MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeli,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 3 Ykr'lik manevi tazminata mahkum edilmesiyle ilgili söylediği sözleri eleştirerek, ''Başbakan, haksız yere mahkum edildiğini düşünüyorsa, bu konuda AİHM'e bireysel başvuru yolunu değerlendirsin'' dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli, 22 Temmuz seçimlerinin üzerinden 6 aya yakın bir sürenin geçtiğini, bu süre içinde yaşanan tehlikeli gelişmelerin,
Türkiye'yi çok zor ve karanlık günlerin beklediğini gösterdiğini söyledi.
''Bu karanlık Türkiye manzarası,
akıl, insaf ve siyasi ahlak sahibi hiçbir kimsenin inkar edemeyeceği acı bir gerçektir. Ancak bunun tek istisnası bu karanlık tablonun mimarı olan Başbakan Erdoğan ve hükümetidir'' diyen Bahçeli, Erdoğan'ın, başkalarını suçlayarak bu konudaki tarihi sorumluluğundan kurtulabilmek için nafile çırpınışlar içine girdiğini öne sürdü.
Devlet Bahçeli, şöyle devam etti:
''Başbakan Erdoğan'ın son dönemde giderek boğulan ruh hali ve sürekli irtifa kaybeden siyasi üslup düzeyi, suçluların telaşını ve suçüstü psikolojisini yansıtan bir vahim tablodur. Sayın Başbakan'ın terörle mücadele konusunda muhalefeti; Türkiye'nin istikrarını istememekle, çözüm üretmek diye bir derdi olmamakla ve siyasi
rant peşinde koşmakla karalamaya kalkışması ve 'karanlığa tükürmek ve taş atmak' gibi seviyesine uygun bir hezeyanla suçlamaya çalışması, bu tablonun son tezahürleri olmuştur. Karanlığı kendi siyasi çizgisinde, dünü ve bugününde araması gereken Başbakan, bu haksız ithamlarda bulunmakla aslında aynadaki aksine seslenmekte ve onunla
kavga etmektedir. Muhalefeti çözüm üretmemekle suçlayan Başbakan, aslında eli kanlı teröristlere af çıkartılması ve PKK'nın bölücü hedefleri için siyasi
çözüm süreci başlatılması konularında muhalefetin kendisiyle aynı gaflet çizgisinde buluşmamasından şikayetçidir.''
-''TAHRİBATIN BAŞ SORUMLUSU...''-
MHP Lideri Bahçeli,
AK Parti iktidarı döneminin siyasi,
ekonomik ve sosyal tahribatının baş sorumlusunun Başbakan olduğunu ileri sürdü. Başbakan'ın, bir taraftan etnik bölücülüğe kucak açarken, diğer taraftan Türkiye'nin bin yıllık kardeşlik ruhunun korunamayacağını biran önce görmesi gerektiğini anlatan Bahçeli, şunları söyledi:
''Sayın Başbakan, milli değerleri sadece
tören kürsülerinde ve reklam panolarında hatırlayarak birleştirici ve bütünleştirici milliyetçi olunamayacağını, PKK'nın siyasi taleplerine demokratik reform adına sahip çıkarak vatanseverlik iddiasında bulunulmayacağını artık anlamalıdır.
Sayın Başbakan'ın herkese çatarak, her kurumu ve kesimi suçlayarak ruhunu ve vicdanını temizleme çabalarının son bir örneği üslupla ilgili yargılandığı bir
davada tazminata mahkum olması nedeniyle grup toplantısında sarf ettiği ibret verici sözler olmuştur. Hukukun üstünlüğünü siyasi amaçları için içi boşaltılmış bir slogan olarak kullanan Başbakan, aslında kendisini hukukun üstünde gören bir vehim buhranı yaşamaktadır. '
İmralı canisi bebek katiline' saygıda kusur etmeyen, buna karşılık aziz şehitlerimizi aşağılama cüretinin bir göstergesi olan ifadelerinden dolayı parasal açıdan sembolik, ancak manen namuslu vicdanların altında ezileceği bir tazminata mahkum olan Başbakan, Türk
adaletinin işgal ettiği makama saygı göstermesi gerektiğini, verilen cezanın geçerli olabilmesi için önce buna kendisinin inanmasının şart olduğunu söyleyerek hak, hukuk ve adalet anlayışının hangi düzeyde olduğunu
itiraf etmiştir.
Kendisinin her şeyi yapabileceğini, her şeyi söyleyebileceğini ve bundan dolayı kendisinden
hesap sorulamayacağını düşünen bu zihniyet hakkında söylenecek fazla bir şey yoktur.
