Başbakan Erdoğan,
Bilim ve
Teknoloji Yüksek Kurulu'nun (BTYK) 14. toplantısının açılışında bir konuşma yaptı.
Erdoğan,
ODTÜ yerleşkesinde bulunan
TÜBİTAK Uzay Teknolojileri
Araştırma Enstitüsü'nde düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, bilim ve teknoloji konusunda atılan adımları anlattı.
Kamunun, üniversitenin ve sanayinin temsil edildiği kurulda onaylanan
Ulusal Bilim ve Teknoloji
Stratejisi'nin yaklaşık iki yıldır uygulandığını hatırlatan Erdoğan, uygulamanın 2005 yılı sonuçlarının son derece sevindirici olduğunu belirti. Erdoğan, şöyle konuştu: “Biz, her alanda dünyayla
rekabet edebilen bir
Türkiye için çalışıyoruz. Biliyoruz ki, güçlü bir Türkiye bilgiyle, bilimle atılan temeller üzerinde yükselecektir. Bilim ve teknoloji alanında geri kalırsak
ekonomik ve siyasi alanlarda da dünya ile rekabet edemeyiz. Çünkü çağdaş dünyada, gelişmiş
ülkelerde bugün geçerli olan; bilgiye dayalı üretimdir, yönetimdir, eğitimdir. Bilgi çağında bir ülke, ürettiği bilgi, geliştirdiği teknoloji ve bulduğu yenilikler ölçüsünde dünyada söz sahibi olabilecektir.
Ar-Ge olmadan, bilgi üretmeden, bilimi güçlendirmeden, teknoloji geliştirmeden belirlediğimiz büyük
hedefleri yakalayamayız. Onun için hükümet olarak, bilime ve araştırmaya büyük önem veriyor, bu alanı destekl
emek için elimizden geleni yapıyoruz.”
EN BÜYÜK KAYNAK
Hükümet olarak araştırma projelerine
Cumhuriyet tarihindeki en büyük kaynağı ayırdıklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, 2002 yılında 277.3 milyon YTL olan bu alana yapılan toplam kamusal desteği 2003'de 543 milyon YTL'ye, 2004'de 560 milyon YTL'ye, 2005'de de 1 milyar 100 milyon YTL'ye çıkardıklarını söyledi. Araştırma projelerine 2006 yılında 1 milyar 281 milyon YTL kaynak ayırdıklarını bildiren Erdoğan, son 4 yılda gerçekleşen toplam reel artışın 5 kat olduğunu ifade etti.
Başbakan Erdoğan, bilgi toplumu olabilmek için araştırmalara hayati derecede önem verdiklerini, çünkü buna ihtiyaç olduğunu vurgulayarak, “Sadece başkalarının ürettiği bilgiyle, geliştirdiği bilim ve teknolojiyle güçlü, müreffeh bir ülke olamazsınız” diye konuştu.
Türk araştırmacılara yeterince kaynak ayrılmaması durumunda hem başkalarına bağımlı kalınacağını hem de emek, para ve
beyin gücüyle ister istemez başka ülkelerin araştırmalarının desteklenmiş olacağını anlatan Erdoğan, “Bu nedenle beyin gücünü desteklemek, dünya ile rekabet edebilecek bir bilime, teknolojiye sahip olmak zorundayız” dedi.
“EN DEĞERLİ KAYNAĞIMIZ İNSANIMIZDIR”
Bu alana yapılan her yatırımın geleceğe yapılan yatırım olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:
“Biz (en değerli kaynağımız insanımızdır) diyoruz. Düşünen, araştıran, bilgi üreten, bunları ülkemizin ve insanlığın yararına sunan bilim adamlarımıza büyük önem veriyoruz. Bilim adamlarımızın yetişmesi, verimli çalışabilmesi, emeklerinin zayi edilmemesi için gerekli bütün düzenlemeleri yapmanın gayreti içindeyiz.
Büyük emeklerle üretilen bilgiyi kullananların da bu emeğin karşılığını ödemesi gerektiğine inanıyoruz. Bu anlamda fikri ve sınai mülkiyet ile
telif hakları son derece önemlidir. Onun için bilginin değerinin uluslararası norm ve standartlarda korunması için gerekli adımları bir bir atıyoruz, atmaya devam edeceğiz.
Ülkemizde bilim insanı sayısının arttırılması, niteliğinin yükseltilmesi konusunda memnuniyet verici gelişmeler yaşanıyor. Bilim ve teknolojide ülkemizin potansiyeli artık harekete geçmiştir. Şimdi yapılması gereken, performansı artıracak, bu gelişmeyi sürekli kılacak ortamın sağlanmasıdır. Biz bunun için mali ve hukuki mevzuatta değişiklikler yaparak önemli kolaylıklar getirdik. Elbette, daha yapılacak çok işimiz olduğunu biliyoruz. Öncelikle bilginin sosyal ve ekonomik refaha dönüşmesi için gereken esnek mali ve hukuki alt yapıyı oluşturmalıyız. Kurumlarımız da şimdiye kadar ortaya koydukları
işbirliği ruhunu bu alanda da devam ettirmelidir. Bakınız; bir çok kamu kuruluşumuz kendi araştırma programlarını oluşturmaya başladılar. Türkiye için bu sıçramadır, bu Cumhuriyet tarihinde ilk defa oluyor.
Dünya ile rekabet edebilmek için özgün teknolojilere ve güçlü markalara sahip olmalıyız. Sanayimiz üretimini artık teknoloji ithalatı ve transferiyle değil, kendi geliştirdiği teknolojilerle yapmalıdır. Bu 21. yüzyılda var olabilmenin, güçlü olabilmenin, öncü olabilmenin ön şartıdır. Bunun için sanayimizin yeniliğe, Ar-Ge'ye, kaliteye, rekabete yönelmesi kaçınılmazdır. Ulusal stratejimizin en önemli ayaklarından biri budur. Bu amaçla Ulusal Yenilik Stratejisi hazırlığı gündemimizde yer alıyor. Bu strateji ile firmalarımızın, KOBİ'lerimizin, dünya çapında rekabet edebilecek kalitede, türde, maliyette ürünler ve süreçler geliştirmesini desteklemeyi amaçlıyoruz.”
AB'ye üyelik sürecinin en önemli alanlarından birinin de bilim ve araştırma alanı olduğunu anımsatan Erdoğan, üyelik müzakerelerinde açılıp kapatılan ilk faslın bilim ve araştırma faslı olduğunu hatırlattı. 2006 yılı sonunda, 2002 yılındaki 6. Çerçeve Programı'nın sona ereceğini bildiren Erdoğan, 2007'den itibaren de 7. Çerçeve Programı'nın başlayacağını söyledi.