Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan İstanbul'a 3. Boğaz
köprüsünü,
deniz altından raylı sistemi konuştuklarını ve bir tüpgeçit daha yapacaklarını söylediklerini belirterek, ''Bazıları çıkıyor diyor ki 'olur mu, fazla, yazıktır, Boğaz'a üçüncü köprü olmaz'. Nasıl olmaz ya. Onu da yap, o da kafi gelmeyecek'' dedi.
Erdoğan, Ramazanın
yoksulun, ihtiyaç sahibinin, kimsesizin daha çok hatırlandığı, insanların birbirinin dertlerini paylaştığı, sıkıntılarını gidermek için seferber olduğu günler olduğunu, bugünlerde insanların daha çok birbiriyle kaynaştığını, birbirine sahip çıktığını ve yaraları el birliğiyle sardığını söyledi.
Başbakan Erdoğan, ABD'yi ziyaretinde dünyada silahlanmaya ayrılan paranın miktarını sorduğunu, verilen rakamın dehşet verici olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
''Bir trilyon dolar... Bu para niçin kullanılıyor, insanları öldürmek, yok etmek için. Bütünüyle bu parayı o fakir, yoksul, aç bölgelerin insanlarına harcasak, onları cehaletten kurtarmak için kullanabilsek, eğitim yatırımlarına bunları harcayabilsek bu bölgeleri biraz insanca yaşanabilir hale getirsek, herhalde bu
terör olayları bugün yaşadığımız gibi olmaz diye düşünüyorum. Makas çok açık, o kadar açık ki, o aç, açıkta olan kinle bakıyor varlıklı olana. Bunu özellikle
Darfur'a gittiğim zaman gördüm.''
Başbakan Erdoğan ABD Başkanı Bush'un, ''her yıl Darfur'a 850 milyon dolar gönderdiğini ama bu paralarla bir şeyler yapamadıklarını görmenin üzüntüsünü yaşadığını'' ifade ettiğini belirterek, Darfur ziyaretinde, her yıl 850 milyon doların gittiği bir yer göremediklerini söyledi.
Bu paranın nereye gittiğini sorduğunda da oraya
raportör olarak gidenlerin harcırah ve
yakıt masraflarına harcandığını öğrendiğini anlatan Erdoğan, bu ziyaretinde 30 bin kişinin yaşadığı bir kampı da gördüğünü, kampta yol, su, elektrik ve çadır bulunmadığını,
kuyu sularının da
kum fırtınası nedeniyle adeta çamur tabakası oluşturduğunu anlattı.
DARFUR'A YARDIMLAR
Oradan
döner dönmez bir karar verdiklerini ve
Türkiye olarak hemen
Kızılay ile Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığını (
TİKA) devreye soktuklarını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Şimdi orada bir çadırkent kuruyoruz. Sahra hastanesini kurduk. Okulumuzu kuruyoruz. Yolunu yapacağız, suyunu çıkaracağız ve jeneratörle o kampı aydınlatacağız. Bu çalışmaları şu anda çok hızlı sürdürüyoruz. Bazıları zaman zaman gazetelerin köşelerinde yazıyorlar, dokunduruyorlar. 'Burada fakir fukara halloldu da orası mı kaldı' diyorlar. Arkadaşlar şunu unutmayın, fakirin de fakiri var. Biz öyle bir
medeniyet mensuplarıyız ki sadece kendi sınırları içine kapanmış, mahkum olmuş bir ecdadın torunları, bir medeniyetin mensupları değil, 7 kıtaya
şefkat elini uzatmış bir ecdadın torunlarıyız. Onun için biz burada duramayız. Yapmamız gerekenler var. Eğer küresel düşüneceksek, küresel hareket edeceksek oralara elimizi uzatacağız. Onun için 2005
Afrika yılıydı bizim için. Oralara uzandık. Her yere gideceğiz. Amerikasına da gideceğiz, Uzakdoğusuna da gideceğiz. Asyasını da dolaşacağız. Bizden öncekiler gitmediler, onun için yükümüz ağır. Onun için, Ankara'ya mahkum olan bir
iktidar olmayacağız dedik. Onun için dolaşıyorum.''
Başbakan Erdoğan, dolaştıkça neler yapmaları gerektiğini gördüklerini, aynı zamanda Türkiye'de neler yapacaklarına dair bir şeyler öğrendiklerini kaydetti.
''YILLARIN FATURASINI BİZE KESİYORLAR''
Erdoğan, çok şeyler yapıldığını ama bazılarıyla bu konuda anlaşamadıklarını vurgulayarak, ''Niye? Onlar damdan düşmediler. Biz damdan düştük. Filanca
ülke şunu yapmış, şunu başarmış. Aynısını biz de yaparız. Niye yapmayalım? Ama yapmadılar, yapamadılar. Şimdi yılların faturasını bizlere kesiyorlar. Efendim İstanbul'da
ulaşım çok tıkalı. E, geceden sabaha mı hallolacak bu? Her gün istanbul trafiğine katılan onbinlerce
araç var. Kolay mı bu?'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın göreve geldiğinden bu yana çok sayıda
kavşak yaptığını, yolları genişlettiğini dile getirerek, şöyle devam etti:
''Bakıyorum, bazıları televizyonlardan gururlana gururlana programlar yaparken, işte, 'İstanbul'un hali ne olacak, belediye başkanları ne yapıyor?' Düşünmüyor bu belediye başkanları bütün hızıyla bütün imkanlarıyla bunları yapıyor. Yol genişletiliyor, bu yol 24 saatte, 48 saatte mi yapılacak? Bütün
büyükşehirlerde, ilçe belediyelerinde bunlar yapılıyor. Bir tarafta metro, bir tarafta hafif metro yapılıyor. Bütün bunlarla beraber Türkiye çevre yollarıyla, duble yollarla, köylere kadar yollar yapılıyor. Bunları görmüyor, bakarkör. İşte biz diyoruz ki, bizim bunları aşmamız lazım. Bunları aşacağız. Yükümüz ağır biliyoruz.
Biz
3. köprüyü konuşuyoruz, raylı sistemi konuşuyoruz deniz altından, öbür taraftan diyoruz ki bir tüpgeçit daha yapacağız. Bazıları çıkıyor diyor ki, 'olur mu, fazla, yazıktır, Boğaz'a 3. köprü olmaz. Bir tüpgeçit daha olmaz'. Nasıl olmaz ya. Onu da yap, o da kafi gelmeyecek. Çünkü o bugüne bakıyor. Yarını düşünemeyecek kadar ufku dar. Onlar 1. köprüye de karşı çıkmışlardı, 2. köprü oldu, ona da karşı çıktılar. Bu bağnaz zihniyetlerden, bu yobaz zihniyetlerden ülkemizi kurtaramadıkça rahata erişemeyiz.''
Başbakan Erdoğan, kendilerine karşı çıkanlara da seslenerek, ''Gel bir şeyler varsa kat. Katamıyorsun, ama biz bir şeyler yapmak istiyoruz. İşte 3. köprü. İddiamız bu. Biz birinci ve ikinci köprüyü bütün ağır vasıtalardan kurtarmak zorundayız. Bütün ağır vasıtaların hepsini kuzeye atmamız lazım. Oradan dikey bağlantılarla TEM'e bağlantı kurmamız lazım'' şeklinde konuştu.
Erdoğan, diğer taraftan Ahırkapı'dan girip Haydarpaşa'ya çıkacaklarını belirterek, Türkiye'nin artık bu sorunları halletmesi gerektiğini söyledi.