İşte
Gazeteci Yazar Taha Akyol'un
Milliyet Gazetesi'ndeki köşesinde aktardığı mesajlar:
AKP nereye?
IPI toplantısından sonra
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la kısa bir görüşmem oldu. Önce,
cumhurbaşkanı seçimini sordum. Zaten aşırı yetkileri olan cumhurbaşkanına bir de
halk tarafından seçilmek gibi büyük bir siyasi güç verilirse, parlamenter sistemin dengesi bozulmaz mı?
Başbakan'ın cevabı:
- Evet haklısınız. Cumhurbaşkanını halkın seçmesi halinde
başkanlık veya yarı başkanlık gibi sistemleri düşünmek gerekirdi ama
Türkiye'nin gündeminde bu yok. Biz cumhurbaşkanını halkın seçmesini, parlamenter sistemi değiştirmek için değil, önünü açmak için gündeme getirdik...
Anayasa Mahkemesi kararının cumhurbaşkanı seçimini adeta imkânsızlaştırması karşısında, cumhurbaşkanını halka seçtirerek tıkanıklığın aşılması...
Başbakan devam ediyor:
- Halkın seçeceği cumhurbaşkanının yetkilerini muhakkak parlamenter rejimin gerekleri düzeyine getirmek gerekir. Bunu açıkça söylüyoruz. Seçimlerden sonra bu konuda geniş bir mutabakat olacağını düşünüyorum.
Başbakan, sorum üzerine bu sözlerinin kamuya yapılmış bir taahhüt olduğunu söyledi.
Merkezden adaylar
İkinci sorum, AKP'nin
Alevilere, liberallere ve merkeze açılması...
Başbakan'ın cevabı:
- Adaylarımızı göreceksiniz. İş ve ekonomi alanında uluslararası saygınlığı olan isimler olacak. Alevi kardeşlerimizden milletvekillerimiz olacak. Merkez sağ, liberal, merkez sol isimler olacak. Biz ideoloji partisi değiliz. İcraat partisiyiz ve özgürlükleri genişletmek istiyoruz.
Başbakan, kadın adaylarının bu yıl "daha fazla" olacağını ekliyor. Bazı tanınmış ve saygın isimleri sayıyor ama "Yazmayın, kesinleşsin ondan sonra" diyor.
Nasıl bir seçim kampanyası?
- Seçim kampanyasında ideolojik kavgalara girmeyeceğiz; o işi
CHP yapıyor. Bizim seçim kampanyamızın esası icraat, hizmetler ve
demokrasi olacak. Adaylarımızda bu vasfımızı göreceksiniz.
AKP'nin bu şekilde daha merkeze gelmesi, merkez sağ bir kitle partisi olması, Türkiye için iyi haber. Ama "Radikaller AKP'ye dönüyor" diye haber yapan
Cumhuriyet gazetesi için kötü haber!
Kenardan merkeze
"Merkeze gelme" kavramına Başbakan toplumsal bir anlatım da getiriyor:
- Biz periferideki, çevredeki insanlarımızı
ekonomik ve kültürel olarak da merkeze
taşıma misyonunun partisiyiz. Onun için '
adalet' diyoruz, '
kalkınma' diyoruz. Çağdaşlaşmanın toplumsal motoru budur. Merkez ile çevre arasında ekonomik ve kültürel farkların aşılması; hak eşitliğinin geliştirilmesi, siyasi alanda demokratik temsilin güçlendirilmesi; çağdaşlaşma bu değil mi?.
Başbakan ekonomik
büyüme ve kamu hizmetleri alanında rakamlar veriyor;
Anadolu kalkınması ve varoşların kentlileşmesi; özeti bu...
- İşte merkez ile periferiyi birleştiriyoruz. Belediye başkanıyken buna çalıştım, başbakan olarak da buna çalışıyorum! Türkiye'nin bütünlüğü böyle güçlenir.
Veda edip ayrılırken düşünüyorum: Tarihimizin iki kalın çizgisi; biri "periferi"deki milyonlarca vatandaşı "Faso fiso vatandaşlar, Haso'lar, Memo'lar" diye aşağılayıp kendisini "gerçek asıl yurttaşlar" diye imtiyazlandıran merkezci-elitist çağdaşlaşma çizgisi.
Öbürü, Menderes'ten beri, "periferi"yi merkeze getirmenin ekonomik ve sosyal politikalarına öncelik veren çağdaşlaşma çizgisi...
AKP'nin merkeze
açılımı olumludur. Keşke CHP de biraz "periferi"ye, kenara açılabilse; 1970'lerde Ecevit'in başardığı gibi.
MİLLİYET