Başbakan Erdoğan'ın kendisini çıkmaza sokan adımı

Bülent Korucu: Hâlbuki milletvekilliği düşen kişi otomatikman başbakanlığı da kaybeder. Seçildikten sonra Erdoğan’ın imza attığı bütün icraat ve kanunlar yargıdan döner.

Başbakan Erdoğan'ın kendisini çıkmaza sokan adımı

Zaman Gazetesi Yazarı Bülent Korucu, resmi olmayan sonuçlara göre Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçilmesini ve 27 Ağustos’ta yapılacak olağanüstü kongreyi köşesine taşıdı. İşte Korucu'nun ilgili yazısı...

Erdoğan, başbakan mı cumhurbaşkanı mı?


Türkiye’nin 12. Cumhurbaşkanı olarak seçilen  Recep Tayyip Erdoğan’ın hukuki durumu tartışma konusu.

Anayasa çok açık “Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve TBMM üyeliği sona erer.” diyor. Bir sonraki maddede seçilmeyi ‘Geçerli oyların çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur.’ diye tanımlıyor. Partisiyle ilişiği kesildiğinde genel başkanlığı, milletvekilliği düştüğünde ise başbakanlığı bitiyor. Erdoğan’ın iki hafta daha başbakan kaldığında yapacağı çok bir şey yok. Ama genel başkan olarak partisini dizayn etmek istiyor. Turgut Özal ve Süleyman Demirel’in düştüğü durumdan ders çıkardı ve partiye uzaktan kumanda etmenin imkânsızlığını anladı. Genel başkan tek seçici olduğu için herkes ona borçlanıyor. Köşk’teki ne kadar ‘doğal ve daimi lider’ gibi sıfatlarla anılsa da pratikte mühür kimdeyse Süleyman o. Yani genel başkanın dediği oluyor. Erdoğan olağanüstü kongreyi kendi genel başkanlığı altında gerçekleştirerek en azından kısa vadede egemenliğini sürdürme peşinde. Başbakanlığı bırak, genel başkanlık kalsın denilse razı olacağını düşünüyorum. Yemin merasiminden bir gün önce 27 Ağustos’ta olağanüstü kongre toplamanın yegâne sebebi, Abdullah Gül siyaseten yasaklı iken işi bitirmek.

Siyasi partiler her istediklerini yapabilecek kurumlar değil. Anayasa, yasa ve kendi tüzüğü ile bağlı. Denetimi ise başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere yargıda. Hukuk mahkemeleri siyasi parti kongrelerinin denetimi konusunda yetkili. Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesi 2010 yılında Saadet Partisi’ne kayyım bile atadı ve kongre yenileme mecburiyeti koştu. Anayasaya göre parti üyeliği düşmüş Erdoğan’ın genel başkan yetkileri kullandığı bir kongrenin kesinlikle iptal edilmesi gerekir. Hüseyin Çelik’in ‘tek adayla gidilecek’ açıklaması bile itiraz nedeni olur. Zira kimsenin seçilme hakkı elinden alınamaz. Abdullah Gül’ün yeniden aday olmasını engelleyen kanunu, AYM’nin bu gerekçe ile iptal ettiğini unutmayalım.

Yangından mal kaçırır gibi Gül dönmeden atılan adımlar, partide kırılmaya yol açabilir. Erdoğan’ın liderliğinde ve böylesine büyük kampanya ile alınan oy, önümüzdeki seçim adına olumlu işaret değil. Emanetçi genel başkanla oy almak ve tek başına iktidarda kalmak riske giriyor. ANAP ve DYP örneğinde, partide kalanların kendi canlarının kaygısına düştüğünü gördük. Parti büyük ve güçlü kalırsa iktidar nimetleri devam eder. Bugünden sonra herkesin bu kaygıyı ön plana alması sürpriz değil.

Özal ve Demirel örneğinde partiyi ele geçirecek güçlü lider adayı olmadığından bu kısım tartışılmadı. Başbakanlık ise vekalet formülüyle çözüldü. Özal, Ali Bozer’e, Demirel de Erdal İnönü’ye vekâlet vererek geçiş sürecini tamamladı. Erdoğan ise bu iki örneğe rağmen başbakanlığa devamda ısrarlı. Hâlbuki milletvekilliği düşen kişi otomatikman başbakanlığı da kaybeder. Seçildikten sonra Erdoğan’ın imza attığı bütün icraat ve kanunlar yargıdan döner. Anayasa’dan laf oyunlarıyla sonuç çıkarmak doğru olmaz. 367 krizi de aynen böyleydi. Karar yeter sayısını anayasada aksi yazmıyor diye toplantı yeter sayısı olarak dayatma, ülkeyi siyasi kaosa sürükledi. Şu anda Erdoğan’ın yapmak istediğinin ondan farkı yok. Antrparantez, bu belirsizlik 12 Eylül anayasasının zihni arka planını deşifre ediyor. Cumhurbaşkanlığına sivil siyasetçileri yakıştıramadıkları için düzenlenmemiş. Başbakanlık makamının istifa veya düşürülme ile boşalacağı öngörülmüş, Köşk’e çıkma ihtimali göz ardı edilmiş. Aslında nihayetinde hükümetin düşme durumu ile karşı karşıyayız. Başbakanlık makamı boşaldığında hükümet düşer. Ülkeyi hükümetsiz bırakmamak ve gerekirse parlamentoyu yenilemek üzere ilgili maddelerde istifa ve güven/güvensizlik oyu yoluyla düşürülme yazıldığı için belirsizlik var gibi görünüyor. Oysa ölüm, cumhurbaşkanlığı seçimi gibi boşalma halleri de mümkündür ve açık hüküm yoksa anayasanın anayasa ile tefsiri sadedinde karar verilir. Erdoğan’ın ısrarı partisini ve ülkeyi kaosa götürebilir.
<< Önceki Haber Başbakan Erdoğan'ın kendisini çıkmaza sokan adımı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER