İşte konuşmasından satır başları:
- Topraktan ekmeğini kazanmak için çırpınan
çiftçi kardeşlerimizin çok şikayetleri olduğunu iyi biliyoruz. Bir bakıma siyasi iktidarın ilgi ve
destek alanlarında bulunan çiftçilerimiz sadece
seçim döneminde hatırlanmaktadır. Seçimler bittikten sonra eski anlayış ısrarla sürdürülmektedir.
- Çiftçilere desteğimizin artarak devam edeceğini bu vesileyle üstüne basa basa söylemek istiyorum. Yeni bir hasat dönemine yaklaşmaktayız.
-İçinde bulunduğumuz yıl yağışların
mevsim normallerinin üzerinde gerçekleşmesi sevindirici bir gelişme olmuş, çiftçilerimizin bir nebze de olsa yüzü gülmüştür.
-
Borç tuzağına düşen ve
kredi kuyruklarındaki çiftçi kardeşlerimiz varlıklarını ipotek ettirerek direnmeye çalışmaktadırlar.
-Bunlar olurken
Başbakan Erdoğan ve hükümeti duyarsızlığını ısrarla sürdürülmektedir.
-Geçtiğimiz haftanın en önemli konuları arasında
Mardin’de meydana gelen ve aralarında kadın ve çocukların bulunduğu 44 vatandaşımızın öldürülmesiyle ilgili bir olay meydana gelmiştir.
Saldırı sonucu yaşanan olayla ilgili olarak hayatını kaybeden vatandaşlar için rahmet diliyorum.- Yaşanan
vahşet toplumun her kesiminde tepkiye yol açmıştır.
-Bu sorun mutlaka toplumun desteğiyle aşılmalıdır. Töre arkasına saklanan bu insanlık dışı anlayış yeni katliamlar yapmak için, topluma toplum arasında içten içe yaşamaya devam etmektedir.
-Tartışmaların bir başka boyutunu koruculuk sisteminin eleştirilmesi olmuştur.
Çocuk kadın demeden işlenen cinayetin dikkatleri bu konu üzerinde yoğunlaştırmıştır. Terörle mücadelede yöreyi bilen, koruculuk sisteminin ve görev alan korucuların eleştirilecek yönleri elbette olabilir.
-Her kamu görevlisi gibi suç unsuru taşıyan faaliyetlerde bulunabilirler. Ancak bu bütün koruculuk sistemine mal edilmemelidir.
-
PKK terörüyle mücadele ederken hayatını kaybeden şehit korucularımızın sayısı 1350’ye ulaşmıştır. Bugün sayıları 50 bine yaklaşan geçici ve 25 bin
gönüllü korucular en zor şartlarda görevlerini başarıyla sürdürmektedirler.
-Unutuldu sanılmasın, acılı anılarımızda ve hafızalarımızda sıcaklığını korumaktadır. Aralarında bebeklerin bulunduğu, çoğunluğu çocuk olmak üzere, 20 Haziran 1987’de Mardin ilinde 30 kardeşimiz, 10 Haziran’da
Şırnak’ta 27 vatandaşımız, 1
Ekim 1992’de
Bitlis’te 30 insanımız, 5 Temmuz 1993’te
Erzincan’da 33 evladımız, 24 Ekim 1993’te
Erzurum’da masum hayatın söndürüldüğünü ve daha sayacağımız pek çoklarının PKK saldırılarında acımasızca öldürüldüğünü hala hatırlıyoruz.
-Yıllardır terörle mücadelede güvenlik kuvvetlerinin yanında yer alan korucuları kutluyorum. Hayatını kaybetmiş olanlara Allahtan rahmet diliyorum.
- Gerçeklerin konuşulması, ezberlerin bozulması, değişimin gücü, engellerin aşılması gibi sayısız kavramla karşımıza çıkan bu mihraklar maalesef mesafe almaktadır. Maksatları millet vicdanını sarsmaktır.
- Sözde
sivil toplum temsilcileri, güdümlü düşünce kuruluşları, siparişle sonuç çıkartan kamu araştırma şirketleri, sözde aydınlar ve
yandaş medya bu sürecin başlıca aktörleridir.
Millet bekasının tehditlere maruz bırakıldığı son dönemde, dikkatlerin başka yöne çekilmesi sağlanmaktadır.
- Eski MHP’li kontenjanından köşe tutmuş olanların, işi gücü bırakıp MHP’nin siyasetini sorgulamaya çalışmaları dikkat çekicidir.
- Bizim için bu süreçte sayın
cumhurbaşkanı’nın rolü önem taşımaktadır. Anayasamıza gör
e devletin başı olan cumhurbaşkanı Türk milletinin birliğini temsil etmektedir. Göreve başlarken bu sıfatıyla devletin bağımsızlığını koruyacağına
yemin etmiştir.
- Cumhurbaşkanı Gül’ün,
Kürt sorununun sınır dışından çözülemeyeceği, içerde ve dışarıda iyi işler olacağı ve
Türkiye için 2009 yılının fırsat yılıdır sözlerini sorunlu bulduğumuzu belirtmek isterim.
- Cumhurbaşkanı Gül, Çek
Cumhuriyet ziyaretinde Bu konuda devlet katında mutabakat bulunduğunu söylemesi
- İddia edilen bu mutabakatın niteliği içeriği bir an önce açıklanmalıdır. Bu mutabakat içinde yer alanları, kendi adlarına açıklamaları gerekmektedir. Kimin kim adına hangi amaçla konuştuğu da açıklanacaktır.
- Başbakan'ın geride kalarak, Cumhurbaşkanı’nın şifreli mesajlar vermesi bir rol paylaşımı yapıldığını ortaya çıkarmaktadır.
-Bizim hangi ihanete katkıda bulunmamız için
servis yapılmamız istenmektedir? Cumhurbaşkanı’nın
Kürt sorunu tanımıyla
ümit dağıttığı bu ortamda, Türk devletinin mutabık kaldığı zemin nedir? Kimlerle anlaşılmıştır? Süreç kimlerle olgunlaştırılmıştır? Kime sorulmuş kimlerle mutabık kalınmıştır? Kim muhatap olarak alınmıştır? Kaçırılmaması gereken fırsat nedir?
-İçinde MHP’nin görüş ve önerileri olmadığı, hiçbir süreçte partimiz ve partililerimiz yer almayacaktır.
-MHP,
Irak’lı aşiret reisleriyle ilgili tanımı, konuya ilişkin kullanacağı dili,
Türkçe dışındaki bir dile kapalı eğitim anlayışını değiştirecek değil.