Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan,
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde (
AKPM)
AK Parti hakkında açılan davaya ilişkin yayımlanan
bildiriyle ilgili ''AK Parti'nin talepte bulunduğu'' iddiaları konusunda, ''Bu iddiaların hiçbirinin ispatı söz konusu değil'' dedi.
Erdoğan, bir gazetecinin ''AKPM'de yayımlanan bildiride
Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti ile ilgili
kapatma davasında inceleme kararı almasından endişe duyulduğunun ifade edildiğini'' hatırlatarak, ''Bu bildiri konusunda partinizin talepte bulunduğu iddiaları vardı. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?'' sorusunu yöneltmesi üzerine, şunları söyledi:
''Bu iddiaların hiçbirinin ispatı söz konusu değil. Kimdir bu diye sorulduğunda verilen bir
cevap da yok. Biliyorsunuz,
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'ndeki Türk Grubunun başı olan arkadaşım,
Antalya Milletvekilimiz, bu konuyla ilgili açıklamaları yaptı. Açıklamalarında bizim tarafımızdan böyle bir şeyin talep edilmediğini söylüyor. Muhalefet konuyla ilgili herhangi bir ispat ortaya koymuyor. Hukukta bir kaide var, iddia sahibi iddiasını ispatla mükelleftir. Nitekim Komisyon Başkanı da 'bana
Mevlüt Bey'den böyle bir şey gelmedi, ben böyle bir şey söylemedim' diye açıklama yaptı.
Şimdi de oradaki
komisyonlar kendileri böyle bir bildiriyi hazırladılar veya bugün belki imzaya açtılar. Böyle bir şey yapılıyor. Buradaki olay, bizim, ne yazık ki Türkiye'de alışageldiğimiz bir
iktidar-muhalefet mücadelesinin, beyaza
siyah deme gayretlerinin şu anda Avrupa'ya yansıtılması çabasıdır. Ama bu çabaların hiçbirisinin vereceği netice de yoktur. Çünkü her şey güpegündüz ortada cereyan etmektedir. Herkes üzerine düşeni yapacaktır. Muhalefet de şüphesiz ki üzerine düşeni yapmaktadır, içeride ve dışarıda...''
-
TBMM'DE DÜN YAŞANAN GERGİNLİK-
Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin, ''TBMM Genel Kurulu'nda dün bağımsız
Tunceli Milletvekili
Kamer Genç ile partiniz milletvekilleri arasında bazı olaylar yaşandı. Partiniz milletvekillerinin Genç'e şiddet uygulamasını nasıl değerlendiriyorsunuz'' sorusu üzerine, ''Benim partimin milletvekilleri hiçbir zaman şiddet uygulamaz.
Şiddet uygulayan bizzat o zatın kendisidir. Çünkü her hareketi şiddettir'' karşılığını verdi.
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan,
Mudurnu'da kendisini izleyen gazetecilere, ''Şöyle sakin, aynı zamanda çocuklarımla beraber, hem onlar bir kenarda oturup dinlenirken ben de kendi
dersimi çalışayım istedim. Sağolun bize o fırsatı vermediniz'' dedi.
Mudurnu Belediyesi'nden ayrılırken gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, Adana'da bir çocuğun yanıklarıyla
hastanedeki görüntülerinin hatırlatılarak, ''Görünce ne hissettiniz'' sorusu üzerine şunları söyledi:
''Ben bu olayı televizyonda gördüğüm anda süratle bakanımı aradım. Bakanımı aradıktan sonra 'konuya müdahale edeceksiniz. Bu merkez neresiyse gerekli olan en ağır ceza neyse hemen onu vermeniz lazım' dedim. Bunun üzerine biliyorsunuz ilk etapta 5 günlük kapama cezası verildi. Yavrumuz şu anda bir başka hastaneye 112
Acil Servis ile aldırıldı.
Ben bu sabah yine aradım, annesiyle görüştüm. Annesiyle görüştükten sonra bakanımı aradım. Bakanım şu anda
yurt dışında. Bakanımın hastane başhekimliğiyle görüşerek bana tekrar dönmesini istedim. 'Eğer orada durum iyiye gitmiyorsa gerekirse çocuğu daha uygun bir hastaneye de alabiliriz' dedim. 'Gerekirse bunun da tedbirlerini al' diye kendisine talimat verdim. Annesine telefonumu verdim. Annesinin telefonunu aldım. Kendisiyle de irtibat halindeyiz.''
-''DERS ÇALIŞAYIM İSTEDİM''-
Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin, ''Abant'a, bizlerden habersiz ilk geldiğinizde çok merak ettik. Sadece dinlenmek miydi yoksa çalışma mı yaptınız?'' sorusuna şu karşılığı verdi:
''Sağolun nereye adım atsak, size haber vermemiz lazım. Ben bunu anlıyorum. Benim yaşamımın bir de insani yanının olması lazım. Vatandaş olarak bunu kullanmam lazım. Kaldı ki, bu arada yapmam gereken çalışmalarım da var. Onun için şöyle bir sakin, aynı zamanda çocuklarımla beraber hem onlar bir kenarda oturup dinlenirken ben de kendi dersimi çalışayım istedim. Sağolun bize de o fırsatı vermediniz. Yani gölün ta öbür ucundan kaldığımız yeri zumlayacak kadar işi ileri götürdünüz.
Bugünkü görüntülere bakılırsa, neredeyse tüllerin arkasını alacaksınız. Bu duruma işi götürdünüz. Bunlar tabii üzücü. Bilemiyorum, dünyanın diğer yerlerinde de bunlar oluyor mu. Böyle olmasa gerek. Burada aslında, bizim
dayanışma içinde olmamız lazım. Yani bir başbakan ülkesi için bir çalışma yapıyor, o çalışmayı kendisinin yapması lazım. Çünkü dinlenmesi bile ülkesi içindir, milleti içindir. Bunu da düşünmek lazım. Kaldı ki, iki günlük bir şey. Fazla da bir şey değil. Benim tatilim yok zaten.''
Başbakan Erdoğan, ''Dinlenebildiniz mi?'' sorusuna, ''Dinlenmeye değil, çalışmaya geldim. Olay bu...'' karşılığını verdi. ''Haber vermeyince merak ettik de o yüzden'' sözleri üzerine, ''Bundan sonra haber vereceğim zaten'' dedi.
Erdoğan, bir soru üzerine, bugün Mudurnu'dan İstanbul'a geçeceğini, yarın İstanbul'da programı olduğunu söyledi.
Bu arada, Erdoğan, Mudurnu Belediyesi'nden ayrılırken Ali Kamil Kahvecioğlu adlı bir gencin ''1 dakikanızı alabilir miyim'' diye seslenmesi üzerine, ''Alırsın, alırsın'' diyerek genci yanına çağırdı.
Kahvecioğlu'nun, ''gömleğini imzalamasını'' istediği Erdoğan, önce bu isteği kabul etmedi. Kahvecioğlu'nun, ''Sizin de Fenerbahçeli olduğunuzu biliyorum. Lütfen, bunu hatıra olarak saklayacağım, evimin baş köşesine asacağım'' demesi üzerine, Erdoğan, boş bir kağıt isteyerek, imzasını boş kağıda atacağını söyledi. Gencin, ısrarla, ''Bu kaybolmaz, bunu Fenerbahçeli olarak söylüyorum size. Hatıra olsun'' sözleri üzerine Erdoğan, gazetecilere dönerek, ''Spekülasyon olur mu? Cinayet falan demezsiniz'' diye sordu. Erdoğan, gencin ısrarı üzerine gömleğin kolunu imzaladı.
Başbakan Erdoğan, belediyeden kaymakamlığa yürüyerek giderken vatandaşlarla ve esnafla sohbet etti. Erdoğan, Mudurnu Kaymakamı Ömer Duran'ı ziyaret ederek, ilçe hakkında bilgi aldı.