Mansur Yavaş'ı
Türkiye 2009 yerel
seçimlerinde
MHP'nin
Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak tanıdı. Seçimlerde aldığı yüzde 26, 9'luk oyla yıldızı parlayan bir
siyasetçi oldu.
12 Haziran seçimlerinde MHP'nin Ankara milletvekili
adayı olmasına kesin gözüyle bakılıyordu. Ancak,
Merkez Yönetim Kurulu Üyesi olarak MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeli'ye yazdığı
mektupla bir anda
yönetimle arasına kara kedi girdi. Yavaş, 12 Haziran seçimleri öncesinde bazı uyarılarda bulunma gereği duymuş ve referandumdaki strateji hatasının MHP'nin geleneksel oy bölgelerinde ciddi zafiyete yol açtığına işaret etmiş. Yavaş, muhafazakâr seçmenle parti arasında yaşanan güven bunalıma dikkat çekmiş. Yavaş'ın mektubunda yazdıkları değil, mektubun basına sızması partisinde
tartışma konusu oldu, sonuçta Yavaş
milletvekili adayı da gösterilmedi. Mansur Yavaş, bu mektubun hikayesini ve bundan sonra siyasette atacağı adımları anlattı.
*Neden parti yönetimine bir mektup yazmaya ihtiyaç duydunuz?
Üçüncü dönem muhalefette olmamıza rağmen hâlâ
baraj konuşuluyordu. Bu da bu harekete
emek veren, gönülden bağlı bir siyasetçi olarak beni derinden üzüyordu. Bana göre partinin vitrininde olan bazı kişilerin başarısızlığı söz konusu. Yeni bir kadro ve yeni bir heyecanla Anadolu'daki insanların siyaset yapma arzularını da cesaretlendirerek, onları destekleyerek yeni bir yapıyla seçime gidilirse kesinlikle
iktidarın kazanılacağından şüphem yoktu, bu nedenle söz konusu mektubu yazdım.
Seçim sonuçları ortaya çıktıktan sonra eleştirmenin ya da uyarıda bulunmanın bir anlamı olmayacaktı. "Testi kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur", "dost doğru söyler, ama acı söyler" derler.
*Genellikle siyasette parti yöneticileri "biz niye iktidar olamıyoruz" diye pek düşünmüyorlar galiba.
40 yılı aşkın bir hareket içinde "seçimi kazandık" diye çoluk çocuk meydanlara çıkamadık henüz. Bunu kendi partimiz ve Türk siyaseti açısından bir eksiklik olarak görüyorum. MHP'nin tek başına iktidar olabileceğini 2009'da yapılan yerel seçimlerinde Ankara'da gördük. Ankara'da her kesimden oy aldık, demek ki bize herkes oy verebiliyor.
Tarsus,
Fethiye,
Tokat Erbaa,
Kastamonu gibi daha birçok il ve ilçede MHP sürekli seçim kazanıyor, her kesimden oy alıyor. MHP bir cazibe merkezi olabilir.
* MHP Genel Başkanı'na, MHP'nin cazibe merkezi olması için mi mektup yazdınız?
Doğru aday, doğru politikalarla bu işin başarılabileceğini ifade ettim, bunun yanında da birtakım endişelerimi ilettim.
Başarılarımızı çekemeyen, koltuğunu düşünen bazı kişiler tarafından mektubum maalesef basına sızdırıldı. Bu durum çok normal değildi, basına sızdıranlarla ilgili hiçbir işlem yapılmadı.
* İşlem sizinle ilgili yapılmış gibi, aday gösterilmediniz.
Milletvekilliği ile ilgili bir
teklif bekledim, ama partimden böyle bir teklif de almadım. Bir B planı ya da bir başka
hesap nedeniyle ben bu mektubu yazmış olsaydım kişiye özel göndermek yerine doğrudan basına verirdim. Partimizin başarısından başka hiçbir niyetim yoktu, olamaz da.
*Mektubunuza nasıl bir karşılık bekliyordunuz?
Mektubun üçüncü şahıslar tarafından basına sızdırılması yerine
genel merkeze davet edilmem ve benden açıklama istenmesi söz konusu olsaydı sanıyorum bugün bunları konuşmuyor olacaktık.
*Uyarılarınız karşılık buldu mu?
Bu saatten sonra yorum yapmak bana yakışmaz. Konunun kamuoyunda ve partide yeterince tartışıldığını düşünüyorum.
*İstifanız istendi mi?
Hayır.
* Merkez Yönetim Kurulu'ndan (MYK) ayrıldınız mı?
Görevim devam ediyor.
*Toplantılara gidiyor musunuz?
Elbette.
* Şimdi böyle uzak kalmanız sizde burukluk yaratıyor mu?
