Bakan Şener'in masasındaki ANKET

Devlet Bakanı Abdüllatif Şener'e göre cumhurbaşkanlığı seçim süreci AKP'nin oylarını artırdı, hem de 'parti mağdur oldu' diye değil, sandığı halka götürdüğü için...

Bakan Şener'in masasındaki ANKET

Soru Cevap - Devrim Sevimay 3N + 1K KİM: Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Doç. Dr. Abdüllatif Şener, 26 Nisan 1954, Sivas doğumlu. TCDD'den emekli olan babası Kafkasyalı, annesi Çeçen; kendisi Mülkiyeli... Önce bazı kamu kuruluşlarında denetim uzmanı olarak çalıştı. Sonra Gazi ve Hacettepe üniversitelerinde akademik kariyerine devam etti. Meclis'e ilk RP'den girdiğinde 37 yaşındaydı. 28 Şubat döneminin Maliye Bakanlığı'nı yürüttü. FP'yi kapatma iddianamesinde adı geçti. O tarihten sonra "Yenilikçiler" kanadının en önemli dört isminden biri oldu. 3 Kasım'da Sivas'tan parlamentoya girdi. NEDEN: Zıplaya zıplaya ilerliyoruz, ama nereye? Aslına bakarsanız kendimizi heyecanına kaptırdığımız şu "birdirbir" halimiz, giderek sandıkta son bulacak bir başka oyunu anımsatıyor. Hani uzaklardan gerinip gerinip herkesin üzerinden atlanan bir oyunu... Şener'den aldığımız taze bilgiye göre o oyunda "Bizim köyün imamı" diye bağıracak taraf şimdiden belli. Yani birleşemeyen sola özellikle duyurulur: "Çattı da pattı, kaç attı?" sorusunun yanıtı vatandaşın gözünde yüzde 46 AKP! NE ZAMAN: 5 Mayıs Cumartesi günü. NEREDE: Şener'in, eski başbakanlık binasındaki makamında. 27 Nisan gecesinden asıl kârlı çıkan AKP mi oldu? Bu süreçten AKP kârlı çıkmıştır ifadesinin "sadece karşılıklı bildirilerden kârlı çıkmak" şeklinde algılanmaması gerekiyor. Şu yaşadığımız sürecin tamamını düşünmek lazım. Tamamında ne var? Kamuoyunda cumhurbaşkanlığı tartışması var. Erken seçim kararı var. Arkasından elbette bu bildiriler de var, ama cumhurbaşkanıhalkın seçmesi tartışması var; partilerin ittifak arayışları var, Anayasa Mahkemesi kararı var. İşte bu sürecin tamamında evet, kamuoyundan edindiğimiz izlenimlere göre AKP'nin oylarında artış yaşanıyor. Anketi Milliyet'e açıkladı Çok kesin bir ifade kullanıyorsunuz; önünüze gelen hızlı bir anket mi var? Şurada var. (Masasının üzerinde duran anket uzatılıyor) Bu parti anketi değil, ama partinin nereye geldiğini gösteren bir araştırma... (Şener, Pollmark'ın İstanbul, İzmir ve Ankara'da, geçen hafta içinde hazırladığı cumhurbaşkanlığı seçim süreci araştırmasına bakarak okuyor:) "Gül'ün Cumhurbaşkanlığı adaylığını nasıl karşılıyorsunuz" sorusuna yüzde 51 olumlu, yüzde 44 olumsuz yanıt vermiş. "Üç partinin cumhurbaşkanlığı oylamasına katılmamasını nasıl karşılıyorsunuz?"; olumlu görenler yüzde 35, olumsuz görenler 54. "Genelkurmay açıklaması?"; yüzde 36 olumlu bulmuş, yüzde 48 olumsuz. "Anayasa Mahkemesi'nin 367 şartı aramasını nasıl değerlendiriyorsunuz?" Olumlu görenler yüzde 47, olumsuzlar 42. "Erken seçimi nasıl karşılıyorsunuz?"; yüzde 70 olumlu. "Mitingleri nasıl