TBMM Başkanı
Bülent Arınç,
Mecliste kadrolaşma yapmadığını ifade ederek ''
Kadrolaşma konusunda yapmadığım şeyleri bana söylerseniz,
karpuz kabuğunu aklıma düşürürsünüz. Ama ben yolumdan dönmemiş olacağım'' dedi.
Kendisinden önceki dönemlerde göreve gelen herkesle çalıştığını ve onlarla iftihar ettiğini söylerken duygulanan Arınç, ağlamamak için kendini tutarak, ''Benim onlara
CHP'li de MHP'li de olsa teşekkür borcum var'' dedi.
Arınç, TBMM
Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekillerinin, TBMM Başkanlığının 2007 yılı
bütçesine yönelik soru ve eleştirilerini
yanıtladı.
Eski
Başbakan Bülent Ecevit'in vefatından duyduğu üzüntüyü dile getiren Arınç, Ecevit'in, çok saygılı ve kibar bir insan olduğunu, çok kızdığı bir kişiye dahi ağzından kötü bir söz çıkmadığını söyledi.
Arınç, bunu çok önemsediğini dile getirerek, ''Başta kendim olmak üzere, bütün arkadaşlarımızın, 4 yıldan bu yana tutanaklara geçmiş sözlerine bir kez daha dikkat etmelerini rica ediyorum'' diye konuştu.
''Baki kalan bu kubbede hoş bir seda'' sözüne işaret eden Arınç, bu hoş sedayı bırakanların, arkasından da iz bırakacağını kaydetti.
Arınç, sümüklü böceğin bile gezdiği yerde iz bıraktığını, insanın da hayatında iz bırakması gerektiğini dile getirerek, ''Doğumu ile ölümü arasında 1 santimetre iz bırakmayanlara acıyorum'' dedi.
''Sayın'' demekle işin bitmediğini belirten Arınç, ''Biz de o kadar çok sık kullanıyoruz ki adeta tüketeceğiz. Sayın hırsız, sayın yolsuzluk yapan, sayın p..., sayın ş.... Bu yanlış. Sayın dedikten sonra saygısızlık yapmak, politikada bir erdem değil. İnsan olmakla da hiçbir alakası yok'' dedi.
-''SARIBAŞ, BU İKİ YOLLA GELMEDİ''-
Arınç, ANAVATAN Grup
Başkanvekili Süleyman Sarıbaş'ın bugün bütçe görüşmelerinde kendisine yönelik eleştirilerine işaret ederek, Sarıbaş'ın konuştuğunu, sonra kaçıp gittiğini söyledi.
Meclise,
siyasetten iki yolla gelindiğini belirten Arınç, partinin çeşitli kademelerinde çalışarak ya da bürokrasiden gelindiğini ifade etti. Arınç, bu iki yolun, herkesin alkışladığı yollar olduğunu, ancak bunun dışında da yollar bulunduğunu ifade ederek, ''Sayın Sarıbaş, bu iki yolla gelmemiştir'' dedi.
Arınç, her şeyi hazmedemediğini, hazmetme kapasitesinin Sarıbaş'ın kapasitesi kadar geniş olmadığını dile getirerek, inancına, bilgisine, kişiliğine, makamına yönelik saygısızlıkları affetmediğini, hazmedemediğini belirtti.
Yurtdışı gezilerine ANAVATAN'dan temsilci alınmadığına yönelik eleştiriye yanıt veren Arınç, Meclisin dış ilişkilerini düzenleyen kanuna göre hareket ettiğini belirtti. Arınç, siyasi partilerin Meclisteki
sandalye dağılımına göre
yurt dışına milletvekili götürdüklerini dile getirdi.
-''HER ATTIĞIM İMZADA ALLAH'TAN KORKUYORUM''-
TBMM Başkanı Arınç, ''
danışmanlarının siyasetle uğraştığı, kendisinin kadrolaştığı'' yönündeki eleştiriler üzerine, ''Partim içinde bunu yapmamakla suçlanan biri olarak şunu söyleyeyim;
ehliyet ve liyakate önem veriyorum,
eleman ihtiyacı olduğunda da öncelikle Meclis içinden seçiyorum'' diye konuştu.
