Kürt kökenli milletvekillerinin Meclis'e girerek büyük bir mesuliyet yüklendiğine işaret eden
Avrupa, vekillerin
terörü kınaması,
tahriklerden uzak durması ve Türk milletini samimi oldukları konusunda ikna etmesi gerektiğini vurguluyor. Üst seviyeli bir AB yetkilisi, Zaman'a yaptığı açıklamada, tavırlarının net olduğunu, yıllardır terörü kınadıklarını ve Kürt kökenli milletvekillerinin de terörle aralarına çok kalın bir çizgi çekmesi gerektiğini söyledi. 1990'lardan
ders alınması gerektiğini, tahriklerden kaçınılmasının elzem olduğunu söyleyen aynı yetkili, "Ancak Ankara'ya da mesajımız var.
Güneydoğu meselesine sadece askerî bir sorun olarak bakılmamalı. Sosyo-
ekonomik ve siyasî bir bakış açısına acilen ihtiyaç var." dedi. Avrupa
Parlamentosu'nun
Türkiye'yi yakından takip eden üyeleri de Kürt milletvekillerini toplumu birbirine düşürecek provokasyonlardan uzak durmaları için uyardı.
Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı
Hannes Swoboda, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu
Eşbaşkanı Joost Lagendijk, Yeşiller'den Cem
Özdemir ve Sosyalist Emine
Bozkurt, bir taraftan Kürt kökenli milletvekillerini sorumlu davranmaya çağırırken, bir yandan da Güneydoğu halkından büyük bir vekalet alan AK Parti'yi göreve çağırdı. Avrupalı vekiller, Zaman'a konuya ilişkin şunları söyledi:
Hannes Swoboda: Kürt temsilciler Türk halkına, tamamen Türk
siyaseti içerisinde
politika yaptıklarını, ayrılıkçılığa karşı olduklarını ve Türkiye'nin bütünlüğünden yana olduklarını göstermeli. Teröre alternatif olarak
Kürtlerin sorunlarını barışçıl bir şekilde şimdi Meclis'e taşıyabilirler. Terör konusunda bu vekillere ikide bir "terörü kınayın" demek doğru olmayabilir. Biraz
vakit vermek lazım. Ancak bunu kesinlikle yapmalılar. Türkiye'de kanunlara uyduklarını göstermeli, Türkiye'yi ikna etmeliler. Yemin töreninde tahrikten kaçınmalılar.
Joost Lagendijk: Seçilen bağımsızların konuşmalarına bakınca 1991'den ciddi ders aldıklarını görüyorum. Provokasyonun işe yaramadığını 1991'de görmüş olmalılar.
PKK terörünü kınamak için vakte ihtiyaçları var. Bu vekillerin Meclis'te ne dediklerine ve ne yaptıklarına göre karar vermek lazım. Benim şahsi tercihim ortada, PKK'nın
terör örgütü olduğunu söylüyorum. Kürt meselesinin PKK'nın elinden alınarak Meclis'e teslim edilmesi için
altın bir fırsat var. Seçilen bu vekillerin de meselenin PKK ile çözülemeyeceğini görmeleri ve silahları bırakma çağrısı yapması benim tercihimdir. AK Parti'ye de büyük görevler düşüyor. 6 ay öncesine göre şimdi daha umutluyum.
Cem Özdemir: Biz Almanya'da nasıl Türk asıllıların hakları için mücadele ediyorsak, Kürt milletvekillerinin de Kürtler için mücadele etmeleri normal. Ancak benim tavsiyem, bunu Türkiye'deki çoğunluğu rencide etmeden, çoğunluğu ikna ederek yapmaları. Pedagojik bir görevleri de var yani, sorunlarını tahrik etmeden çok iyi anlatmalılar. Mücadelelerini Türkiye'yi güçlendirecek, etnik ayrımcılığa tavır alacak ve demokratik kurumları güçlendirecek şekilde yürütmeliler. Kesinlikle provokasyondan kaçınmak lazım. Yemin konusunda belki tatmin olmuyorlar; ama mevcut anayasa böyle diyorsa böyle yapmak lazım. Terörle aralarına ne kadar kalın çizgi çekerlerse Türkiye'deki rolleri o kadar artar. Bu vekiller tabii ki terörü kınamalılar; ancak diğer vekiller de Şemdinli'yi telin etmeli.
Emine Bozkurt: Bu milletvekilleri
seçim kampanyalarında ayrımcılığa karşı olduklarını, Türkiye'nin demokratikleşmesine katkı sağlayacaklarını, ılımlı bir siyaset takip edeceklerini açıkladı. Ümidim, sözlerine sadık kalmalarıdır. Bu vekiller kadar AK Parti'nin de büyük mesuliyeti var. Bölge halkından çok büyük
destek aldılar ve hükümeti kuracaklar. Sorunun çözümü için bir an evvel somut adımlar atmalılar. Sadece Kürt vekiller değil, Meclis'teki herkes terörü kınamalı.
SELÇUK GÜLTAŞLI- ZAMAN