Devlet Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada,
Türkiye'nin milli birliğini, kardeşliğini ve milli bütünlüğünü yıkmayı amaçlayan bölücü
hainlerin, ülkeyi çok tehlikeli bir gerginlik ve çatışma ortamına sürüklemek için
tahriklere son dönemde hız verdiklerini ifade etti.
Diyarbakır ve Adana'da başlatılan ve
Siirt, Van ile bazı mücavir alanlara sıçratılmaya çalışılan organize kitlesel eylemlerin
Nevruz'dan bu yana giderek artan tahriklerin yeni bir aşaması olduğunu belirten Bahçeli, şöyle devam etti:''Nevruz'u hain emelleri için kullanan
PKK ve
sivil uzantıları buvesileyle yine meydanlara çıkmıştır. Kanlı
terör örgütünün siyasallaşma projesindeki bütün talepler, Türk kanunlarına göre faaliyet gösteren bir siyasi kuruluşun resmi temsilcileri ve
bölgedeki bazı belediye başkanları tarafından meydanlarda haykırılmıştır. Kin ve nefret ateşlerinin yakıldığı Nevruz kutlamaları
İmralı canisine
sahiplenme gösterilerine dönüşmüştür.''
'ÇOCUKLAR ÖN SAFLARDA''
Bahçeli, çocukları ön safa iterek kalkan yapan bölücülerin güvenlik güçlerine saldırdığını, kamu binalarını ve işyerlerini tahrip
ettiğini ve meydanları
yangın yerine çevirdiğini vurgulayarak, bu süreçte yayın yapan terör yanlısı bir televizyonun sürekli tahrik çağrılarında bulunduğunu ifade etti.
Bahçeli, açıklamasını şöyle sürdürdü: Terörün siyasi sözcülüğünü üstlenen aynı bölücü partinin yetkilileri ve belediye başkanları da kışkırtıcı
militan rolüyle yeniden sahneye çıkmışlardır. Bunlardan birisi,
sokak eylemcilerini cesaretlerinden ötürü kutlayabilmiş, güvenlik ve asayişi korumak için canını dişine takarak çırpınan devletin güvenlik güçlerinin görev yerlerini terk ederek karakollara çekilmelerini isteyecek kadar ileri gidebilmiştir.''
BÖLGE HALKININ BASİRETLİ DAVRANMASI
Bölge halkının önemli bir kısmının bu tahriklere alet olmayarak basiretli davranmasının memnuniyet verici olduğuna işaret eden Devlet Bahçeli, olayların diğer bölgelere ve bilhassa büyük şehirlere
yayılmasının ciddi bir risk haline geldiğine dikkati çekti. Bahçeli,''Nitekim dün gece
İstanbul Ümraniye'de yapılan izinsiz sokak
gösterileriyle bu fitil ateşlenmiştir'' görüşüne yer verdi.
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan ve hükümetin bu konuda ağır vebal
altına girdiğini savunan Bahçeli, ''Bölücü terör, şimdi Başbakan'ın Diyarbakır macerasının faturasını önüne getirmiştir'' dedi.
BAŞBAKAN BÖLGEYE GİTMELİDİR
Başbakan Erdoğan ve hükümet, bölücü terörün siyasi bir kimlik ve meşruiyet kazanmasını, bir
Avrupa Birliği projesi olarak
sahiplenmekten vazgeçmelidir'' görüşünü dile getiren MHP Genel Başkanı Bahçeli, şöyle devam etti: ''(Türkiyelilik) ve (Türkiye mozaiği) gibi hezeyanların peşinden
koşmayı ve Türk milletine kimlik aramayı artık bırakmalıdır.
Hükümet giderek yaygınlaşma eğilimi gösteren tahrik ve saldırılar karşısında, terörle ve bölücülükle etkili mücadelenin kararlılıkla sürdürebilmesi
için gereken tüm tedbirleri derhal almalıdır. Nevruzla başlayan tahrikler karşısında sessizliğe gömülen Başbakan Erdoğan, başbakan olduğunu nihayet hatırlamalı ve bu defa devletin otoritesini, kararlılığını göstermek için
vakit geçirmeden bölgeye gitmelidir.''
NAZİK DÖNEM
Türk milletinin bir bütün olarak bu hain oyunları mutlaka bozmak zorunda olduğunu ve buna da yapabilecek gücü bulduğunu vurgulayan Bahçeli, tarih boyunca bir arada yaşamış ve kaynaşmış olan Türk milleti olgusuna
vücut veren tüm vatandaşların Türkiye'nin huzuruna, kardeşliğine ve birliğine sonuna kadar sahip çıkacağını kaydetti. Bu ''nazik'' dönemde herkesin azami dikkat göstererek sağduyu ile
hareket etmesi ve sükunet içinde bulunmasının önemine değinen MHP
Genel Başkanı, sokak gösterileri ve şiddet eylemleri ile sonuç alınmasının mümkün olmadığını, bölücü heveslerin sonunun hüsran olduğunu vurgulayarak, bölgede yaşayan vatandaşlara terör
propagandalarına katılmama ve hain bölücülere kendilerini kullandırmama çağrısı yaptı. Bahçeli, şunları kaydetti:
'Türk milliyetçilerine ve
ülkücü gençliğe sesleniyorum; hiçbir şart altında, maruz kalacağınız tahrikler ne kadar ağır olursa olsun, sükunetinizi bozmayacak ve vakur duruşunuzu koruyacaksınız. Hiçbir güç
Türk milliyetçilerini sokağa çekemeyecek, kanlı bir kardeş kavgasının tarafı haline getiremeyecektir.''