Bahçeli, partisinin
Sakarya 9.Olağan İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan ve hükümete sert eleştirilerde bulundu.
Türkiye'de her konuda bir ayrışma yolu arandığını savunan Bahçeli, adli ve
sivil yargı ikilemiyle
demokrasi adına ayrışma ortaya çıkarıldığını ileri sürdü. Bahçeli şöyle konuştu: "Kim çıkartıyor? Bugünkü
iktidar. İktidarda sensin muktedir değil misin? 318 tane milletvekilin var, meclisi çalıştır, darbecileri yakala ve ifşa et. Oturduğun kapılar ardında ne konuşuyorsun belli değil.
Dolmabahçe Sarayı'ndaki görüşmeyi açıklamadan darbecilerle mücadele edeceğine bizleri inandıramazsın sayın
Recep Tayyip Erdoğan. TSK'ya karşı onur kırıcı söylemlere zemin hazırlayan yaklaşımlarla Türkiye'de demokrat olamazsın. TSK bu
ülkenin kurumudur, iktidar da bu ülkenin kurumudur. Birisi TSK'dır, birisi siyasi iktidardır. Bunları birbirleriyle çatıştırır hale getirerek aradan ben çıkarım mantığıyla davranmak Türkiye'de kurumlar arasındaki gerginliği artırmak olur. Bu, yanlıştır. Bu gibi uygulamalardan vazgeçmelisiniz."
Hükümetin MGK toplantısından sonra askere sivil yargı yolu açılmasıyla ilgili mini zirve yapmasını eleştiren Bahçeli, şunları kaydetti: "MGK toplanıyor, sonra kalkıyorsunuz mini zirve adı altında yine bir toplantı daha yapıyorsunuz. 1 saat 20 dakika sürüyor. Ne konuşuluyor?
Adli ve sivil yargı ikilemi konuşuluyor. İktidar orada,
Genelkurmay Başkanlığ orada, ikitadır
adalet bakanı orada, devletin tekliğini savunan
cumhurbaşkanı da orada. Oturup görüyşüyorsunuz ama halen cumhurbaşkanı ne zaman onaylayacak diye uzatıyorsunuz uzatıyorsunuz?"
"TEREDDÜTÜN VARSA MECLİSE GÖNDERSEYDİN"
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün askere yargı yolunu açan düzenlemeyi tereddütlerin giderilmesi kaydıyla onaylamasını da değerlendiren Bahçeli şunları söyledi:
"Tereddütler giderilmek kaydıyla onaylıyorsunuz. Bu görüşmelerde tereddütleri giderememişseniz tereddütleri öteleyerek halen kurumlar arasında çatışmayı körükleyen hataya Cumhurbaşkanı olarak nasıl düşüyorsunuz?Tereddütün varsa gönder meclise, milletin vekilleri tartışsın, konuşsun, sabahlara kadar uğraşsın, ne tür tereddüt varsa ortadan kaldırsın. Bir yandan onaylıyorsun, iktidarı aklınca hoşnut ediyorsun, öte yandan tereddütleri gidermek için tavsiyede bulunuyorsun, TSK'yı yatıştırmaya çalışıyorsun. Önümüzdeki günlerde tereddütlerin nasıl giderileceği konusu ülke gündeminde devam edecek ve ülkemiz bu siyasetle hiçbir zaman huzur barış içinde yaşayan ülke konumundan çıkmayıp her konuda terüddüt duyan
toplum haline dönüşecek. Bu da birilerinin isteği olacak demektir. Cepheleşmenin, kamplaşmanın, gerilim stratejisinin yanında olanlar bunu çok iyi kullanacaklardır. Bir yanlış olmuştur, bu yanlış tereddüt kavramıyla gerilimi, kaosu, kargaşayı ötelemekten başka bir şeye yaramamış, ülke gündeminde yargı tartışmasını sonlandıramamıştır. Tereddütlere son vermek için konuyu getirin meclise, MHP mührünü vurarak tüm tereddütleri ortadan kaldırsın."
