Yaptığı konuşmada Demokrasilerde “gizli anayasa,
kırmızı kitap, derin anayasa” tabirlerinin kabul edilemeyeceğini vurgulayan Arınç, “Bu kavramlar, gizli antidemokratik bir yönetimin
iktidarda olduğunu ima eder” dedi.
Arınç'ın konuşması bugün bütün gazetelere
manşet olduİşte
TBMM Başkanı
Bülent Arınç'ın tarihi konuşmasından başlıklar:
TBMM Başkanı Bülent Arınç, demokratik bir
ülkede “gizli anayasa, kırmızı kitap, derin anayasa” gibi tabirlerin asla kabul edilemez olduğunu belirterek, “Bu kavramlar, gizli antidemokratik bir yönetimin iktidarda olduğunu ima eder.
Türkiye Cumhuriyeti’nin tek bir
Anayasası vardır ve yürürlüktedir” uyarısında bulundu. TBMM’nin açılışının 86. yıldönümü dolayısıyla özel gündemle toplanan
Meclis Genel Kurulu’na TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın konuşması damgasını vurdu. Cumhurbaşkanı Sezer’in de katıldığı Genel Kurul’un açılış konuşmasını yapan Arınç’ın yankı uyandıran sözlerinden önemli ayrıntılar:
GÜCÜNÜ KULLANMIYOR
Türkiye’de darbeler döneminin başlangıcı kabul edilen ve “bürokratik iktidar”ın güçlendiği 1960 yılından itibaren Meclisimizin gücü, yetkisi ve fonksiyonu, bu tür eleştirilerle daraltılmaya çalışılıyor. Anayasayı ve kanunları yapan, Cumhurbaşkanını seçen, hükümeti içinden çıkaran ve aynı zamanda denetleyen, savaş kararı alan, ülkenin geleceğine yön veren bir kurumun sahip olduğu gücü ve yetkiyi tam olarak kullandığı tartışmalıdır.
MGSB MECLİS’TEN GİZLENİYOR
Milli
Güvenlik Siyaset Belgesi’nin hazırlanılmasında, Meclisimiz tamamen devre dışıdır. Açıklanması tamamen
yasak olan bu belgeden yola çıkılarak hazırlanan İç Güvenlik
Strateji Belgesi’nin çete kurmaktan yargılanan kişilerin arşivinden çıkması devlet ciddiyetiyle bağdaşmamaktadır.
TEK ANAYASA VAR
Demokratik bir ülkede, “gizli anayasa, kırmızı kitap, derin anayasa” gibi tabirler asla kabul edilemez kavramlardır. Bu kavramlar, gizli antidemokratik bir yönetimin iktidarda olduğunu ima eder. Türkiye Cumhuriyeti’nin tek bir Anayasası vardır ve yürürlüktedir.
SEZER’E NEZAKETSİZLİK
Cumhurbaşkanlığı seçimi için yaşanan tartışmalarda, bazı kamuoyu önderleri ve
siyasetçilerin ifadeleri, bilinç altında “gizli bir anayasa” olduğunu ve buna göre hareket ettiklerini açıkça ortaya koymaktadır. Cumhurbaşkanımızın görev süresinin bitmesine uzun bir zaman varken, yeni Cumhurbaşkanı’nın kim olacağını tartışmanın nezaketsizlik olduğunu belirtmek isterim.
Yeni Cumhurbaşkanının hangi özellikleri olması gerektiği, nasıl seçileceği Anayasa’da vardır. Anayasa’da bu konuda sorun yokken, yeni Cumhurbaşkanını bu Meclis’in seçip seçmeyeceğini tartışmak, Meclisimizin meşruluk sorununu getirir ki, bu asla kabul edilemez bir durumdur. Anayasa’daki net açıklamalara rağmen bazı kurumlar kendilerinin öncelikli olduğunu, hatta daha üstün olduğunu vehmetmektedir.
ŞEMDİNLİ UYARISI
Meclisimizde kurulan araştırma komisyonları görevlerini, Anayasa’nın 98 ve içtüzüğün 104 ve 105. maddelerine dayanarak gerçekleştirmektedir.
Araştırma Komisyonlarının çalışmaları, milletimiz adına kullanılan bir denetim ve bilgi edinme hakkıdır. Komisyonlarımızın çalışmaları yargılama anlamına gelmediği gibi, yargının çalışma alanlarıyla da çakışmayan bir bilgi edinme faaliyetidir ve 138. maddeye aykırı değildir.
REJİM SORUNUMUZ YOK
Ülkenin rejimine karşı bu kadar güvensiz olunamaz. Türkiye’nin rejimi her konu tartışıldığında sarsılacak, etkilenecek kadar zayıf değildir. Hiç kimse Cumhuriyet’ten,
demokrasiden, temel özgülüklerden vazgeçme niyetinde değildir. Dolayısıyla ülkede bir rejim sorunu değil, rejimin sahibi olma tartışması vardır. Ülke yönetiminde inisiyatif alanlarını genişletme ya da sahip oldukları gücü kaybetmeme tartışmaları vardır.
ANAYASA DEĞİŞMELİ
Özgürlüklerin genişletilmesi için güçlü bir
Anayasa değişikliği zorunlu hale gelmiştir. Tartışılan tüm konuları içine alan, daha özgür, daha demokrat, daha güçlü, daha mutlu bir Türkiye’nin inşasında gereken Anayasa değişikliği için ortak bir
akıl oluşturmak gerekir. Tüm kurum, kişi ve kuruluşlar bu değişiklik için görüşlerini özgürce ifade etmelidir.
KAMUSAL ALAN UYARISI
Kamusal alan, ortak meselelerin eşit ve özgürce tartıştığı alandır. Dolayısıyla her bireyin ayrım yapılmadan haklarının korunduğu, haklardan yararlandığı ve kendilerini özgür hissettiği bir alandır. Bu alanı güvence altına almak ve tüm yurttaşlarına eşitçe kullanım hakkı sağlamak devletin görevidir. Devlet kamusal alanın sahibi değil, koruyucusudur.
Arınç: Kimseyi rencide etmedim
TBMM Başkanı Arınç, dün
akşam verdiği 23
Nisan Resepsiyonu’nda soruları cevapladı, şunları söyledi: “Ben ağır konuşmadım. Eğmeden, bükmeden, düz konuştum. Bu işleri bilen birisi olarak konuştum. Farklı değerlendirmeler de olabilir. Onlara da eyvallah. Kimseye bağırmadım, kimseyi küstürmedim, kimseyi rencide etmedim.”