MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeli,
Türkiye'nin hem silahlı
terörle hem de etnik bölücülükle mücadelede tarihi bir yol ayrımının eşiğinde olduğunu, karar ve kader anının geldiğini belirterek, ''Ya bu
ihanet cephesi Türkiye'nin ortak değerlerini
savunma azim ve iradesini kırarak ülkeyi kanlı bir bölünme ve iç çatışma sürecine sokacak ya da
Türkiye Cumhuriyeti devleti tüm imkanlarıyla bu saldırılara gereken cevabı vererek bu ihanetin belini kıracaktır'' dedi.
Bahçeli, partisinin
TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, siyasi bölücülük ve silahlı terörün meşruiyet kazanma yolunda mesafe aldığı çok tehlikeli bir döneme girdiğine dikkati çekerek, terör
destekli etnik bölücülüğün
siyaset sahnesine taşındığını,
terör örgütü PKK'nın siyasallaşma stratejisinde yeni bir aşamaya gelindiğini söyledi.
Son gelişmelerin, Türkiye'nin milli birliğine,
toprak bütünlüğüne ve üniter devlet yapısına kastetmeyi amaçlayan ihanet ve husumet cephesinin yeni mevziler kazanmak için iki yönden yeni bir saldırı başlattığını gösterdiğini ifade eden Bahçeli, ''Etnik
tahrik ve taleplerle ilerletmeye çalışan siyasi bölücülük gündemi ile silahlı terör saldırılarının ortak
hedefi bütün açıklığıyla ortadadır. Amaç, Türk milletine v
e devletine
vücut veren bütün ortak değerleri yıkmak ve Türkiye'yi parçalayarak çok milletli, çok kimlikli ve çok dilli, coğrafi temeli olan parçalı bir
ortaklık devleti yapılanmasını Türkiye'ye zorla kabul ettirmektir'' diye konuştu.
''SİYASİ ÇIKAR HESAPLARI PEŞİNDE KOŞMAK...''
''Bu ihanet ve husumet cephesinin içinde,
İmralı canisinin, terör örgütü PKK'nın ve terörün
Parlamento sözcüsü DTP'nin yanı sıra,
Kuzey Irak modelini Türkiye'de uygulamak için misyonerlik yapan
Barzani ve peşmergeleriyle, bu modele özenen Türkiye içindeki etnik bölücülerin bulunduğunu'' bildiren Bahçeli, şöyle devam etti:
''İki cepheden saldırıya maruz kalan Türkiye, hem silahlı terörle hem de etnik bölücülükle mücadelede tarihi bir yol ayrımının eşiğindedir. Karar ve kader anı gelmiştir. Ya bu ihanet cephesi Türkiye'nin ortak değerlerini savunma azim ve iradesini kırarak ülkeyi kanlı bir bölünme ve iç çatışma sürecine sokacak ya da Türkiye Cumhuriyeti devleti tüm imkanlarıyla bu saldırılara gereken cevabı vererek bu ihanetin belini kıracaktır. Bir varlık ve beka sorunuyla karşı karşıya bulunan Türkiye'nin geldiği bu yol ayrımında, herkes yerini, yönünü ve safını artık açık bir şekilde belirlemek zorundadır.
Türkiye'nin kör bir uçurumun kenarına sürüklendiği bu noktada, artık nabza göre
şerbet vermek, çağdaşlaşma ve
demokratikleşme gibi sloganlarla etnik bölücülüğü cesaretlendirecek siyasi çıkar hesapları peşinde koşmak ve
Avrupa Birliği normları adına bölücülüğün amaçlarına
hizmet edecek projelere taşeronluk yapmak imkanı kalmamıştır.''
''Bu vahim durumun başlıca sorumlusu, etnik bölücülüğe
ümit ve cesaret veren,
terörle mücadeleyi zaafa uğratan
Başbakan Erdoğan ve hükümetidir'' diyen Bahçeli, ''Son dönemde kanlı terörün tırmanması Türkiye'yi ayağa kaldırmış ve aziz milletimizin haklı tepki ve öfkesinin kontrolde tutulması çok güç hale gelmiştir. Ancak, bu durum bile AKP hükümetini gaflet uykusundan uyandırmaya maalesef yetmemiştir'' dedi.
''...İPE UN SERMEKTEDİR''
Bahçeli, TBMM'nin
Hükümete, Irak'ın kuzeyine
sınır ötesi askeri müdahale yetkisi vermesinin üzerinden 27 gün geçtiğini, ancak Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan ve Hükümetinin hala harekete geçmediğini ifade ederek, şunları söyledi:
''Bir dizi
ekonomik önlem uygulamasının kararlaştırıldığını kamuoyuna açıklayan Hükümet, bugün itibarıyla hiçbir caydırıcı
tedbiri uygulamamıştır.
