Deniz
Baykal,
seçimden sonra acilen yeni
cumhurbaşkanı istedi
Cumhurbaşkanını seçmek durumundadır. Ertelenemez geciktirilemez yanlıştır ve bu uzlaşma ile olacaktır. Parlamentonun yapısı da zaten uzlaşmayı henüz kavrayamayanlara da önümüzdeki dönemde anlatacaktır'' dedi.
Baykal, CNN televizyonunda katıldığı bir programda soruları yanıtladı.
Bir soru üzerine, ''
TMSF'ye yönetimindeki iki
gazete CHP'nin gönderdiği reklamları yayınlamayı reddetti'' diyen Baykal, şöyle devam etti:
''Bu ilanlar hukuka aykırı ise niye diğer gazetelerde yayınladı? Diğer gazeteler yayınlıyorsa TMSF ile ilgili bir gazetenin ben bunu basmam çünkü TMSF'nin patronu rahatsız olur, kızıyor başbakan.
Başbakanı üzmek istemem. Başbakan, yanındaki basın danışmanı bize kızar derse
Türkiye'de
demokrasi zor işler. Türkiye'deki bütün diğer gazeteler o ilanı basıyor. O ilanda ahlaka aykırı bir şey yok. Hukuka aykırı bir şey yok ama acıtıyor. Acıtacak tabii.. Ben başbakanımı acıtmam diyor. Ya bu seçim kampanyası bu demokrasi ne olacak. Niye acıtıyor? Acıttırdığı şu; Hikmetyar'la başbakanın ilişkisi... Bilinen bir ilişki değil mi? Ortada fotoğraflar yok mu? Peki, Hikmetyar'ın Talibanları Afganistan'daki Türk birliklerine ateş açmadılar mı? Türk birliklerini
hedef almadılar mı? Ee, ne oldu? Türk birliklerini hedef alan Talibanların başındaki adamın dizinin dibine Türkiye'nin başbakanı diz çökmüş. Bir muhalefet partisi olarak ben bu çelişkiyi anlatmayacak mıyım?''
Baykal AK Parti'nin, kendisi aleyhine bir şey bulmak umuduyla hayatını didik didik ettiğini öne sürerek, ağzından çıkan bütün sözlerin incelendiğini, ilişkilerinin, mali durumunun ve ailesinin aştırıldığını söyledi.
Sonuçta hiçbir şey bulunamadığını anlatan Baykal ''Bula bula 1944 yılında İsmet Paşa Cumhurbaşkanıyken karneyle ekmek dağıtılmış.
Savaş yılları İngiltere'de kraliçenin kocası yakası yamalı gömlekle geziyor. Her şey karneye bağlanmış. Bunu bana
fatura etmeye çalışıyorlar. 2007 CHP Genel Başkanına 1944 yılını örnek vermeye mecbur kalıyor. 30 yıl önce dünya enerji kısıtlaması var. Bu dünyada mali krize düşmüş. Böyle bir ortamda Ecevit hükümetinde mazot sıkıntısı çekilmiş. 'O hükümette sen de bakandın' deniyor. Bu onun çaresizliğini, umutsuzluğunu gösteriyor. Benimle ilgili bir iddia ortaya koyamıyor. Söylediğim sözlere
cevap veremiyor, başlıyor 'cibilliyeti yok' küfretmeye.''
-SINIR ÖTESİ HAREKAT-
Baykal, seçim sürecinin ardından ''bir
sınır ötesi operasyon ihtimalinin'' dile getirildiğinin hatırlatılması üzerine, ''şu sıralarda Başbakanın yaptığı açıklamaların inandırıcı ve etkili bir değerlendirmeyi yansıttığı kanısında olmadığını'' bildirdi.
Seçim
propaganda ortamı içinde Başbakan Erdoğan'ın bu konuda ''çaresiz değiliz'', ''hiç bir şey yapamaz durumda değiliz'' demeye çalıştığını ifade eden Baykal, ''burada asıl önemli olanın duyarlılığı, kararlılığı yansıtıp yansıtmaması olduğunu'' söyledi. ''Hükümeti bu bakımdan gevşek gördüğünü'' dile getiren Baykal, ''durumun idare edildiği'' görüşünü savundu.
Baykal, ideal çıkış yolunun Türkiye'nin bu konuda kararlılık içine girerek kararlılığını ABD'ye,
Irak'a ve
Kuzey Irak yetkililerine inandırıcı bir şekilde göstermek olduğunu belirterek, ''Bu boş lafla olmaz. Ancak Türkiye kararlılık içine girerse olur. Dün bu konu ABD kongresine ciddi bir şekilde yansıdı. Orada, ABD'nin Türkiye'ye yönelik dış politikasının yanlış olduğu dile getirilmiş'' dedi.
Baykal, Arap dünyasında yayanlanan ''El
Hayat'' gazetesinde Türkiye ve
PKK terörüyle ilgili bir yorumuyla ilgili soru üzerine, Türkiye'ye yapılan haksızlığın giderek yaygın olarak kabul edilmeye başlandığını kaydetti. ''El Hayat'' gazetesinin bu konuyu ele alıp bir doğruyu dile getirmesinin önemli olduğunu anlatan Baykal, ''Genel bir
dayanışma Arap- Türkiye dayanışması da belki şekillenme durumunda olabilir. Bunları değerlendirmek lazım'' diye konuştu.
