Bahçeli,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''güvenlik ve dış
politika konularındaki her beyanıyla yeni bir gaflet ve delalet örneği sergilediğini'' savundu. Bahçeli, şunları kaydetti:
''Başbakan'ın
Kuzey Irak'taki bölgesel
Kürt hükümetiyle
diyalog ve ilişki kurulması konusundaki son beyanları, AKP hükümetinin doğru esaslar üzerine bina edilmiş, stratejik
hedefleri doğru konulmuş tutarlı bir Irak politikasının bulunmadığını, Başbakan'ın Irak'taki
tehlikeli gelişmeleri doğru okuyamadığını ve derin bir idrak ve vizyon bunalımı içinde olduğunu, bir kere daha göstermiştir.
Bu vizyonsuz, pusulasız ve ilkesiz siyasetin,
Türkiye'nin güvenliğini tehlikeye düşüreceği ve milli çıkarlarını çok ciddi biçimde zedeleyeceği ortadadır. Başbakan'ın bu gaflet siyasetinin
akıl ve mantık ölçüleriyle makul bir izahı bulunmamaktadır.
Siyasi sonu gelen ve önce Türk milletine, sonra da Türk adaletine
hesap verme gününün yaklaştığını gören Başbakan'ın sözlerinin ve davranışlarının izahının, belki de, bu panik psikolojisinde aranması yerinde olacaktır.''
-''HATIRLATMA VE UYARI''-
Başbakan'ın Türkiye'yi çok tehlikeli bir yola sürükleme hazırlığı içinde olduğunu ve bazı gerçekleri hatırlatarak, uyarılarda bulunmak istediğini ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti:
''
Kuzey Irak'ta fiilen oluşan siyasi yapının amaçlan ve stratejik hedefleri ortadadır. Bu yapının başı olan
Barzani'nin Türkiye'ye her gün husumet ilanında bulunduğu,
PKK'nın koruyucusu olduğu,
terör kartını Türkiye'ye karşı bir tehdit aracı olarak kullandığı ve Kuzey Irak modelini Türkiye'de uygulamak hevesi peşinde koştuğu bir gerçektir.
Kuzey Irak'taki
peşmerge gruplarının Türkmenler'in varlığını tehdit ettiği ve Kerkük'ü zorla ele geçirmek istediği de keza bilinen bir husustur.
Bütün bu gerçekler ortadayken, Türkiye'nin, Kuzey Irak'taki siyasi oluşumu resmi muhatap alarak ilişki kurması, siyasi ve hukuki planda şu sonuçlan doğuracaktır.
Kuzey Irak'taki fiili siyasi yapılanma, devletleşme yolunda çok ileri aşamaya gelmiştir. Türkiye'nin bu yapıyı resmi siyasi muhatap olarak tanıması, Barzani'nin siyasi meşruiyet eksiğini tamamlayacaktır.
Erbil'in muhatap alınması, bu fiili yönetime siyasi meşruiyet kazandıracak ve resmen tanıma sürecinin ilk adımı olacaktır.
Bu fiili yapının hukuki planda siyasi varlık olarak Türkiye tarafından tanınması halinde, bağımsız devlet olma yönünde önünde hiçbir engel kalmayacaktır.
Irak'ı bekleyen en büyük tehlike, parçalanma ve bölünme dinamiklerinin önüne geçilememesi, geriye çevrilememesidir. Türkiye'nin Kuzey Irak'la resmi ilişki kurması halinde Irak'ın siyasi birliği ve
toprak bütünlüğünün korunmasından artık söz edilemeyecektir.''
Türkiye'nin, Irak siyasetinin en önemli stratejik hedefinden vazgeçmiş olacağını ve Irak'ın parçalanma sürecine hız kazandıracağını savunan Bahçeli, ''Diğer bir ifadeyle, Kuzey Irak'ta teröre
destek veren, Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden bir devleti kendi eliyle kurmuş olacak, bunun önüne ve yolunu açacaktır'' ifadesini kullandı.
