CHP'nin
tutuklu milletvekillerini
mahkemenin ‘
tahliye etmeme' kararına karşı geliştirdiği
Meclis'te ‘
yemin etmeme' politikasını bugün itibariyle sona erdirmesi bekleniyor.
Balbay'ın ve
Haberal'ın tutuklulukları ile adeta
demokrasiyi
esir alma teşebbüsünde bulunan CHP, mahkeme kararının faturasını Meclis'e kesmek gibi bir yanlışın içine düştü. Siyaset, Balbay ve Haberal'ı Meclis'te yemin etmeyerek ‘
kurtarmaya' çalışan CHP'yi ‘kurtarma' formülüyle günlerdir meşgul. İşte o formül bulunmuş görünüyor. Yemin sorununun çözülmesi için yasal
düzenleme taahhüdü arayan CHP'yi ikna eden ise yine
Başbakan oldu. Öyle anlaşılıyor ki, Başbakan'ın “‘Gecikmiş
adalet, adalet değildir' anlayışıyla yargı süreçlerini daha hızlandıracağız” sözü siyasi kireçlenmeyi çözmüş. CHP'nin ikinci adamı, örgütlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı
Gürsel Tekin, herkesin sorunun çözümünü beklediği “
pazartesi” için son derece kritik mesajlar verdi.
CHP'nin ikinci adamı Gürsel Tekin, yemin
krizinde durdukları noktayı
tarif ederken Başbakan Erdoğan'ın “Hukuk sistemi hızlı işlesin” sözüne göndermede bulundu. Tekin, “Biz de sadece bunu istiyoruz. Maksadımız
Parlamento'yu tıkamak falan değil. İktidar partisi de hukuksuzluktan rahatsız. Çünkü, bizden daha önce
iktidar partisi bu aşamalardan geçti” dedi.
CHP yıllar önce Meclis'te Adalet Partisi'nin kendisine karşı yaptığını yapıyor, şimdi kendisiyle çelişmiyor mu?
İkisi birbirinden çok farklı. Parlamento çatısının altındayız. Sadece millet egemenliği Parlamento'ya yansısın istedik. Bu da gayet
doğaldır. Siyasi partiler demokrasi içinde kendi yöntemleriyle demokrasi arayışı içine girebilir, bizimki de bir demokrasi arayışıdır.
Meclis'i kilitleme arayışı gibi sanki.
Nasıl bir kilitlemedir ki Başbakan hükümet programını okudu, Meclis başkanı seçildi. Demek ki CHP varlık içinde yokluk görüntüsü ile kendisini kilitlemiş, bu aşamada
eyleminiz bitecek gibi gözüküyor. Demokrasi kazanmış olur. Ne CHP kazanmış olur ne de
AK Parti kaybetmiş olur, sadece demokrasi kazanır.
CHP bir yemin krizi ortaya çıkararak yeni anayasayı mı engellemeye çalıştı?
Hayır, yeni anayasanın önünü açalım istiyoruz.
CHP Genel Başkanı “Arkadaşlarımız bırakılmazsa gerekirse 4 yıl yeminetmeyiz” demişti, arkadaşlarınız bırakılmayacak ve CHP yemin edecek, CHP geri adım atmış olmuyor mu?
CHP geri adım atmaz. Bizim maksadımız gelip Parlamento'yu tıkamak, Parlamento'nun çalışmalarını engellemek değildir. Bir hukuksuzluğu ortadan kaldırmaktır.
Haberal ile Balbay ve diğer bağımsız milletvekilleri tahliye olunca sorun bitecek mi?
Bizim mücadelemiz bu 8 milletvekili Parlamento'ya gelsin her şey bitsin anlamında değildir. Yeni bir anayasanın yapılması gerekiyor, demokrasinin işlemesi gerekiyor. 30 yıllık çürümüş bir anayasa var, gelin kaldıralım.
Türkiye nefes alsın istiyoruz.
Yapılanla bir kriz yaratılmış oluyor ama.