''Ben kadrolaşma yapmadım'' diyen Arınç, bütün kadroları ''istisnai kadro'' olan bir kurumun başında olduğunu, her şeyin bir tek
imza atmakla bittiğini söyledi. Arınç, her attığı imzada Allah'tan korktuğunu ve yaptığı işin doğru ya da yanlış olup olmadığına baktığını söyledi.
-DUYGULANDI-
TBMM'deki
yönetici kadrolarında çalışanlar hakkında bilgi veren Arınç, ''Burada ismi geçenler hangi başkan döneminde buraya geldiyse, 'o başkanın partisindendir' diye damgalanır. MHP'li, ANAP'lı, CHP'li başkan döneminde geldiyse, otomatikman o partilidir'' dedi.
Bunu, ''çok yanlış ve kepaze düşünce'' olarak nitelendiren Arınç, ''Ama bu var. Eski başkanların döneminde gelmiş, görev yapmış herkesle çalışıyorum ve kendileriyle iftihar ediyorum'' dedi.
Bu sözleri söylerken duygulanan ve konuşmakta zorluk çeken Arınç, ''Benim onlara CHP'li de MHP'li de olsa teşekkür borcum var. Onların içinde CHP grubunda çalışmış olanlar var, en üst noktalara getirdim. Böyle bir insanım. Genel başkanlarla özel görüştüğümüzde teşekkür üstüne teşekkür ederler de ne garipse arkadakileri başka şey konuşur'' diye konuştu.
-HADEMELİKTEN ŞEFLİĞE-
TBMM Başkanı Arınç,
Oğuz Bilgehan isimli çalışanı örnek göstererek; amirlerinin, çok başarılı memur olduğunu söylemesi üzerine Bilgehan'ı müdür yardımcısı yapmaya karar verdiğini ve CV'sini istediğini anlattı. Arınç, burada, Bilgehan'ın 1980'de
Cumhuriyet Senatosunda hademe olarak göreve başladığını gördüğünü söylerken yine duygulandı. Arınç, Bilgehan'ın, hademelikten memurluğa, ardından şefliğe yükseldiğini belirterek, ''Hademe olarak bu mecliste göreve başlamış bir insanın elini öperim'' dedi.
Başka konulara yönelik eleştirileri sineye çekebileceğini belirten Arınç, ''Kadrolaşma konusunda yapmadığım şeyleri bana söylerseniz, karpuz kabuğunu aklıma düşürmüş olursunuz. Ama ben yolumdan dönmemiş olacağım'' diye konuştu.
-''YAZININ YAZILMASINI SUÇ GÖRMÜYORUM''-
Atatürk'e
hakaretten hüküm giyen bir danışmanı bulunmadığını belirten Arınç, danışmanın, 13 yıl önce dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e hakaret ifade eden bir kitaptaki yazısından dolayı verilen 10 aylık
hapis cezasının paraya çevrildiğini anlattı. Arınç, memuriyete engeli olmadığı için, bu kişiyi başkan müşaviri yapmakta ''beis görmediğini'' söyledi.
Arınç, bir Genel Sekreter Yardımcısının da görevi kötüye kullanmaktan paraya çevrilen tecilli cezası bulunduğunu ifade etti.
CHP'li Kemal Kılıçdaroğlu'nun, ''araştırma merkezi birim amiri olarak çalışan bir
personelin, makalesinde Said Nursi'den bir bölüm aldığına'' yönelik sözlerine de değinen Arınç, şöyle devam etti:
''Böyle bir yazı var. Böyle bir yazının yazılmasını ben suç olarak görmüyorum. Çünkü özgürlüklere inanıyorum. Fikir ve düşünce özgürlüğünü ömrüm boyunca savundum, bundan sonra da savunacağım. Bu arkadaşımız
Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu,
Bilkent Üniversitesi'nden yüksek
lisans ve doktora sahibidir, 5 kitabı vardır. Yazdığı kitap, söylediği sözler hakkında hiçbir
dava açılmamıştır.''
