Baykal, "Eğer TSK tüm birimleri ile emir kumanda zinciri içerisinde
demokrasiye saygılı etkin çalışma yapan kurum kimliği ise bu itham nerden geliyor? Bunu yapan nerelerden güç alarak bunu sağlıyor? Buna kim güç veriyor? Bu
belge emniyetin zirvesinde nasıl yer alabiliyor? TSK'da cuntalar varsa nereye gidiyoruz? Bunun öğrenilmesi daha önemlidir." dedi.
Partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuşan Baykal,
Taraf Gazetesi'nce 12 önce ortaya çıkartılan
eylem planı konusunda henüz bir gelişme yaşanmadığını söyledi. Baykal, rejimin özünü ilgilendiren bir belgenin altında imzası bulunan kişinin hazırladığı belgenin iç yüzünün hala aydınlatılmamış olmasını hayretle izlediğini söyledi. Bu durumun TSK'nın işleyişi ve güvenilirliğini ilgilendirdiğine işaret eden Baykal, "Ortada ciddi bir itham var, ama bunun ne olduğu ile ilgili bir bilgiye sahip değiliz. Bu ya iddia edildiği gibi TSK'nın hazırladığı ciddi bir belgedir ya da bu belge Genel
kurmay'ın resmi bilgisi ile hazırlanmamıştır, ama TSK'nın bazı mensuplarının
işbirliği ile yapılmıştır. Eğer böyle ise bu da fevkalade vahim bir tablo yaratmaktadır. Ya da
Türkiye'yi ayağa kaldıran bu belge tamamen bir
psikolojik savaş hareketinin bir ayağı olarak TSK'yı
küçük düşürmek amacıyla hazırlanmış bir belgedir. Bunu belli odaklar yapmaktadır. Ama burada da bunun gereklerinin yapılması gerekmektedir.
Başbakan bunu demokrasi ile ilgili bir saldırı kabul etti ve yargıya başvurdu. Ama bu konuda biz 12 gündür bir şey bilmiyoruz. AB elçilerine 'bu Türkiye'yi sarsmamıştır birlik ve beraberlik içerisindeyiz' diye mesajlar vardır. Ne olmuştur? Askeri hiyerarşi içerisinde böyle bir belgenin düşünülmesini bile kendime
hakaret sayarım. Ama TSK'da bir örgütlenme var mıdır, bu konuda bir şey yok, ama tepede uyum var." şeklinde konuştu.
ORTADA HALA BİR NETLİK YOK
"Kıdemli Kurmay
Albay görevinde oturmaya devam ediyor. Ortada belgelerle ilgili
tartışma yaşanıyor." diyen Baykal, belge hala bir fotokopi mi orijinal mi olduğu konusunda bir netlik olmamasını eleştirdi.
Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunun aslı vardır ve emniyettedir sözlerini de ortaya attıklarını biliyoruz. Bu fotokopi olarak
avukat yazıhanesinde bulundu, ama eğer aslı varsa emniyette bulunan fotokopi dışında emniyetin bir başka bilgisi var demektir. Aslı mıdır fotokopisi midir bilmiyoruz. Avukatın
parmak izi var mı yok mu bilmiyoruz. Neyi ve kimi tartışıyoruz. Bütün bu dedikodular karşısındaki rahatlığı izah etmek çok güçtür. Halbu ki biz bunu hazmetmek istemiyoruz. Böyle belgeyi içimize sindirmeye hazır değiliz. Eğer varsa gereği yapılsın, ama eğer yoksa, tertip ise o
Genelkurmay başkanının 'doğru değilse yapacaklarımızı görürsünüz'ü görmek istiyoruz. Albay yerinde eğer yoksa o zaman neden
kıyamet koptu? Nerden çıktı? Umarım, kısa sürede gerçek kamuoyuna net biçimde ifade edilecektir. Bundan kimsenin kurtulmasına imkan yoktur. Gerçekler gizlenemez dedi Sayın Başbakan, ama biz gerçeğin derhal ortaya çıkmasını istiyoruz."
İKTİDARA HEM ELEŞTİRİ, HEM DESTEK SÖZÜ
Baykal, sözlerine şöyle devam etti: "Eğer TSK tüm birimleri ile emir kumanda zinciri içerisinde demokrasiye saygılı etkin çalışma yapan kurum kimliği ise bu itham nerden geliyor. Bunu yapan nerelerden güç alarak bunu sağlıyor? Buna kim güç veriyor? Bu belge emniyetin zirvesinde nasıl yer alabiliyor? Bunun öğrenilmesi daha önemlidir. Yani biz TSK'ya karşı faaliyet gösterecek durumdayız anlayışı mı? Yani unutalım mı? Unutursak bir süre sonra ne olacak? Hangi aldırmazlık ile buraya geldik acaba?
Hani o ihmallerle nereye gideceğimizi zannediyoruz. Yani TSK'da cuntalar varsa nereye gidiyoruz? TSK'ya karşı bazı kurumlar TSK üzerinde böyle oyun oynuyorsa nereye gideceğimizi zannediyoruz. Türkiye'nin cesarete ihtiyacı var."
Baykal, Türkiye'nin en önemli kronik problemlerinden birinin de askeri
darbeye yönelik faaliyetlerin zaman zaman su üstüne çıkması ve uygulamaya konulması olduğunu ifade etti. Bu tür girişimlerin
ülke gündeminden çıkartılması için gerekli yasal düzenlemeleri yapması için iktidara
destek vermeye hazır olduklarını kaydeden Baykal, şöyle konuştu: "Bu konuda mesela 12 Eylül'ü yaşadı Türkiye. Askeri müdahale ile ilgili bir hesaplaşma öngörüyorsa
toplum gereğini yaparız. '
Anayasa değişikliğine ihtiyaç var' deniyorsa getirin gereğini yapalım. Ama 'geçmişi bırakalım kurcalamaya gerek yok diyorsan' o da tamam. '12 Eylül'ü bıraktık ondan sonraki ile meşgulüz' diyorsan onu da getir. Türkiye'yi askeri darbe ortamına sürükleyen ortamı
tasfiye etmek istiyorsan getir onu da yapalım." (CİHAN)