Habur Sınır Kapısı'nda hiçbir
düzenleme yapılmamıştır. Hava sahası açıktır. Barzani'nin ve terör örgütü PKK'nın
finans kaynaklarına, kara para aklama kanallarına ve ticari faaliyetlerine yönelik hiçbir tedbir alınmamıştır. İlgili bakanlar, 'Tedbirlerin en optimum dozajını ayarlamaya çalışıyoruz' gibi beyanlarla ipe un sermektedir. AKP hükümeti siyasi, ekonomik ve askeri caydırıcılığın asgari icaplarını dahi yerine getirmekten özenle kaçınmış, bunun yerine terör örgütü PKK'nın hamisi Barzani'ye güvence ve cesaret vermek için adeta seferber olmuştur.
Başbakan Erdoğan ve hükümetinin sergilediği bu affedilmez ve anlaşılmaz tutum, terörle mücadele konusunda siyasi irade ve bulunmadığını, buna niyetleri olmadıklarını göstermiştir.
Meclisin verdiği yetkinin inandırıcılığı ve caydırıcılığı bizzat Hükümet eliyle etkisiz hale getirilmiş ve sıfırlanmıştır. Sınır ötesi askeri harekat yetkisini zamana yayarak anlamsız kılma stratejisi izleyen Hükümetin nihai hedefinin, Irak'taki terör örgütü PKK mevcudiyetini gerçek anlamda
tasfiye etmek olmadığı da yaşanan bu süreçte anlaşılmıştır.''
Başbakan Erdoğan'ın, ABD Başkanı Bush'la görüşmesini de ''oyalama aracı'' diye nitelendiren Devlet Bahçeli, ''ABD'den kapsamlı bir askeri harekat için izin ve icazet alamayan Başbakan, Bush'un operasyonel istihbarat paylaşımı yapılacağı sözünü, Türk kamuoyuna büyük bir başarı olarak takdim etmek için bir yanıltma ve saptırma kampanyası başlatmıştır'' diye konuştu.
''KAPSAMLI BİR ASKERİ HAREKAT GÜNDEMDEN ÇIKARILMIŞTIR''
''Washington'dan eli boş dönüldüğü'' gerçeğinin saklanmaya çalışıldığını savunan MHP lideri Bahçeli, herkesin farklı bir anlam ve önem yüklediği istihbarat konusunda bazı gerçekleri ifade etmek istediğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Terör örgütü PKK'nın
Kuzey Irak'taki kampları, eğitim alanları Türk sınırına yakın
bölgelerdeki konaklama ve depolama yerleri bilinmektedir. Bunlara karşı askeri bir müdahalede bulunmak için ABD'nin vereceği cari ve anlık istihbarata gerek olmadığı bir gerçektir. Bu konuda üzerinde durulması gereken diğer bir nokta da bu nitelikte istihbarat paylaşımının terörle mücadelede sihirli bir formül olduğu söyleniyorsa, dostumuz ve müttefikimiz Amerika'nın son 4 yıllık süreçte bunu Türkiye'den niye esirgediğidir. Başbakan Erdoğan Türk milletini oyalamayı bırakmalı ve gerçekleri Türk milletine açıklamalıdır.
Kuzey Irak'taki terörle mücadelede gelinen noktaya ilişkin gerçekler şunlardır:
PKK terörünü gerçek anlamda tasfiye etmek için Kuzey Irak'a kara unsuru olan kapsamlı bir askeri harekat yapılması gündemden çıkarılmıştır.
Bu konuda ABD'den icazet alamayan ve Washington'un desteklediği Barzani'den çekinen Başbakan, ABD'nin vereceği bilgilere dayalı sınırlı hava operasyonlarıyla yetinmek durumda kalmıştır. Bu da vereceği istihbarata bağlanmış, müstakil hareket imkanının da önü kesilmiştir.
Kuzey Irak'ta terörle mücadele, PKK'yı terör örgütü olarak görmediğini söyleyen ve bunu Türkiye'ye karşı bir tehdit ve pazarlık aracı olarak kullanan Barzani'ye ve peşmergelere
havale ve
ihale edilmiştir. Barzani'ye güvenmek zorunda olduğunu söyleyen Başbakan, bu sözleriyle aczini ve teslimiyetini
itiraf etmiştir.''
