Bahçeli, "Bu, demokrasimiz açısından sevindirici bir gelişme olarak görülmelidir.
Başbakan için ise önemli bir dönüşme halidir'' dedi.
Bahçeli, konuşmasında, Başbakan Erdoğan'ın
Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde herkesin kendisinin karşısında olduğunu dile getirdiğini, önlerinin kesildiğini, derin güçlerin kendisini durdurduğunu söylediğini hatırlattı.Başbakan Erdoğan'ın bu süreçte kendisine yol arkadaşı olarak
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ü seçtiğini ifade eden Bahçeli, Erdoğan ve Gül'ün miting meydanlarında nasıl
mağdur duruma düştüklerini anlattıklarını söyledi.
Erdoğan ve Gül'ün eşlerinin başörtüsünü, babalarının mesleklerini de istismar ettiklerini öne süren Bahçeli, şöyle konuştu:
''Ne yapsalar nafile, milletimiz bunların oyununu görmüştür. Orta oyunu sona ermiş, mazlum ve mağdur kumpanyası dağılmıştır. Nihayet Başbakan doğruyu bulmuş ve geçenlerde yeni dönemde
cumhurbaşkanını seçerken uzlaşma arayacaklarını söylemiştir. Bu, demokrasimiz açısından sevindirici bir gelişme olarak görülmelidir. Başbakan için ise önemli bir dönüşme halidir. Bu sonuca daha önce ulaşmış olsaydı, uzlaşma ve
diyalog imkanı arasaydı, şimdi
Türkiye 11. Cumhurbaşkanını seçmiş olacaktı. Yine de birkaç gün önce bu konuda
kriz tellallığı yapan Başbakan, onurlu bir değişim içindedir. Çatışma, kriz, gerginlik ve kutuplaşmadan beslenen Başbakan için bu, başarı olmuştur. Kriz tellallığı yapmak için önemli bir gayret göstermiştir. Ancak kendisini hala
aday gören yol arkadaşı ve
Dışişleri Bakanı için ise tam bir hayal kırıklığıdır.''
Cumhurbaşkanının, devletin başı olarak Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk milletini temsil ettiğini, temel görevinin
Anayasa'nın uygulanmasını, devletin organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetmek olduğunu ifade eden Bahçeli, bunların yanında, Cumhurbaşkanının
TBMM adına Türk Silahlı Kuvvetleri'nin de Başkomutanı olduğunu kaydetti.
Bu makamın seçimi sırasında ülkenin kriz yaşamaması, kaosa sürüklenmemesi gerektiğini belirten Bahçeli, şöyle devam etti:
''Kim aday olacaksa bu özellikleri taşıyan bir şahsiyet olmalı. Sayın Başbakan'ın gönlünde Cumhurbaşkanlığı yatıyor. Kimseye haber vermiyor, seçim sürecine giriliyor. Aday olup olmayacağını söylemiyor. Kimin olacağından da bahsetmiyor. Halkı oyalıyor. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı seçimini siyasi iddia ve inat haline getiriyor. Bir gece kalkıp kendisinin olamayacağını anlıyor, ertesi gün sayın Dışişleri Bakanı'nı mecliste tantanalı bir toplantıyla Cumhurbaşkanı olarak atadığını söylüyor. Tek seçici olarak kendisinin beceriksizliğinin kabahatini Dışişleri Bakanının sırtına yüklüyor.
Anayasa Mahkemesi'nden bir karar çıktı, işlerine gelmedi. Yargıyı yerden yere vurdular. (İlerde
halk seçsin) diyerek yine milleti oyalamaya çalışıyor. Bu arada, Sayın Gül'ü ortada bıraktı. Kendisi zeytinyağından kıl çekilir gibi kenara çekildi, şimdi uzlaşma yoluyla Cumhurbaşkanının seçilmesini söylüyor. Bu noktaya gelirken yol arkadaşını kendisinin gizli emellerine
kurban ediyor. Anlaşılan bu sürecin gerçek mağduru Sayın Gül olacaktır. Başbakan en yakın rakibini sinsi ve kurnazca bir oyunla anlaşılıyor ki, gözden düşürmek istiyor. Anayasa Mahkemesi kararlarını da göz önüne alarak bunu bir cepheleşme, kamplaşma olayı olarak görmeyi, hele hele (
dindar birisinin seçimine engel oluyorlar) diye, bir kişiyi dindar kabul edip, muhtemel adayları da yok sayacak kadar İslam'ın ahlakıyla çatışan bir durum olabilir mi?''