Burukluk yaratmaz bende, inşallah seçimlerde iyi sonuç alınır ve ben mahcup olurum. Haklı çıkmak istemiyorum. İnşallah ben yanılmışımdır.
*Mektubu yazdığınıza yaşadıklarınızdan sonra pişman oldunuz mu hiç?
İnsan pişman olacağı şeyi yapmaz, yazarken genel merkezle bu konuları tartışmak istemiştim, iktidara giden yolun bulunmasını amaçlıyordum. Bunlar benim fikirlerim ve fikirlerimin de daima arkasındayım.
*Eşinizle paylaşmış mıydınız böyle bir mektup yazdığınızı?
Hayır, sonradan haberi oldu.
*Ne dedi?
Beni destekliyor. 3 seçim Beypazarı'nda belediye seçimi kazandık, ellerimizde bayraklarla, ailelerimizle ve partililerimizle en azından bu sevinci yaşadık. Ben bu partiye gönül vermiş, bu davaya inanmış Türkiye'deki bütün
ülkücülerin de aileleri ile bu saadeti yaşamalarını istiyorum. Başka hiçbir hedefim yoktur, artık üzülmelerini, seçim sonuçlarını boynu bükük izlemelerini istemiyorum.
*Bugün MHP milletin taleplerini siyasete yansıtmak yerine devleti korumak gibi bir misyon mu biçiyor kendisine?
Öyle bir şey yok, belki kendisini izah etmekte zorlanıyor olabilir, ama MHP bundan sıyrıldı. Bundan sonraki süreçte de daha çok
sivilleşmesi gerekir.
*Milliyetçilik artık devletçilik ile eşanlamlı kullanılmaya başlandı.
Bunu yanlış buluyorum. Milliyetçiliğin tamamen sivil olması gerekir. İnsanların duygularını devletin idare etmesi diye bir şey söz konusu olamaz.
Milliyetçilik kapsayıcıdır, kucaklayıcıdır, asla ayırım yapmaz. Milliyetçiliğe karşı çıkanlar dünyada milliyetçi olmayan bir devlet, millet göstersinler. Her millet, her devlet önce kendi milletinin, devletinin çıkarlarını düşünüyordur. Tanım karmaşası var.
*Hangi konularda parti yönetimi ile fikir ayrılığı yaşadınız?
Uzun yıllardır tabanın içerisinden birisi olarak eksikliğini gördüğüm hususları not almıştım, bunları toparlayarak mektubu yazdım. İçeriği çok açıktır, anlaşılmayacak bir tarafı yoktur. Sayın Genel Başkanımızla keşke bunu yüz yüze tartışabilseydik.
*MYK toplantısında niye konuşmadınız?
MYK toplantısında seçildiğim günden bu güne kadar hiç kimsenin konuştuğunu görmedim, bire bir genel başkanla konuşulup, bazı konularda bilgi vermek söz konusu oluyordu. Bu kadar kapsamlı konular, yazıyla daha güzel ifade edilir, sözle yanlış anlaşılabilir, eksik kalabilir. Mektubu son derece nazik ve saygılı bir ifade ile yazdım. Ne demek istediğimin sorulacağını
ümit ederek bu girişimde bulundum. Sayın Genel Başkan ile istediğimiz zaman görüşebiliyoruz. Ben mektup üzerine çağrılmayı ümit ettim, ama olmadı. Bir genel başkan yardımcısının mektubun kimin tarafından sızdırıldığını bildiğini, isteyerek, bilerek partiyle aramızın bozulması için böyle bir şey yapıldığını söylemesi manidardır.
*Aday gösterilmeyeceğinizi anladığınız için mi böyle bir mektubu yazdınız?
Tam tersine Ankara'da 2. Bölge'de, benim seçim bölgemde yapılan anketi biliyorum, açık ara orada birinci çıktım, sorulanlar arasında ismim olmamasına rağmen. Diğer partilerden de teklif geleceğini tahmin ediyordum. Koltuğu en garanti aday olarak özellikle bu mektubu yazdım, "yeri bu kadar garantiyken neden bu eleştirileri yapıyor" denilsin diye yazdım. Sırf başka bir yere gitmek için MHP'yi eleştirenleri asla onaylamıyorum.
*Yel değirmenlerine karşı Don Kişotluk mu yaptınız?
Öyle düşünmüyorum. 42 yıldır iktidar olamamış MHP'nin de Türk Milleti'nin de daha fazla beklemeye sabrı yoktur.
* Seçim sürecinde yönetime muhalefet mi edeceksiniz?
11 Nisan'da listeler açıklandıktan sonra gerekli açıklamaları internet sitemden yaptım. Tanıdığım, güvendiğim adayların başarılı olması için elimden gelen çabayı göstereceğim. 13 Haziran'a kadar konuşmayacağım, seçim sürecindeki ilk ve son röportajımı sizinle yapıyorum. Siyasi partiler kendi hatalarını kabul etmez, başarı olursa onlardan olur, hata olursa bizden olur. İnşallah başarılı olurlar.