''İHANET PROJESİ''
Beyaz Saray görüşmesi ile bugüne kadarki gelişmelerden Barzani,
Talabani ve terör örgütü PKK'nın memnun olduğunu öne süren Bahçeli, ''Türkiye'yi askeri harekattan caydırmak için seferber olan bölge ülkeleri,
Avrupa Birliği ve ABD memnundur. Bütün bu çevrelerin memnun olduğu bir sonucun Türkiye için olumlu bir sonuç olması eşyanın tabiatına aykırıdır''dedi.
''Türkiye'nin terörle mücadelede elinin ve kolunun bağlandığı bir dönemde, etnik tahrikler yeni boyutlara taşınmış ve etnik bölücülük sorununa siyasi çözüm bulunması için yeni bir süreç başlatılması çabaları yoğunlaşmıştır'' Bahçeli, ''Bu etnik tahrik ve bölücü taleplerin odağında, PKK'nın TBMM çatısı altındaki maşası ve sözcüsü olan DTP isimli bir siyasi kuruluş yer almaktadır. Etnik bölücülüğün siyasi karargahı olan bu parti,
Anayasa'da
Kürtlerin kurucu ortak olarak
tescil edilmesi; Türk yerine 'Türkiyelilik' ve Türk milleti yerine, 'Türkiye milleti' kavramlarının benimsenmesi; Türkiye'nin özerk bölgelere ayrılması; bu bölgelerin başkentleri, meclisleri ve
bayrakları olması gibi Türkiye'yi bölmeyi amaçlayan İmralı projeleriyle ortaya çıkmıştır'' diye konuştu.
DTP'nin, ''Demokratik
Özerklik Projesi'' olarak adlandırdığı projeyi, resmi parti programına aldığını anımsatan Bahçeli, bunun bir ''ihanet projesi'' olduğunu vurguladı.
''İMRALI'NIN TALİMATIYLA...''
Bu projenin, Irak'ın kuzeyindeki Barzani modelinden esinlendiğinin anlaşıldığını ve parti kongresinde benimsendiğini anlatan Bahçeli, şunları söyledi:
''DTP'nin kongresinde, terör örgütü PKK'nın 'Ölüm ve esaret sembolü' olarak gördüğü
İstiklal Marşımız okunmamış, kanlı terör örgütü PKK'nın
militanları için saygı duruşunda bulunulmuş, Türkiye'nin temel harcı olan tek vatan, tek millet, tek dil ve tek bayrak ilkeleri çağdışı kavramlar olarak hedef alınmış, İmralı canisi ulusal önder olarak selamlanmış ve terör örgütü PKK yöneticisi olmaktan hüküm giyen bir militan İmralı'nın talimatıyla Genel Başkanlığa getirilmiştir.
Başkanlık görevine seçilen bu kişinin ilk talebi de Türkiye'deki kanlı terörden beslenen etnik bölücülük sorununun çözümü için
Bulgaristan Türkleri örneğinden hareketle, Kürt halkının haklarının yeni bir demokratik Anayasa içinde tanınarak sorunun barışçı yollarla çözülmesi olmuştur.
İmralı'nın sözcüsü olan bu kişinin Bulgaristan modeline işaret etmesi bir rastlantı olarak görülemeyecektir. Bunun nereden esinlendiği ve kaynaklandığını anlamak için 4 ay öncesine gidip Başbakan Erdoğan'ın
seçim sürecinde bir televizyon programında dile getirdiği görüşleri hatırlamak yeterli olacaktır.''
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli
CHP'nin Irak'ın Kuzeyi ile ilgili
açılımını sert bir dille eleştirerek bunun, Kürt lider Barzani'nin geleceğine yatırım projesi olduğunu söyledi.
Bahçeli, MHP Grup Toplantısında, Türkiye'nin hassas ve tehlikeli bir dönemden geçtiği bir ortamda CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın Irak'ın Kuzeyine yönelik açılımlarda bulunmasını ''Barzani'ye
yardım paketi'' olarak değerlendirdi.
Paketin Atatürk'ün 69.
ölüm yıl dönümünün arifesinde açıklanması ve PKK sözcülerinin Bulgaristan modeli ve siyasi çözüm çağrılarıyla aynı güne rastlamasının CHP için talihsizlik sayılması gerektiğini belirten Bahçeli, ''CHP'nin dün hükümeti eleştirirken bugün keskin bir viraj aldığını'' bildirdi.
''MANTIĞI SAKAT''
Bahçeli, ''Türkiye'nin karşısındaki sorun ve tehditlerin niteliği hakkında yanlış tespit ve teşhislere dayanan bu
açılımın temeli ve mantığı
sakattır, içeriği çelişkilerle doludur ve zamanlaması çok yanlış olmuştur.
Bu proje,PKK'yı himaye eden, Kürt kökenli Türk vatandaşlarının Türk milletinden ayrı bir millete mensup olduğunu, Türk topraklarını da kapsayacak şekilde bağımsız Kürt devletinin 10-15 yıl içinde kurulacağını ve Türkiye'nin bu fikre alışması gerektiğini söyleyecek kadar çizmeyi aşan Barzani'nin geleceğine yatırım projesidir'' dedi.
CHP'nin açılımını, Türkiye'nin
Güney Doğusu'nu karıştıracağı ve Diyarbakır'a müdahale edeceği tehditleriyle meydan okuyan Barzani ve peşmergelerine bağımsız devlet olma yolunda verilmiş bir
sigorta poliçesi olarak değerlendiren Devlet Bahçeli, ''CHP'nin bu açılımı, PKK terörünü besleyen, himaye eden ve Türkiye'ye karşı bir tehdit aracı olarak kullananları caydırmak değil, onlan şımartmak ve cesaretlendirmek sonucunu doğuracak sakat bir yaklaşımı temsil etmektedir'' diye konuştu.
Irak'ın kuzeyine
radyo ve televizyon yayınlarından ve binlerce öğrencinin Türkiye'de bursla okutulmasından, ticari temas' noktalarının arttırılmasına ve
Dicle suyunun paylaşımına kadar uzanan bir dizi yardımı öngören bu proje, Barzani'nin ilerde Türkiye'yi de kapsayacak bağımsız devleti için bir
teşvik primi anlamına geldiğini savunan Bahçeli,
''CHP Genel Başkanı bu devlet oluşumunun sadece alt yapısının hazırlanmasına değil, bunun insan kaynaklarının yetiştirilmesi misyonunu da talip olmaktadır.
Bu beklenmedik açılımı Barzani'nin, DTP'nin, PKK'nin ve etnik bölücülerin hararetle desteklemesi, burada bir yanlışlık ve
sakatlık olduğunu göstermeye esasen yetecektir'' ifadesini kullandı.
''PKK'LI TERÖRİSTLERE SİYASİ AF...''
Bahçeli, Baykal'ın projesini açıkladığı basın toplantısında PKK teröristlerine siyasi af konusundaki bir soruya, ''Türkiye'nin henüz siyasi af aşamasında olmadığını söylediğini'' anımsatarak, bu beyanlardan, CHP'nin terör saldırılarının durması sonrası uygun bir aşamada PKK militanlarına
genel af ilanına
taraftar olduğu sonucunun çıktığını iddia etti.
''Teröristlere siyasi af çıkartılmasının PKK'nın siyasi
eylem planının en önemli unsurlarından birisi olduğu hatırlandığında, CHP'nin bu konuda nerede durduğu hakkında ciddi endişe ve tereddütlerin doğması kaçınılmaz olmaktadır'' diyen Bahçeli sözlerini şöyle sürdürdü:
''Sayın Baykal'ın bu önerilerinin fiiliyatta doğurduğu sonuçlar şunlar olmuştur.
Kuzey Irak'a askeri harekatı gündemden çıkarmaya çalışan Başbakan Erdoğan'a hiç beklemediği siyasi bir destek sağlamıştır.
Temel mantığı sınır ötesi operasyonu sorgulamak ve gereksiz kılmak üzerine bina edilmiş bu açılımın yapılmasından sonra, hala askeri harekatın gerekliliğinden bahsetmek şekli ve göstermelik olmaktan başka bir anlam ifade etmeyecektir.
CHP Genel Başkanı, PKK hamisi Barzani'yi meşru siyasi muhatap almak için zaman ve zemin kollayan Başbakan Erdoğan'a bu konuda da yardımcı olacak bir açılımda bulunmuştur.
Türkiye'nin geleceğine yatırım adı altında Muhafazakar demokratlar ile Sosyal demokratlar bu konuda da bir ittifakın temel harcını atmışlardır.
Başbakan Erdoğan'ın Başkan Bush'la yaptığı görüşmenin sonuçlarını Başbakan'ın dışında olumlu olarak değerlendiren ikinci liderin CHP Genel Başkanı olduğu düşünülürse, bu birlikteliğin alt yapısının titizlikle hazırlandığı sonucunu çıkartmak yadırganmamalıdır.
Bütün bunlar CHP'nin farklı bir fotoğraf karesi içinde yer almaya hazırlandığı göstermektedir.''