-''EVE DÖNENLERDEN BİRİYİM...''-
Arınç, Kılıçdaroğlu'na, ''Mecliste çalışan biri hakkında Dev-Genç isimli
örgüte üye olmak,
eylem ve faaliyetlerde bulunmak suçlarından dava açılmışsa, örgüt adına
izinsiz gösteri düzenlemek, anayasal düzeni yıkmak amacıyla kurulan
silahlı çeteden birisi olsa, Meclis'te çalışmasını uygun görür müsünüz? Terör örgütüne üye olan,
molotofkokteyli atan birisi çalışsa buna ne dersiniz?'' diye sordu.
CHP'li Ali Kemal Kumkumoğlu'nun, Arınç'a ''Eve Dönüş filmini izlediniz mi?'' diye sorması üzerine Arınç, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın gittiğini, kendisinin de ilgisini çektiğini ve ilk fırsatta gideceğini söyledi. Arınç, ''eve dönenlerden birisinin de kendisi olduğunu'' ifade etti.
-''OKUYAN, YAZAN İNSANI SEVERİM''-
Mecliste görev yapan milletvekili ve danışmanlarıyla ilgili güvenlik soruşturması geldiğinde, bazılarının atamasını iptal ettiğini anlatan Arınç, şunları kaydetti:
''Bir kişi, 1980 öncesinde büyük bir örgütün içinde eylemleri nedeniyle 9 yıl 8 ay mahkum olmuş, sonra çıkan aflar sonucu çıkmış, bir kurumda çalışmaya başlamış. O kurumda çalışırken, bir milletvekili danışman olarak istemiş. Benim önüme, bu kişinin Meclisle ilişkisinin kesilmesi için yazı geldi. Başka kurumda çalışırken 'eyvallah' deyip, Meclise geldiğinde mi yasaklayacaksınız? Hukuk müşavirine talimat verdim, daha önce iptal ettiklerimizin de Mecliste çalışacaklarını söyledim. Özgürlüklerden yanayım. Bir insan ömrü boyunca suç işlemez.
Benimle birlikte şu anda çalışanlar, memuriyete mani hiçbir suçu ve kaydı olmayanlardır. 'Böyle yazı yazmış, şöyle fikrini söylemiş...' Ben onların elini öperim, saygı duyarım. Ben düşünen, okuyan, yazan insanı severim ve diğerlerini...''
SEZER'E LAİKLİK CEVABI
TBMM Başkanı Bülent Arınç, laikliğin, ''var olması, değiştirilemez bir ilke olarak kalması gerektiğini'' kaydederek, ''Ama lafın başını sonunu bilmeden, bir slogan haline getirirseniz, kapsamı veya uygulamaları konusunda söyleyecek başka şeyler bulamazsanız, bunlar çok fazla anlam ifade etmeyebilir'' dedi.
Arınç, TBMM Başkanlığının 2007 bütçesine yönelik soru ve eleştirileri yanıtladı.
''Cumhurbaşkanımız buyurmuşlar ki 'Laik olmak, adam olmaktır'... Bunun kaynağı Atatürk ise ve söylemişse bir diyeceğimiz olamaz'' diyen Arınç, önceden ''Solcu olmak adam olmaktır'' sözünün de kullanıldığını ifade etti. Arınç, buna başka şeylerin de eklenebileceğini belirterek, adam olmanın birden fazla yolları olduğunu kaydetti.
Arınç,
laiklikle 1937'de tanışıldığını, 1921 ve 1924 anayasalarında olmadığını anımsatarak, ''1937'den beri var, var olması gerekir. Laikliğin, değiştirilemez bir ilke olarak kalması gerekir. Ama lafın başını sonunu bilmeden, bunu bir slogan haline getirip söylerseniz, kapsamı veya uygulamaları konusunda söyleyecek başka şeyler bulamazsanız, bunlar çok fazla anlam ifade etmeyebilir'' diye konuştu.
-''AŞİL'İN TOPUĞU BURADA''-
TBMM'deki ''4C'' statüsündeki personele ilişkin soruları yanıtlayan Arınç, bu personele taban olarak 800,
tavan olarak 1000 YTL ödediklerini söyledi.
Bu ücretin,
özelleştirme mağdurlarının aldığından daha fazla olduğunu belirten Arınç, ''Statülerini bilerek buraya geldiklerine göre, kendilerine bir haksızlık yapıldığını düşünmüyorum. Bu arkadaşlarımızın kadroya geçmesini isterseniz, bizim gönlümüz de ister'' dedi.
