Arınç,
Boğaziçi Üniversiteliler Mezunları Derneğinin (BURA) Sepetçiler Kasrı'nda yapılan olağan
genel kurul toplantısına katıldı. Arınç, burada yaptığı konuşmada, kendisinin üniversite tahsilini 1966-70 yılları arasında yaptığını anlatarak, o günlerini gıpta ve özlemle andığını söyledi.
Boğaziçi Üniversitesinin (BÜ) önemli bir eğitim kurumu olduğunu, nitelikli eğitim verdiğini ve oradan yetişenlerin
iş dünyası ve kamu kurumlarında örnek insanlar olarak çalıştıklarını dile getiren Arınç, bu üniversitenin bundan sonra da başarısını sürdüreceğini ve
Türkiye'nin geleceğinde söz sahibi öğrenciler yetiştirmeye devam edeceğini kaydetti.
BÜ ve BURA'nın Türkiye için önemli olduğuna işaret eden Arınç, ''Şu afişler dikkatimi çekti. Fikri hür, irfanı hür diyorsunuz. Herhalde bunun ara noktasında da vicdani hür vardır. Yani o üçlüyü siz ikili hale getirmişsiniz. Bu da çok anlamlı. Elbette irfan ve fikrin hür olması dizginlenmemesi kelepçelenmemesi lazım'' şeklinde konuştu.
-''NİTELİKLİ DÜŞÜNMEK ÖNEMLİ''-
Arınç, BURA'nın ideolojik çatışmalardan ve ideoloji gömleğinden uzak olduğunu, insanın hür düşünmesine ve hareket etmesine engel olan bu çılgınlık gömleğini giyenlerin burada yer almadığını düşündüğünü vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Yani Türkiye'nin gelmişiyle geçmişiyle ilgili her konuyu bilim,
akıl mantık noktasında, tarih vizyonunu içinde rahatlıkla konuşabilecek insanların bu organizasyonda yer aldığını biliyorum. Nitelikli düşünmek fevkalade önemlidir. Giyimlerimizle, kuşamlarımızla, inançlarımızla, etnik farklılıklarımızla bunların her birini zenginlik olarak görüp, bu zenginliklerin
toplumda yaşamasını arzu eden insanlarız. Ve bunun bir dostluk, kardeşlik, arkadaşlık olabileceğini en güzel gösteren örneklere de sahibiz. Buna Türkiye'nin ihtiyacı var.''
8
Mart Dünya Kadınlar Günü'nün
Meclis dahil her yerde kutlandığını hatırlatan Arınç, şunları kaydetti:
''Öylesine çarpıcı fotoğraflar vardı ki. Birçok hanımefendi ister
sivil toplum kuruluşu, isterse siyasi partinin temsilcileri olarak Atatürk'ün büstüne veya heykeline
çelenk koyuyorlardı. Başörtüsüyle bu çelengi koymak isteyen hanımefendiye karşı ne kadar haşin, ne kadar korku ve endişe dolu bakışlar vardı bazılarında. Gerçekten Türkiye adına üzülmemek mümkün değil. BURA'da bu söz konusu değil. Hem burada, hem BURA'da. Burada kıyafetler bir zenginliktir. Bayanların tercihleri konusunda onlara saygı göstermek, aynı zamanda insan olmanın da bir gereğidir. Bu haşinlikler, bu korku dolu bakışlar, bu ötelemeler çok
şükür azalarak devam ediyor. 2007 yılının Mart ayında konuşurken geleceğe çok daha ümitle çok daha güvenle bakabilirsiniz. Ne kadar korkulardan, geleneksel korkularımızdan kurtulabilirsek, ne kadar tabular üzerinden 'Aman dokunma yanarsın' ikazlarına aldırış etmeden yolumuza devam edersek, Türkiye o kadar çabuk zamanda ve o kadar kolay biçimde hür, özgür fikriyle, irfanıyla güzel bir toplum haline gelebilecektir.''
-''ÇOK ELEŞTİRİLDİM''-
Bülent Arınç, Meclis Başkanlığı döneminin 5. yıla girdiğine işaret ederek, çok eleştirilmiş bir insan olduğunu belirtti.
Arınç, ''Yaptıklarımızla, bugüne kadar düşünülmeyen, hayal bile edilmeyen birçok yeniliklerimizle değil, belki inancımızla, belki içinde bulunduğumuz sosyal hayatın gerekleriyle, belki
aile çevremizle, belki de bazılarının tabularına ters gelen davranışlarımızla hep eleştirildik, hep eleştirilmeye devam edildik'' diye konuştu.
Bunlardan hiç yılmadıklarını ve korkmadıklarını kaydeden Arınç, ''Bunların başımıza geleceğini biliyorduk. Sabırla, inançla devam ettik ve halkımızla bütünleştik'' dedi.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nin, itibarlı kurumlar sıralamasında geçmişte en alt seviyelerde olduğunu ancak bugün en azından ikincilik, üçüncülük noktasına geldiğini ifade eden Bülent Arınç, ''Millet iradesinin temsil yeri olan, Türkiye'nin bağımsızlığına kavuşmasında ana görev yapmış olan
TBMM, ordusuna bile Atatürk'ün deyimiyle TBMM ordusu ismi verilmiş olan silahlı kuvvetleriyle bugün hamdolsun meclisimiz yine eskiden olduğu gibi halkımızın temsil yeri olarak gördüğü önemli makam olarak duruyor'' diye konuştu.