-YENİ MECLİS CUMHURBAŞKANINI SEÇEMEZSE-
Baykal, yeni dönemdeki
Meclisin ''Cumhurbaşkanını seçememe ihtimali''ne ilişkin bir soruya da, ''Seçimden sonra, Türkiye, Cumhurbaşkanını seçmek durumundadır. Ertelenemez, geciktirilemez... Bu uzlaşma ile olacaktır. Parlamentonun yapısı da zaten uzlaşmayı henüz kavrayamayanlara da önümüzdeki dönemde anlatacaktır'' dedi.
-ANKETLER-
Deniz Baykal, son günlerde basında yer alan anket sonuçlarıyla ilgili olarak da kendilerinin anket kullanmadığını,
sipariş vermediklerini ve anket yaptırmadıklarını söyledi. İki gün sonra her şeyin ortaya çıkacağını ifade eden Baykal, Başbakan'ın tek başına
iktidar olamamaları durumunda
siyaseti bırakacağına ilişkin sözlerini de ''Tedirginliğin yükselmesi, sonun gözükmesi, gidici olduğunu kendisinin de öngörmeye başlaması'' olarak nitelendirdi.
Baykal, 27
Nisan bildirisi ve seçim sonuçlarına etkisi üzerine
Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün yaptığı açıklamalarla ilgili bir soruya karşılık, ''Gül'ün dile getirdiği '
reyting' terminolojisini tuhaf bulduğunu'' belirterek, ''Çok da önemli saymıyorum'' diye konuştu.
''Bu seçim Türkiye için bir kader seçimi olacak'' ifadesini kullanan Baykal, ''Terör konusu ve Türkiye'ye yönelik tuzak ve tehditler ya dikiş tutturacak... Ya Türkiye'deki terör ve terörün arkasındaki projeyi
uygulama bakımından uygun bir zemin yaratmak isteyenlerin projesi sürecek... veya bu bekleyişler kırılıp etkisizleştirilecek ve Türkiye kendi çizgisini kendi koyacak. Hep birlikte göreceğiz'' dedi.
-SEÇİMİN ANLAMI-
Baykal, Pazar günü yapılacak seçimin nasıl bir anlamı olduğunun sorulması üzerine, şunları kaydetti:
''Bir yandan Türkiye'nin etrafında tuzakların kurulduğunu, Türkiye ile ilgili haritaların dolaştığını ve çevremizde pek çok unsurun, Barzani'nin, Talabani'nin, bu seçim sonucunu ilgiyle beklediğini ve bu seçim sonucuna yönelik hazırlıkları, planları olduğunu ve seçimden çıkacak tablonun onları çok yakından ilgilendirdiğini söylüyordum. Bir yandan da Türkiye'nin içinde bizim bu seçimde normal siyasi
tartışmanın ve çekişmenin ötesinde toplumun derinliklerine kadar sızan bir çatışmayı hareket geçirmekte olduğumuzu görüyorum.''
Meydanlarda, ''cumhurbaşkanının yuhalandığını'' belirten Baykal, ''Bu, bizim tarihimizin, kültürümüzün kabul ettiği bir şey değildir. Biz, devlete, cumhurbaşkanına saygı anlayışı içinde yetiştirilmiş bir milletiz
Cumhurbaşkanlığının önünde
bayrak eğilir. Milli birlik ve bütünlüğümüzün simgesidir ama fütursuzca cumhurbaşkanı yuhalanıyor'' diye konuştu.
Baykal, ''Seçim vesilesiyle, artık siyaset ötesi, kültürel ayrışmaların, topluma dayatılmak istendiğini'' öne sürerek, ''Bunun arkasında tabii Türkiye'nin 80 yıllık birikimi var. Türkiye'nin anayasal sistemi var. Oraya yönelik bir derin tartışma, millet arasında yaratılmak isteniyor'' diye konuştu.
''Bir yandan devlet kurumlarının birbiriyle çatıştığını, bir yandan da milletin, alt kimlik, üst kimlik, etnik parçalanma, dinsel ayrışmalar, tarikatlar ve cemaatler gibi konuların ortaya atıldığını'' belirten Baykal, ''Bu çok tehlikeli bir gelişme... Ve bu gelişme bu seçimde etkisizleştirilecek, durdurulacak ve Türkiye tekrar kaynaştırılıp, bütünleştirilecek Anayasal temeller üzerinde ya da bu, daha derinleşecek'' ifadesini kullandı.
Bir
takım çevrelerin, seçim döneminde, Türkiye'de milli maç oynanacağını, CHP'nin de
milli takım olduğunu savunan Baykal, ''Şimdiye kadar CHP'ye oy vermemiş merkez sağa, oy vermiş insanlar CHP'ye oy vereceklerini belirtiyor. Bu seçimin böyle bir anlamı var işte'' dedi.