değerlendiriyorsunuz?"; yüzde 55'i olumlu, yüzde 38 olumsuz. "Size göre cumhurbaşkanlığı seçim süreci en çok hangi partinin oyunu artırmıştır?"; yüzde 46 AKP'nin, yüzde 16.9 CHP'nin. DYP ile Anavatan? Anavatan 2.3, DYP 1.7, MHP 2.8. Şimdi bu yeni süreçle ilgili bir anket. (Diğer bir örneği de Başbakan'ın masasının üzerinde duran anketin daha kapsamlısı bu hafta yapılacak.) Basına da yansımadığı için benim elimle yayınlanmış olmasını doğru bulmuyorum, ama şu verileri ben incelediğimde bu süreçte size sadece kendi izlenimlerimi aktarmış olmadığımı belirtmek istiyorum. Çünkü benim kişisel izlenimlerim de bu anketi doğruluyor. 'Vatandaş hakem oldu' Sizin izlenimleriniz nereden? İl başkanlarımızdan, ilçe başkanlarımızdan... Açıyoruz telefonu, "Bu ortam nasıl değerlendiriliyor" falan deyince bize söyledikleri "Ooo çok harika, diğer partililer bile gelip gelip bizi tebrik ediyorlar" şeklinde bir coşkunun ortaya çıktığı, yeni bir dalganın oluştuğuyla ilgili oluyor. Bunun üzerine bir de elinize anketi aldığınızda, ulaştığınız doğrudan bilgilerle anketlerin çakıştığını görüyorsunuz. Aslında şu anda pek çok sumenin üzerinde benzer anketler durduğunu biz de duyuyoruz; ama sizce bunda etkili olan ne? Böyle bir krizde AKP'nin oyları niye artıyor? Vatandaş AKP'nin bu süreci iyi idare ettiğini düşünüyor. Siz düşünüyor musunuz? Ben fikrimin sorulduğu yerlerde görüşümü söyledim. Bunu kamuoyuna da söylemenin ne sakıncası var? Ama vatandaşa soruyorsunuz, "İyi olmuştur" diyor. 'Daha ben ne diyeyim mi?' diyorsunuz (Gülerek devam ediyor) Şimdi doğrusu iyi olmadığını söyleyenlerle de, iyi olduğunu söyleyen geniş seçmen kitlesiyle de çelişkiye düşmek istemem. Ama tavan yaptığı yer galiba 27 Nisan gecesi ve 28 Nisan yanıtı?.. Onun analizi elimde yok. Ama tüm bu sürecin ortaya çıkardığı siyasi sonuç budur. "Mağduriyet rantı" yorumuna katılır mısınız? (Yüzü ekşi bir hal alıyor) Hayır, ben onu kabul etmiyorum. Vatandaş, mağdur oldu diye kimsenin peşine düşmez. Siyasi çizgisini beğeniyorsa destekliyor, beğenmiyorsa desteklemiyor vatandaş... O zaman tam Türkçesi nedir; vatandaşın ne hoşuna gitti sizce? Tüm bu tartışmaların sonucunda "İşte sandık! Gelin seçim!" denmesi.. Hakem olarak vatandaşı yapmak hoşuna gitmiş olabilir. Ama bunu siz yapmadınız ki, cumhurbaşkanını seçemeyince zaten seçime gidiliyordu? Ben yorum yapmayacağım, ama sonuç budur. Sonuç bu, ama peki şu nedir Sayın Bakan? (Odanın diğer bir köşesinde açık duran TV'deki Manisa mitingi görüntülerini soruyoruz...) Son 15 günde yaşananlar hem AKP'nin oylarını artırıyor, hem de bu meydanlara toplananların sayısını?.. Evet, her ikisi de aynı anda oluyor. Burada karşılıklı düşünmemiz ve çözmemiz gereken noktalar var. O da, bu sürecin toplumdaki gerginlikler ve ayrışmaları derinleştirmemesi gerektiğidir. Herkesin yapması lazım gelen şey, toplumda kutuplaşmanın yaşanmamasıdır. Bu kutuplaşmayı yumuşatmalıyız. Birbirimize güvenmeliyiz ve farklılıkları zenginlik sayarak, var olma hazzını tatmalıyız. 