Teşkilat kanunlarını,
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na uyum için değiştirdiklerini ifade eden Arınç, burada, 170 kadronun iptalini istediğini bildirdi.
Komisyon Başkanı Sait Açba'nın, Arınç'tan konuşmasını tamamlamasını istemesi üzerine Arınç ''Bu sorulara
cevap vereyim, çünkü Aşil'in topuğu burada'' dedi.
Arınç, bu kadronun iptalini isteyerek iyi mi kötü mü bir yerde tarihe geçeceğini bilmediğini, ancak doğru yaptığını belirtti.
Göreve geldiği 2002'den bu yana boş bulunan kadrolar hakkında bilgi veren Arınç, 19
Kasım 2002'de Meclisteki kadrolu personel sayısının 2 bin 165 olduğunu, 20
Ekim 2006 itibariyle bu sayının 1992'ye indiğini bildirdi.
-''EŞİ BAŞKA, KENDİ BAŞKA ARAÇLA GELİYOR''-
Personel servislerinin yeniden hizmete girip girmeyeceğinin sorulması üzerine Arınç, Meclis bahçesine giren personel
araç sayısının 1200'den aşağı olmadığını ifade etti. Arınç, ''Hatta bazı personelimiz, eşi başka, kendi başka araçla geliyor. Bu da varlık nedeni, kutluyorum. 24 yıllık avukatlık yaptım, 20 yılını otobüslerde, dolmuşlarda, trende geçirdim. Tekrar bu servisleri koymayacağım. Bu meclisin kara deliklerini kapatmakla sorumluyum. Telefon, ısı merkezi kara delikti, kapattım'' diye konuştu.
-''ÖZÜR DİLEMEK, ERDEM''-
Arınç, TBMM'nin, 26 Ekimde CHP'li katip üye olmadığı için
Başkanlık Divanı oluşmadığını, bir
gazete haberine dayanarak söylediğini kaydetti. Arınç, ''Yanlış yaptığımda bunu kabul ediyorum. Bundan dolayı başka zamanlarda da söz ve davranışlarımdan dolayı CHP'li arkadaşlarımı üzmüş, kurum olarak rencide etmişsem, özür dilemek kadar büyük erdem olmadığına inanıyorum'' dedi.
Arınç,
spor kompleksinin, ''Spor Toto
teşkilatınca onarıldığı ve yenilendiğine'' yönelik levhanın, Meclisin manevi şahsiyetine uygun olmadığını belirterek, bunun en kısa zamanda kaldırılacağını söyledi.
-''KAHROLSUN O DOKUNULMAZLIK''-
Silahsızlanma kampanyası başlattığını anımsatan Arınç, bir milletvekilinin 4 misafirinin, silahlı olduğu için Meclise alınmadığını anlattı. Arınç, kendisine gelen tutanağa göre, milletvekilinin,
Dikmen Kapısına giderek, ''Verin silahı bana. Benden alın'' dediğini söyledi.
''Pes'' diyen Arınç, bu milletvekili ve grubuna yazı yazacağını ifade etti. Arınç, şöyle devam etti:
''Kahroluyorum. Kendi yaptığınız kurallara, kendi işlerinize, bir insanın bu kadar ters tavır takınması... Dokunulmazlık böyle şeylerde de varsa, kahrolsun o
dokunulmazlık.
Milletvekilimize polis, ancak böyle durabiliyor; 'Sayın milletvekilim, yönetmelik böyle. Bu yönetmelik,
Güvenlik Koordinasyon Kurulu kararıyla hazırlandı, bunu ben uygulamak zorundayım'. 'Kes ..., ver tabancaları bana...'
Günde 5-8 bin insan geliyor, bugüne kadar bizi üzecek, utandıracak bir olay olmadı. Ya olursa.''
Arınç, Sivas'ta 50 kişinin silah ve
patlayıcı maddeyle yakalandığını, bu kişilerden birinin üzerinde ziyaretçi kimlik kartı çıktığını belirterek, bu konuyu takip edeceğini bildirdi. Arınç, ''Bizim ödümüz kopuyor. 300 tabur, 400 polis, bunlar güvenliğimizle ilgili'' dedi.