorumluluğun hesabını vereceklerini ifade etmiştir. Ondan sonra Türkiye'de her şey değişmiştir. Türkiyenin akışı ertesi gün hükümetin duruşu nedeniyle değişmiştir.
Nihayetinde bir seçim kararı alındı. Ikinci hedeflerden bir tanesi de AK Parti hükümetini devirmekti.
Mitingler, mitingler, mitingler.. Tandoğan,
Çağlayan mitingi. Aman kimler toplanmadı, aman kimler
servis araçlarıyla o mitinglere götürülmedi, aman hangi mahalleler boşaltılıp da miting alanlarında toplanmadı. Bunlar o günün siyasi konjonktüründe hepimizin yakından gördüğü ve yaşadığı işlerdir. Nihayetinde 22 Temmuz seçimleriçin karar alındı ve Türkiye'de AK Parti ikinci defa iktidar geldi ama mücadele bitmiyor ki. Ondan sonra Cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı, başka işler oldu,
kapatma davası süreci yaşandı.
Onun için sayın Kılıçdaroğlu'nun söylediği sözü şöyle bir tersine çevirirsek, muhatabı bizatihi kendileridir. O bildiriyle CHP'nin amaçları arasında tam bir amaç beraberliği tespit edilmiştir. Belki kısa vadeli amaca ulaşılmış ama orta ve uzun vadeli amaçlarına hükümetin duruşu sebebiyle ulaşamamışlardır. Herkes bir de muhasebeyi bu açıdan yapmalıdır."