'Doğru nasıl belirlenecek?' İyi ama önümüzde ikinci bir cumhurbaşkanlığı süreci bizi beklerken bu nasıl olacak; AKP adayını bu meydanların sesine göre belirler mi? Şimdi bakın, bu insanlar bakan oluyorlarsa, başbakan oluyorlarsa, Anayasa'nın belirlediği temel niteliklere sahiplerse, "Ben bunu istemedim, bundan cumhurbaşkanı olmaz" diye kabullenmek benim yürüdüğüm zemine aykırıdır. Benim yapacağım değerlendirme olduğu gibi yasal zemindeki niteliklerdir. Ona bakarsınız. Uyuyorsa, "Demokratik hukuk devletinde bu yeterlidir" dersiniz. Ama "Hukuk yeter, uzlaşmaya gerek yok" denince de vatandaş "Bizim mesajımız alınmadı" düşüncesine kapılıyor? İşte biz de buna karşı dedik ki, "Vatandaşın mesajını mı istiyorsunuz? Haydi halka seçtirelim" dedik. Ölçü vatandaşın mesajı mı? Haydi o zaman koyalım sandığı, vatandaş seçsin. Ama şunu söylüyorlarsa, "Sizin seçtiğiniz de doğru değildir, milletin seçtiği de doğru değildir" diyorlarsa bu ülkede neyin doğru olduğunu nasıl belirleyeceğiz? Burada bir sorun yok mu? Sorun var, ama çözüm inatlaşma mı? Bunun adı inatlaşma değil, meydanlardaki halk da "Biz seçelim" diyor. AKP'nin oyunu artırdığını düşünenler yüzde 46 Şener masasının üzerinde duran, daha yeni hazırlanmış ve henüz basına duyurulmamış anket sonuçlarını Milliyet'e açıkladı: Pollmark'ın İstanbul, İzmir ve Ankara'da, geçen hafta içinde hazırladığı ve bir diğer örneği de Başbakan'ın masasında duran cumhurbaşkanlığı seçim süreci araştırmasına göre: 1- Gül'ün cumhurbaşkanlığı adaylığını nasıl karşılıyorsunuz? Olumlu: % 51 - Olumsuz: % 44. 2- Üç partinin cumhurbaşkanlığı oylamasına katılmamasını nasıl karşılıyorsunuz? Olumlu: % 35 - Olumsuz: % 54. 3- Genelkurmay açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Olumlu: % 36 - Olumsuz: % 48. 4- Anayasa Mahkemesi'nin 367 şartı aramasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Olumlu: % 47 - Olumsuz: % 42. 5- Erken seçimi nasıl karşılıyorsunuz? Olumlu: % 70 - Olumsuz: % 28. 6- Mitingleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Olumlu: % 55 - Olumsuz: % 38. 7- Size göre cumhurbaşkanlığı seçim süreci en çok hangi partinin oyunu arttırmıştır? AKP: % 46 - CHP: % 16.9 - Anavatan % 2.3 DYP: % 1.7 MHP: % 2.8. 367'yi önceden görmüştüm Anayasa Mahkemesi'nin 367 kararını duyduğunuzda şaşırdınız mı? Hayır, çünkü ben bunu 367'nin Türkiye gündemine düştüğü o ilk günlerde yakın çevreme söylemiştim. 