CHP
akşam yatıp sabah kalkıp, “Böyle bir kriz yaratalım, bir eylem yapalım” dememiştir. 8 milletvekili başvuruda bulunurken savcıya gitmişler, belgelerini almışlar,
siyasi partilere başvururken denetimden geçmişler, YSK
seçime girmelerine izin vermiş, bütün bu kurullardan geçtikten sonra mazbatalarını almışlar, milletvekili olma hakkı kazanmışlar. Şimdi niye milletvekili görevini yerine getiremiyorlar? Bir engel olsaydı zaten YSK engellerdi, o zaman hiç
itiraz olmazdı. Özel yetkili mahkeme bu kurulların ve en önemlisi millet iradesinin üstünde mi? Varsa cezaları cezalarını verin. Başbakan da hükümet programında söyledi, “Hukuk sistemi hızlı işlesin” dedi, biz de sadece bunu istiyoruz. İktidar partisi de hukuksuzluktan rahatsız. Çünkü, bizden daha önce iktidar partisi bu aşamalardan geçti.
Parti içi tartışmaların gündemden düşürülmesi için bir vesile oldu galiba.
Hayır, parti içi tartışmalarla bunun ilgisi yok. Arkadaşlarımız
imza toplamaya çalıştılar, yeterince sayı bulabilselerdi, elbette vereceklerdi. Biz de delegenin iradesine her zaman saygılıyız. Büyük olasılıkla ekim ayında süreç başlar, kongreler olacak, büyük kurultay şubat, mart gibi olur. Daha demokratik bir tüzük geliyor.
CHP'de parti içi iktidarı ele geçirmek, Türkiye'de iktidar olmaktan daha mı önemli?
CHP bundan sonra kurultay yapacaksa Türkiye'nin geleceğiyle ilgili kurultay yapacaktır. Yeni tüzükle birlikte, parti içi demokrasi de parti içi
disiplin de işleyecek. “İstediğimi söylerim”, yok kardeşim, istediğini söyleyemezsin, PM üyesiysen gelirsin orada söylersin, milletvekiliysen grupta söylersin, sokakta, gazetelerde, televizyonlarda hiç kimse bundan sonra partinin kurumsal kimliğine zarar veremez.
Bu eylemiyle CHP, BDP ile aynı çizgiye gelmedi mi?
Hiç ilgisi yok. Ne bakışımız ne de tavrımız aynı çizgide. Israrla o çizgiye getirmek isteyen kesimler var.
Kürt sorununu BDP yokken biz telaffuz ediyorduk. 1989'da hiç kimse Kürt kelimesini telaffuz edemezken
rapor hazırlamışız.
Ama sadece rapor hazırlanmış.
Amasını boşver, tabii ki keşke arkasında durulabilseydi, güncellenebilseydi, bunlar başka bir şey.
Kürt sorunu konusunda en duyarlı, Türkiye'nin bütün sorunlarını çözmeye talip olan bir siyasi partiyiz. Yeter, Türkiye bir 50 sene daha bu sorunlarla yaşamasın. Bu ülkenin Kürt'ü Kürt gibi,
Alevisi Alevi gibi yaşamak istiyor. Yanlış politikalar, dayatmacı politikalar ne hale getirdi? Adam “Kürt'üm” diyor, “Yok sen Kürt değilsin” dedik, peki ne? Dağdan inerken
kart kurt etmiş. Bunlarla geçirdik süreci, Türkiye kaybediyor.
Bu yeni CHP diye anlattığınız şey eski SHP mi?
Hayır, yeni CHP, sorunları çözen, projelendiren Türkiye'deki bütün sorunları kendine dert edinen CHP'dir.
Deniz Baykal bu yemin tutumuna artık son verilmesini istedi.
Sayın Baykal bizim eski genel başkanımızdır, önemli deneyimleri var, bunları Sayın Genel Başkanımız ile paylaşması kadar doğal bir şey olamaz. Bunları paylaşmıştır, elbette eski genel başkanımızın deneyimlerinden faydalanmak bizim görevimizdir.