"AKLAN AK PARTİ AK RECEP DİYELİM"
Başbakan Erdoğan'ın partisine AKP denmesine kızdığını hatırlatan Bahçeli konuşmasına şöyle devam etti: "Adalet ve Kalkınma Partisi adını kısaltılmış olarak
AK Parti olarak nitelendiren Recep Tayyip Erdoğan, sen aklanmadan AK Partisi diyemezsin. AK Partisi nasıl deniyor, gelin Sakarya'daki kongrede alayımıza kız da bakalım ne olacak? Çünkü AK Parti, milletin algısıyla aldatma ve kandırma partisi olarak anlaşılır hale gelmişken, bunu fark eder etmez ben AK Parti'yim diyerek kendini aklayamazsın. Aklayabilmen için dokunulmazlıkların kadırılması lazımdı. Kaldır dokunulmazlıkları, zaten iki tane mecliste var, arkasından gelecek olanlara da üstün iradeyle aklanmanın yolunu aç, yüce adaletin önüne çık, orada aklandıktan sonra MHP olarak sayın Tayyip Erdoğan bundan sonra biz de AK Recep, AK Parti demeye başlayacağız. Toplumsal karalamayla bu ülkeden silinip gideceksiniz. "
"DEVLET BİR İMZAYI KİMİN OLDUĞUNU BULAMADI"
İrtica ile mücedele belgesini gündeme getiren Bahçeli, bir
imzanın kimin olduğunu belirleyemeyen devlet kurumlarının huzuru bozduğunu ileri sürdü.
Bahçeli, "25 günden biri bir imza üzerine günler tükenmiş, 20 günü aşkın süre adli yargı, askeri yargı kavramıyla Türkiye meşgul olmuş, ama işsizlik,
yoksulluk ve yokluk devam ediyor. Türkiye okonomik
kriz içinde kıvranıyor. Halen toplumsal sıkıntı derinleşerek sürüyor. Televizyonlara bakıyorsunuz, her bir yandan toplumsal hukuksuzluğun işaretini taşıyan her türlü suç unsuru artarak devam ediyor. Töre cinayetinden tutunuz,
aile cinayetlerine kadar toplumsal rahatsızlıkla bu ülke karşı karşıya bırakılıyor. Bir imzanın kime ait olduğunu tespit edemeyen devlet kurumları, bir dönemde toplumsal huzuru tehdit eden hangi suçu ortadan kaldıracak? Bütün bunları dikkate aldığnız
vakit Türkiye'de sona gelinmektedir. Her konu demokrasi içinde çözülmelidir. Demokrasi kurumları işletilmelidir Türkiye'de ara rejimler sonuç vermemiştir." dedi.
"UYGUR ÖZERK BÖLGESİ'NDE TÜRKLER İMHA EDİLİYOR"
Çin Halk Cumhuriyeti
yönetiminin etnik
temizlikle
Uygur Türklerini
imha etmenin faaliyeti içinde olduğunu vurgulayan Bahçeli, bu konuda şunları kaydetti: "60 yıldan bu yana zaman zaman bunu yapmaktadır. Acımasızca buna devam etmektedir. 5 Temmuzdan bugüne Uygur Özerk Bölgesi kan gölü haline dönmüştür. Dökülen kan Uygur Türklerinindir, döken Çin Halk Cumhuriyeti'dir. Televizyonlarda etnik çatışma diye milleti kandırmaya hakkınız yok. Orada bir zihniyet ve yönetim, etnik temizlik yapmaktadır. Dünyada bir tek ülke kamuoyunu aydınlatmayan kalmıştır, o da
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir. Sayın Başbakan, Hamas'a dayılık yapıyorsun, Filistin'in emmi çocuğu oluyorsun, her şeyi herkesten fazla düşünüyorsun, one minute kavramıyla İsrail'e
ders verdiğini zannediyorsun, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni milletinle beraber yanına alıp, Uygur Türkleri için, Kerkük'teki katlilamlar için niye sesin çıkmıyor? Sayın Başbakan size görev düşüyor. Uygur Türkü'nün mutluluğu ve huzuru, varlığı için atacağın her adımda, söyleyeceğin her one minutte MHP hep yanında olacaktır. G8'lerde dolaşıyorsun, özel görüşmeler yapıyorsun, görüşmelerin bir saniyesini Uygur Türkler'ine ayır, orada kime neyi anlatacaksan anlat. Bu etnik temizliğe mutlaka son verecek bir tarzda Türk Milleti'ni yanına alarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin bölgesel gücünü ortaya koyarak, dünyadaki varlığını ve ağırlığını hissettirerek olayların üzerine gitmemizde yarar vardır." (CİHAN)