-TÜRKMENLER-
Kuzey Irak'la böyle bir ilişki kurulmasının, ''Türkmenleri yok ederek Kerkük'ü
gasp etmesi için Barzani'ye yeşil ışık
yakmak, davetiye çıkarmak anlamına geleceğini'' iddia eden Bahçeli, ''Başbakan Erdoğan, bu konuda Barzani'ye açık çek vermiş olacaktır'' dedi.
''ABD'nin himayesinden ve AK Parti'nin ezikliğinden cesaret alan Barzani'nin Türkiye'yi hedef alan
tahriklerinin giderek yeni boyutlar kazandığı'' görüşünü dile getiren Bahçeli, Türkiye'nin içini karıştırmak ve güvenliğini tehlikeye düşürmek tehdidini her gün tekrarlayan Barzani'nin, bununla da kalmayıp, Türkiye'nin karşısındaki ayrılıkçı terör sorununa siyasi çözüm bulunmasını kendisine misyon edindiğini kaydetti.
Bahçeli, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
''Bu amaçla, PKK adına siyasi bölünme reçeteleri hazırlamakta ve Türkiye'ye akıl vermeye kalkmaktadır. Kuzey Irak'la resmi ilişki kurulması, Barzani'yi bu yönde daha da cesaretlendirecektir.
Başbakan Erdoğan'ın Barzani'yi resmi muhatap olarak tanıması, Türkiye ile
terörist PKK arasında bu yolla 'dolaylı ve aracılı' diyalog ve temas kanalı açılması anlamına gelecektir.
Başbakan, bu suretle,
İmralı Canisi, Kandil'deki PKK yöneticileri ve Barzani ile siyasi çözüm sürecinde aynı noktada buluşmuş olacaktır.
Bunlarla aynı resim karesi içine girecek, aynı
aile fotoğrafında yerini alacaktır. Böyle bir gaflet,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin
baskı ve tehditlere
boyun eğdiği şeklinde yorumlanacak ve Türkiye utanç verici bir duruma düşecektir. Bu eziklik ve teslimiyet, Kuzey Irak'a özenen içerdeki bölücü
hainlere de
ümit ve cesaret kazandıracaktır.
Sokaklara inen şehir eşkıyaları ile inlerinde pusuda bekleyen hain teröristlerin, böyle bir ortamda tahrik ve saldırılarına hız vermeleri beklenmelidir.
Barzani, Başbakan'ın bu açıklamasından büyük memnuniyet duyduğunu sözcüleri aracılığıyla açıklamıştır. Ancak, Barzani'nin Başbakan'ın bu açıklamasıyla aynı gün
Fransız Le Monde gazetesine verdiği demeçler her bakımdan ibret vericidir. Barzani, bu demecinde Türkiye'nin Kuzey Irak'a bir müdahalede bulunması halinde, bunun Türkiye için ağır sonuçları olacağını ve Türkleri 'çiçekle karşılamayacaklarını' belirtmiştir.''
-''İHANET YOLU''-
Bu meydan
okuma bir tarafa, Barzani'nin demecinin en ilginç ve ibret verici kısmının, ''Türkiye'deki seçimler sonrası milliyetçiler iktidara gelirse diyalog ihtimalinin ortadan kalkacağını, AK Parti'nin kazanması halinde diyaloğa daha açık olacağını'' söylemesi olduğunu kaydeden Bahçeli, ''Görüleceği gibi, Başbakan Erdoğan'ın Türkmenistan'a giderken yolda yaptığı diyalog ve ilişki kurma açıklamasından haberdar olmayan Barzani, bu konuda isabetli bir öngörüde bulunmuştur'' dedi.
Bahçeli, açıklamasını,''(Kalp kalbe karşıdır) deyişinin doğruluğunu ve geçerliliğini ortaya koyan bu durum, Başbakan Erdoğan tarafından herhalde bir gurur ve iftihar vesilesi olarak görülecektir. Ancak, Başbakan Erdoğan bunun altından kalkamayacağını, bu
ihanet yolunun sonunu getiremeyeceğini bilmelidir'' şeklinde tamamladı.