-22 TEMMUZ'UN ARDINDAN-
22 Temmuz seçimlerinin ardından mecliste yeni bir irade oluşacağını, mecliste AKP'nin dışında millet iradesini temsil eden çok sayıda siyasi parti ve milletvekilinin olacağını ifade eden Bahçeli, ''AKP, 350 milletvekili ile beceremediğini, milletin huzuruna çıkmış (bana 400 milletvekili verin, Cumhurbaşkanını seçeyim) diyor. (Ben de uzlaşma kabiliyeti yok, gizli gizli herkes
tasfiye olsun, benim Cumhurbaşkanlığıma millet mecbur kalsın) gibi gizli bir oyun içerisindesin. Bu millet sana 550 milletvekili de verse, inanıyorum ki, sen yine de beceremezsin'' diye konuştu.
Cumhurbaşkanının yeni meclis tarafından seçilmesi gerektiğini ifade eden Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
''22 Temmuz'da seçimler yapılır, yeni bir meclis oluşursa, milletvekillerinin
yemin töreni, meclis başkanı ve komisyonların seçimi ile fonksiyonel hale gelip görev yapabilecek konuma gelen meclisin ilk görevi, Cumhurbaşkanlığı seçimi olmalıdır. Cumhurbaşkanlığı uzlaşmayla, devletin o önemli makamını temsil edebilecek özellikleri taşıyan bir şahsiyeti belirleyerek bu meselenin çözümünü gerçekleştirmekte yarar olacağı kanaatindeyim. Şimdi meydanlarda bu tartışılıyor. Bu konuyu
TOKİ mitinglerinde dillendirip, silahlı kuvvetleri, yargıyı yıprattılar. Milli kurumları yıpratmaya, hepsini birbiriyle çatıştırmaya yönelen bu
sakat zihniyet, şimdi Cumhurbaşkanlığı makamını yıpratmaya çalışıyor.''
Başbakan'ın fotoğrafının bulunduğu ''Yarım bırakma'' yazılı reklam panolarına da değinerak, AK Parti'nin ''yarım kalan hangi işini tamama erdireceğini'' soran Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
''Hangi pazarlığı tamamlayıp, Türkiye'yi anahtar teslimi devredeceksiniz? Başladığınız teslimiyeti tamamlayamadınız. Oğlunuza aldığınız bir gemiyi filo haline getiremediniz. Kıbrıs'ı henüz elden çıkaramadınız.
Ermeni diasporası ile henüz anlaşamadınız. Heybeli Ada'da
Ruhban Okulu açmakta geç kaldınız. Barzani'ye henüz teslim olamadınız. Ama pazarlıklarınız sürüyor. Başbakan, bunları tamamlamak için süre mi istiyorsun? Bunun yarısından hayır gelmedi, diğer yarısından da hayır geleceği yok. Öyleyse AKP'yi sıfırlamak lazım.''
Başbakan Erdoğan'ın, kendisinin kızdığı karikatürleri kullanmaya başladığını savunan Bahçeli, ''Çizdirmişsin, ortalıkta gezdiriyorsun. Demek ki, Amerika'ya yakınlığın çocukluktan beri Red Kit, Tom Miks,
Teksas okuyarak geçmiş.
Amerikan kovboyluğunun şimdi sana çok iyi yakıştığını anlıyorum. Anlaşılıyor ki, aradığın son kimliği de bulmuşsun.
Allah hayırlı etsin'' dedi.
Miting alanını dolduranlara, ''AKP'den
hesap soracak mısınız?'' diye seslenen Bahçeli, sözlerini şöyle tamamladı:
''Nevşehirlilerin nefesi AKP'nin ensesinde olacak, milliyetçi hareketin ayak izleri duyuluyor ve görülüyor. Bozkurtların nefesi AKP'nin ensesinde olacak. Bu bizim de tek başımıza iktidarımızda namus borcumuz olacak.
Meclisteki ilk görevimiz, dokunulmazlıkların kaldırılması olacak. Öksüzün, yetimin, kimsesizin, yoksulun, açın birer birer hesabını soyguncudan, vurguncudan, talancıdan, Ali Dibo'culardan sormazsam namerdim.''
aa