Artık safların iyice belirginleşmeye başladığını belirten Bahçeli, ''
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde
Milliyetçi Hareket'in demokratik meşruiyet anlayışının ve sorumluluğunun gereğini yapmasını AKP'ye payandalık olarak haksız biçimde suçlayanların, şimdi payandalık konusunda geldikleri nokta hazin bir tecelli olarak görülmelidir'' dedi.
''TERÖRİSTLER SADECE DAĞLARDA ARANMAMALIDIR''
MHP Lideri Devlet Bahçeli, konuşmasında PKK'nın maşası olan
hain mihrakların, devlete, Anayasa ve kanunlara meydan okuyarak sürdürdükleri tahriklerin hukuk düzeni içinde karşılığının bulmasını gerektiğini söyledi.
''Teröristler bugün sadece dağlarda aranmamalıdır'' diyen Bahçeli, sözcüleri ve temsilcileri vasıtasıyla TBMM'ye girdiklerini bildirdi.
Bu kişilerin milletvekili sıfatını bölücü ve yıkıcı amaçları için bir kalkan olarak istismar ettiklerini ve devletin sağladığı imkanları devleti yıkmak için hayasızca kullandıklarını ifade eden Bahçeli, ''Türkiye'de hiç kimsenin suç işleme Özgürlüğü ve işlediği suçun cezasından kurtulma ayrıcalığı yoktur'' diye konuştu.
''DOKUNULMAZLIK ZIRHINI KALDIRALIM''
Konuşmasında Başbakan Tayyip Erdoğan'a bir çağrıda bulunan Bahçeli, şöyle dedi:
''PKK sözcülerinin Meclis çatısı altında melanetlerini sürdürmesini Türk milletinin çok büyük bir çoğunluğu gibi içinize sindiremiyorsanız, bunun Anayasa'ya ve kanunlara aykırı olduğunu kabul ediyorsanız, gelin
dokunulmazlık konusunda iki aşamalı bir yaklaşım belirleyelim.
Milletvekili dokunulmazlığını Meclis kürsüsü ile sınırlamayı ileri bir aşamada ele alalım ve ilk önce devletin ve milletin bölünmez bütünlüğüne karşı eylem ve suçlar için dokunulmazlık zırhını hemen kaldıralım.
Milliyetçi Hareket Partisi bu konuda gerekli desteği vermeye hazırdır.
Sayın Başbakan, gelin bu konuda gerekli düzenlemeleri birinci öncelikli mesele olarak yapalım ve bununla sınırlı Anayasa değişikliğini süratle Meclis'ten geçirelim.''
Kürt sorunu olarak tanımlanan etnik bölücülük sorununa siyasi çözüm için çok tehlikeli bir süreç başlatıldığını kaydeden Bahçeli, son dönemde siyasi
çözüm sürecinin zeminini hazırlamak için sistemli bir faaliyet yürütüldüğü söyledi.
Bahçeli, ''Sahneye konulmak istenen bu siyasi
senaryo, terör saldırılarının azaldığı bir ortamda Türkiye'de PKK ve İmralı tecrit edilerek siyasi çözüm süreci için bir açılım başlatılmasını, bunun yanı sıra Barzani'nin meşru muhatap olarak kabul edilmesini öngörmektir.
ABD'nin de perde arkasından teşvik ettiği anlaşılan bu senaryo'ya Başbakan Erdoğan'ın sıcak baktığını gösteren işaretler mevcuttur'' dedi.
''İHANET ERBABI BİR ŞEYİ UNUTMAMALIDIR''
Devlet bahçeli, Türkiye'nin sabırla ve ateşle imtihandan geçtiği dönemde MHP'nin, tarihi misyonu ve demokratik sorumluluğunun gereklerini yerine getirmeye kararlılıkla devam edeceğini ifade etti.
Bahçeli şunları kaydetti:
''Türkiye'yi bölmeyi ve parçalamayı bir hak ve
özgürlük olarak gören ihanet erbabı bir şeyi unutmamalıdır:
Türkiye'yi bÖldürmemeyi, Türk milletinin bin yıllık kardeşliğini korumayı bir hak olarak görmenin Ötesinde, bunu Büyük Türk Milletinin tarihine ve geleceğine bir şeref ve namus borcu sayan ve bunun gereğini yapmaya yeminli olan Türk milliyetçileri, bedeli ne olursa olsun bu hain emellere geçit vermeyecektir.
Türkiye'nin ve Türk milletinin sahipsiz ve çaresiz olduğunu düşünenler varsa, bunun böyle olmadığını yaşayarak göreceklerdir.''
Devlet Bahçeli, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu halkla paylaşmak için de İzmir'de 9 Aralıkta miting düzenleyeceklerini bildirdi.
AA