Baykal'ın açıklamalarının ardından yemin etmeme tutumunda bir değişiklik ortaya çıktı, CHP'nin üzerinde bir Baykal gölgesi var mı?
Bunu bir gölge gibi görmeyin. Bugün Türk
siyasetinde Sayın Kılıçdaroğlu varsa, ben varsam, birçok arkadaşım varsa Sayın Baykal'ın bunda çok önemli katkısı var. Onu inkâr edemem ama Sayın Baykal'ın bugüne kadar sorun yaratacak, gölge yaratacak bir eylemi söz konusu olmamış. Tabii ki Sayın Baykal hepimizin lideriydi, önümüzdeki süreçte de hem partimize hem de bize ciddi katkı sunacaktır.
Sorun çözülsün diye yemin etmiyorsunuz, yemin etmeyince teklif veremiyorsunuz, oy kullanamıyorsunuz. Bu bir kısır döngü değil mi?
Kısır döngü yok. Gelin bu sorunu çözelim, bu sorun sadece CHP, MHP, BDP sorunu değildir. Bu sorun Parlamento'nun sorunudur. Bunu kavrayan Meclis başkanımız bu hassasiyet içinde sorunun çözümü için ciddi adımlar attı.
Parlamento'yu çalıştırmama teşebbüsünde bulunarak, Parlamento'nun meşruiyetini tartışmaya açıp, birilerinin durumdan vazife çıkarmasına zemin mi hazırlıyorsunuz?
Olur mu öyle şey? CHP şu anda Meclis'e geliyor, Meclis'te pasif bir eylem yapıyor, demokrasi arıyor, hukuk arıyor. Bu bir eylem biçimi. Bir eylem biçimi yadırganabilir mi? Bu çok demokratik ve meşru bir taleptir, dünyanın her yerinde bu eylemler olur. Biz silahlı eylem yapmıyoruz. Seçilmiş milletvekilleri cezaevinde mi kalsın?
Haberal'ın tutukluluğu ana muhalefet partisini esir aldı gibi bir görüntü ortaya çıktı. CHP'yi hiç kimse esir alamaz. Sorun Haberal, Balbay sorunu değil. Sorun hukukun işlemesi. Hukuk sadece onlar için de işlemesin, sadece parasız eğitim istedikleri için 14 aydır cezaevinde yatan 2 gencecik çocuğumuz için de işlesin.
Bu eyleminizi halka anlatabildiğinizi düşünüyor musunuz?
Kesinlikle, yapılan iki kamuoyu araştırması var, çok ciddi
destek aldığımızı biliyorum.
Kanada'ya iltica başvurusunda bulunduğunuza dair haberler çıktı.
Kanada'ya da ABD'ye de İngiltere'ye de rahatlıkla gidebilmem için onar yıllık vizelerim var. 2007'nin başında Kanada'ya gitmişim, hakkımda 2009'da
dava açılmış, 2007'de 2009'u mu gördüm? Olabildiğince beddua etmemeye çalışırımama bütün bu iftiraları atanları lanetliyorum ve beddua ediyorum. Siyasi rakiplerimizin kullanmadığı dosyayı en çok arkadaşlarım, partililerim kullandı. İçimi çok acıttı.
Seçim sürecinde hazırladığınız demokratikleşme raporunda 12 Eylül var, 12 Mart var, ama 27 Mayıs yok. CHP bir gün 27 Mayıs'la yüzleşecek mi?
Geçmişi kaşıyarak bir şeyelde edemeyiz.
Milletin seçmediği hiçbir irade doğru bir irade değildir.
12 Eylül de öyledir,
12 Mart da öyledir.
Hâlâ “27 Mayıs öyledir” demiyorsunuz.
Yanlışlar yapılmış, bu yanlışların bir daha yapılmaması için de gelin yeni bir anayasa yapalım. Darbelerin olmadığı, herkesin kendisini özgürce ifade edebildiği bir anayasa yapalım.