367'den dolayı Anayasa Mahkemesi'ne yapılacak bir müracaatın kabul edilmeme ihtimalini hiç düşünmemiştim. Çünkü süreçle ilgili bazı hassasiyetler vardı, o hassasiyetlerin kendi yorumunu oluşturacağı belliydi. Yani bir etkiye gerek bile yok muydu? Hayır, Anayasa Mahkemesi'ne kimse etki etmez. Kimsenin etki etmesine gerek de yok. Oradaki üyelerin kendi bireysel kanaatleriyle ortaya böyle bir şey çıkacağını tahmin etmek zaten zor değil. Makarayı başa sarmak faydasız Siz niye aday gösterilmediniz? Anayasamıza göre adaylık başvuru süreci geçmiştir, bu safhadan sonra adaylık başvurusunda bulunmanın imkânı yoktur. (Gülümsüyor) Ama dünü soruyorsanız makarayı başa sarmanın şu anda bir faydası olduğunu düşünmüyorum. Ama makara bir kez daha sarılmaya başlanacak; o zaman aday olur musunuz? Hiçbir konjonktür daha önceki konjonktürle bire bir çakışmaz. Her dönemin kendi koşulları olur. Cumhurbaşkanlığı seçimi bir daha önümüze düştüğünde o günün koşullarının bugünün koşullarıyla aynı olacağını düşünmüyorum. O gün neyi tartışacağımızı bilemiyorum. O zaman yeniden bir değerlendirme yapar mısınız? Elbette, her durumu yeniden değerlendirmek gerekir. Olaylara bireyler bazında bakmam Böyle bir dönemde Genelkurmay Başkanı Özkök olsaydı sizce süreç daha mı az gerilimli geçerdi? Ben olayları bireyler bazında değerlendirmem. Sonuçların ortaya çıkmasında genel toplumsal dinamiklerin daha etkili olduğunu düşünürüm. Karşılaştırma yapmak yanlış olur. Sadece Arınç'ı suçlamak yanlış Cumhurbaşkanlığı krizi doğmadan, yani işler daha adayı belirleme noktasındayken niçin hiç devreye girmediniz? Ben görüşlerimi sadece üyesi olduğum MKYK toplantısında ifade etme imkânı buldum. Ayrıca özel olarak bana sorulmadı. Ben de özel olarak "Söyleyeceklerim var" demedim. Çünkü süreçle ilgili sonuca ulaşmak için o testleri ve testlerin nasıl yapılmasıyla ilgili yöntemi Sayın Başbakan kendisi belirlemişlerdi. Ben hiçbir zaman, hiçbir konuda zorlayıcı olmam. Görüşüm sorulursa söylerim ve yoluma devam ederim. O zaman demek ki cumhurbaşkanlığı adaylık sürecinde AKP'nin dört sac ayağından biri fotoğrafın dışında kaldı? Eğer bununla kastettiğiniz adayın belirlenme aşamasında o geceki üçlü görüşmeler ise, evet böyle bir değerlendirme yapabilirsiniz. Ama kimin bu partide ağırlığının, etkisinin, rolünün, konumunun ne olduğuyla ilgili bir değerlendirme yapacak olursanız bu söylediğinize katılmıyorum. Sürecin bir noktasında uzak, bir noktasında yakın durabilirsiniz, ama partideki rolünüz bu anlık fotoğraflar değildir. Şimdi bütün krizin müsebbibi Arınç gösteriliyor; sizce? Adaylık süreci herkesin hoşlanmadığı bir süreç değil. Hoşlananlar da var. Ayrıca hoşlanmayanların da hoşlanmadıkları tablo sonucunu sadece bir kişiye bağlamaları bence çok doğru değil. Bir bütün halinde değerlendirme yapılması gerekiyor. Yeni AKP dönemi Arınç'ın etkisizleştirildiği bir dönem olur mu? Böyle bir değerlendirme yapma hakkına sahip olduğumu düşünmüyorum. Kaldı ki bu birilerinin vereceği bir kararla söylenecek bir söz de değil. Bu partide bulunan bir arkadaşımızın rolü parti kurulları ve parti tabanında zaten belli bir anlam kazanıyor. Ve herkesin varlığı da genel oluşan bakış açısına göre bir yer ediniyor.
<< Önceki Haber Bakan Şener'in masasındaki ANKET Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER