Hükümeti çözüm süreci üzerinden sert sözlerle eleştiren Bahçeli, 'Biz yapılan müzakerelerden rahatsızız. Siyasi bölücüler kıyamet kopartmaktan bahsetmektedirler. Siyasi partilerin eylemleri devletin bağımsızlığına, aykırı olamayacaktır. Aksi bir tavır anayasal yaptırımlar uygulamayı gerektirir. Kobani olaylarının bir benzeri yaşanırsa bunun bedelini kim ödeyecektir? Artık ihanet saklanmıyor. Türkiye eriyor, vatan tartışılıyor, bugün teröristler baştacı yapılıyor' diye konuştu.
İşsizliğin ekonominin en büyük sorunlarından bir olduğuna değinen Bahçeli "İşsizler ordusuna hangi mazeretleri uyduracağız. 1150 odalı kaçak sarayla uğraşıyorduk size gelinceye kadar akşam mı oldu diyeceğiz?" ifadesini kullandı.
Çözüm sürecine karşı olduklarını hatırlatan Bahçeli, "Geçmişte ne zaman çözüm sloganları atılsa ya insanımızdan ya da toprağımızdan olduk" dedi.
Devlet Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları şöyle:
Türkiye'nin kılcal damarlarına bütçe ayna tutmalıdır. Makarna ve kömür dağıtmaktan gocunmayan AKP hükümeti yakınlarını kayırmaktan da gocunmamaktadır.
Vicdansız dengesizlik ne inançlarımızla ne de insanlığımızla bağdaşmaktadır. Uzunca bir süredir demokrasinin garantisi olan orta sınıf küçülmektedir. Bu sorun Türkiye'nin alttan alta kabaran dip dalgasıdır. Tutarlı iyi projelendirilmiş programlara ihtiyaç vardır. Ya servet yaratırsınız ya da başkalarının servetine el koyarsınız. Zenginleşenlerin nasıl bu duruma geldiklerini görmek için 17-25 Aralık'taki rezaletlere bakmak yeterlidir.
Darbe tezleri tutmamış paralel tezleri ciddiye alınmamıştır. Büyük ve ana gövde olan Türk milletinin reflekslerini azaltan iki etmen vardır birisi yoksulluk diğeri de algı operasyonudur. Milli hisler şiddetli bir kanama geçirecektir.
Demokrasi ve büyüme
Emeğin sermaye karşısında erimesi büyük çaplı yoksullaşmayı da beraberinde getirmektedir.
Demokrasisi tıkanmış bir ülkenin büyüdüğü bugüne kadar görülmemiştir. Güvenlik kaygısının arttığı bir dönemde ekonominin toparlanması imkanlar dahilinde değildir. Huzur ortadan kayboluyorsa süslü sözler bir anlam doğurmayacaktır. Bir yandan Ermenek'te Recep yırtık lastik ayakkabı giyerken bir tarafta saraylar inşaa edilmektedir.
Tencerede pişirip kapağında yiyenlerin hakkına hepimizin rivayet etmesi gerekmiyor mu?
1150 odalı kaçak sarayda..
İşsizler ordusuna hangi mazeretleri uyduracağız. 1150 odalı kaçak sarayla uğraşıyorduk size gelinceye kadar akşam mı oldu diyeceğiz?
Bütçenin yeni yetme despotlarına sunulması kabul edilemez. Vatandaşlarımızın perişanlığı rakam oyunlarıyla örtbas edilmektedir.
Bütçenin müsriflik için planlandığı açıktır. Bütçe faize, ranta, soyguna ikramdır. Bütçe öngörülen hedefler milletimizin beklentileriyle ve ekonominin reeel durumuyla örtüşmemektedir.
Siyaset tarihimizin en büyük sorunu birbirini anlamak, uzlaşmayla sorun çözme becerisi olan siyasilerin bütün güçlerini birbirini yıkmaya ayırdıklarını görürsünüz. Siyasetin bir amacı vardır. Fikri çatışmayı en aza indirmek amacı olmalıdır.
İnsanları birbirine düşürmenin sonu olmadığı gibi bunun da dehşet veren gelişmelere neden olabileceği görülmelidir. Geleceğini kamplaşmaya göre planlayan iktidarlar hayatta kalmamıştır, kalmayacaktır.
Zekaya sınır çizilemeyeceği doğrudur. Ama ihanetlere engel olunmazsa feci bir ateşin hepimize tebliğ edileceğini unutmamalıdır. Dürüst ve nezih bir mizaca sahip arkadaşlarım bunu enine sonuna sorgulayacaktır. uzun bir süredir çözüm kavramı etrafında yığınaklar yapılmaktadır. Çözüm ve çözülme diyenler iki ayrı kutupta birikmiştir. İktidar ve bölücü çevreler dibe sürüklendiğimizi görmekten acizdirler. Alaattin'in sihirli lambasından çıkartılan çözüm kavramını konuşmak için önce sorundan bahsetmek gerekir.
Sorun nedir neleri kapsamaktadır? Çözümle ulaşılmak istenen nelerdir? Sorun terörse çözüm tam saha prestir. Önce sorun seansları düzenleyip sonra çözüm masaları toplamak zillettir. Devlete ve millete kumpas kurmak ihanet değil de nedir. Bölünmeyi birleşmek zannetmek vicdan özrüdür. Terörden medet umularak bir netice alınamaycağını defalarca söyledik.
Ne zaman çözüm dedilerse ya insanımızı ya da toprağımızı..
Geçmişte ne zaman çözüm sloganları atılsa ya insanımızdan ya da toprağımızdan olduk.
1910'lu yıllardaki sarsıcı çekilişlerle karşı karşıya kaldık. Düveli muazzam çözüm diye bağırıyordu. İstanbul'daki Fener Rum Patriğ-i çözüm diye bağırıyordu. İkinci Meşrutiyet'ten sonra Meclis'teki bazı vekiller çözüm temposu tutuyordu. Her sorun yeni bir isyan dalgası getirmişti. Hasta adam denilen koskoca imparatorluk gün gün tüketilmiştir.
Bir asır sonra bu sıralarda oturacak nesillere yerleşim yerlerinin adı değişmiş yerler mi bırakalım? Sorun ve çözüm makasına alınmış Türk milletine isteseniz içeriğini bilmediğiniz çözüm kulvarına yuvarlanırsınız bunu tarihe nasıl anlatırsınız?
Tarihin tekerrür etmesine göz göre göre onay veremeyiz. PKK denen insan kasaplarıyla Türkiye'yi masaya yatırmak çözüm müdür? Benim bu kadar ağırlığım yoktu, İmralı'da daha güçlü bir lider oldum demek çözüm müdür?
Van'da asker selamı veren oyuncu
Mehmetçiklerin enselerinden vurulması çözüm müdür? Van'da asker selamı yapan çocuğun hiddetle baskı altına alınması çözüm müdür? Kimse boşu boşuna hayale kapılmasın. Türk milleti bu tuzağa düşmeyecektir. MHP zalimin korkusu hainin korkulu rüyası olarak dimdik durmaktadır. Türkiye cumhuriyeti, tek bayrak, tek vatan, tek dil anlayışıyla ne olursa olsun korunacaktır. Millet istiklaline yine leke sürdürmeyecektir.
Aldıkça iştahı kabaran gücün duracağı yer neresi olacak? Hükümetin direnci nerede ortaya çıkacak? Çözüm süreci kamu düzeninin alternatifi değildir diyen Başbakan hangi aşamaya kadar bölücü unsurların dediğini yapacak?
Türkiye eriyor, vatan tartışılıyor
Biz yapılan müzakerelerden rahatsızız. Siyasi bölücüler kıyamet kopartmaktan bahsetmektedirler. siyasi partilerin eylemleri devletin bağımsızlığına, aykırı olamayacaktır. Aksi bir tavır anayasal yaptırımlar uygulamayı gerektirir. Kobani olaylarının bir benzeri yaşanırsa bunun bedelini kim ödeyecektir? Artık ihanet saklanmıyor. Türkiye eriyor, vatan tartışılıyor, bugün teröristler baştacı yapılıyor.