*Ahmet Turan Alkan ülkücü hareketten kopanları "yatağına kırgın ırmaklar" diye nitelendiriyor, siz de yatağına kırgın ırmaklardan mısınız?
Türkiye'deki Siyasi Partiler Kanunu bir türlü değişmiyor. Dolayısıyla liderlerin etrafında görev alanlar konumlarını kaybetmemek için en kolay yola başvurup farklı görüşte olanları "
hain, başkasının adamı" gibi suçlamalarla siyaset dışı bırakabilmektedir. Böyle bir durumda Türkiye'de parti içi
demokrasi olmayınca demokrasinin normalleşmesinden, sivilleşmesinden bahsetmek asla mümkün değildir. Bu açıdan baktığınızda bu ayrılıkların sorumlusunun mevcut yasalar olduğu ve hatta 12
Eylül ürünü yasalar olduğu ortadadır. Bu nedenle MHP gibi ideolojik partilerde Siyasi Partiler Kanunu değişmeden bu çekişmelerin bitmesi mümkün değildir.
*Küskünlere zeytin dalı uzatılırken yeni ayrılıkların yaşanmasını neye bağlıyorsunuz?
Bu sorunun muhatabı ben değilim.
*AK Parti'ye geçeceğiniz yönünde hakkınızda bir iddia yayıldı.
Bu dedikoduyu parti içerisinden hayatı zik zakla geçmiş, muhtemel bir seçim başarısızlığında da partiyi ilk önce terk edeceğine yürekten inandığım ve benim partiden gitmemi isteyen insanlar çıkarmıştır. Birçok insan parti değiştiriyor, değiştirmek isteseydim önümde hangi engel vardı? Bakalım bu kişiler önümüzdeki günlerde ne mazeretler bulacaklar, ne tür iftiraları savuracaklar merak ediyorum. Çünkü şimdiye kadar bütün söyledikleri boşa çıktı.
Basın açıklamamda da dediğim gibi onlardan bir özür dahi beklemiyorum.
*Son tahlilde sizi uzaklaştırmada başarılı oldukları anlaşılıyor.
Ben bir fedakârlık yaptım, herkesin
koltuk derdine düşüp konuşmadığı bir alanda, ben tabiri caizse hayatta her şeyin makam ya da koltuk olmadığını göstermek için birisinin bu fedakârlığı yapması gerekir diye düşünerek, yıllardır iktidar olamayan partimizin iktidar olması için bir iktidar formülü sundum. Bedelini ödemeyi göze alarak. Partim iktidar olamadıktan sonra benim milletvekili olmamın hiçbir anlamı yoktur diye düşünüyorum.
*Seçimden sonra lider adayı olarak mı çıkacaksınız?
Bu mektubun özü bir liderlik arayışından daha çok ideolojik arayıştır. Bunu her yerde üstüne basa basa söylüyorum. Böyle bir ideolojik yapıda kimin lider olduğunun hiçbir önemi yoktur, bu nedenle bu mektubu yazış nedenim liderlik arayışı değildir, ideolojidir.
*MHP Lideri Devlet Bahçeli muhatabı olmadığınızı söylüyor.
Öyle bir açıklaması olduğunu basından okudum. Bu mektupla ilgili "kişiye özel mektupları kamuoyu ile paylaşmayız" diyor.
*Daha sonra kendisiyle karşılaştınız mı?
Henüz karşılaşmadım.
*MYK toplantısı olmadı mı?
Olmadı.
*MHP içinde bir "Truva Atı" olduğunuz yönünde üretilecek tezviratlara hazır mısınız?
37 yıldır içindeyim, 37 yıldır hiçbir yere gitmeyen bir Truva Atı nasıl oluyor bilmiyorum. Keşke binlerce "Mansur Yavaş"ı parti ortaya çıkarabilse. İsmim hiçbir zaman hiçbir şahısla ya da grupla anılmamıştır. Partililerin hep övündüğü kişi olmuşumdur. Bundan da büyük gurur duyuyorum. Şimdi böyle bir kişiye "Truva Atı" denir mi kamuoyunun takdirine bırakmak lazım.
*Ankara'da aldığınız oy bir korku mu yarattı?
Hayır, öyle düşünmüyorum. Beni ilk defa Ankara kamuoyunda aday yaptı genel merkez, Türkiye çapında biraz tanınma fırsatı bulur bulmaz genel başkanın karşısına geçersem yeni isimlerin önünü kapatmış olurum diye düşündüm, en azından bu neden bile böyle bir niyetim olmadığını açıkça ortaya koyuyor.