Burada bizim söyleyebileceğimiz tek şey, eğer haksız yere mahkum edildiğini düşünüyorsa,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni uluslararası mahkemelerde dava etme geleneğine ve
ucuz mağduriyet edebiyatına
yabancı olmayan Başbakan'ın, bu konuda
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne bireysel başvuru yolunu değerlendirmesidir.''
-HÜKÜMETİN EYLEM PLANI-
Devlet Bahçeli, 60.
Hükümetin Eylem
Planını da eleştirerek, planda, neyin ne zaman ve nasıl yapılacağının belli olmadığını öne sürdü.
Açıklanan Planın, gerçekte bir icraat planı olmaktan uzak, henüz içi doldurulmamış bir temenni ve Başbakan Erdoğan'ın talimat metni niteliğinde olduğunu savunan Bahçeli, ''Ciddi bir vizyon eksikliği bulunan
Acil Eylem Planında, kapsamlı bir bütünlükten ve yenilikten bahsetmek mümkün değildir. Bu gelişmelerden anlaşılmaktadır ki gelecek yıllar milletimiz için kayıp yıllar olacak,
tartışma ve gerilimler yine değerler üzerinden yapılacaktır'' dedi.
Hükümetin ekonomi politikalarını da eleştiren MHP lideri Bahçeli, bu yıl başında yapılan doğalgaz, elektrik,
ulaşım ve akaryakıt zamlarının enflasyon üzerindeki etkilerini yıl içinde göstereceğini ve enflasyonun yıl sonunda 2 haneli rakamlara tırmanacağını söyledi.
''Türk tarımının bugün içinde bulunduğu durumun tam anlamıyla bir perişanlık ve çöküş tablosu'' olduğunu ileri süren Devlet Bahçeli, ''Ürününün karşılığını bulamayan ve 2007 hasadını zarar ve borçla kapatan Türk çiftçisi ve köylüsü gelecek ümidini yitirmiştir. Rantiyeciye, faizciye ve vurguncuya kucak açan AKP hükümeti, Türk çiftçisine ve köylüsüne sırt çevirmiştir'' diye konuştu.
-''SANAL DÜZENLEMELERLE İÇİNDEN ÇIKILMAZ HALE GELDİ''-
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, sosyal
sigorta sistemindeki çarpıklıkların, Türkiye'nin kanayan yaralarından biri olduğuna dikkati çekti.
''Sosyal sigorta sistemi AKP döneminde yapılan ve uygulanması sürekli ertelenen
sanal düzenlemelerle içinden çıkılmaz hale getirilmiştir'' diyen Bahçeli, sosyal güvenlik kurumlarının finansman açıklarının sürekli artış gösterdiğini, geçen yıl GSMH'nin yüzde 5.3'ünün bu açıkları kapatmak için kullanıldığını kaydetti.
AK Parti'nin, 57. Hükümet döneminde başlatılan sosyal güvenlik
reformu sürecini devam ettiremediğini, bu konuda büyük bir sorumsuzluk, ciddiyetsizlik, tutarsızlık, vurdumduymazlık ve beceriksizlik sergilediğini savunan Devlet Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu konuda 2007 yılında yaptığı ve uygulanmasını 1 Haziran 2008 tarihine ertelediği düzenleme de meselenin sadece ekonomik ve mali boyutlarını esas almış, sosyal devlet ilkesi ve sosyal güvenlik hukukunun temel kurallarını gözardı etmiştir. Hükümet, kendi yaptığı yasaları sürekli değiştirmiş ve sosyal sigorta sistemini yaz-boz tahtasına çevirmiştir. Hükümetin bu konuda bazı değişiklikler içeren ve halen
TBMM Plan ve Bütçe
Komisyonunun önünde olan yeni tasarısı da bu
sakatlıkları büyük ölçüde barındırmaktadır.
Yeni tasarıda
emekli aylıklarında önemli ölçüde azalmalar, emekli, dul ve yetimlerin haklarında ciddi kısıtlamalar öngörülmektedir. Sosyal güvenlik sisteminin temel sorunu olan aktif-pasif dengesinin düzeltilmesini sağlayacak düzenlemeler içermeyen bu sözde reformda, sistemin açıklarının tümüyle, esasen
açlık sınırının altında yaşayan emekli, dul ve yetimlere yapılan aylık ve diğer ödemelerin azaltılması yoluyla kapatılması esas alınmıştır. MHP, TBMM'de bu sakatlık ve çarpıklıkların giderilmesi ve tüm nüfusu kapsayacak şekilde çağdaş normlarda bir sosyal sigorta sistemi oluşturulması için gerekli katkıları sağlayacaktır.''
AA