Anayasa Mahkemesi'nin DTP'yi kapatırken üç kriter belirlediği ortaya çıktı: Mahkeme, DTP için, "
PKK ile organik bağlı" yerine "bağlı" dedi ve yüz binlerce kişi
yasaktan kurtuldu. DTP lideri
Ahmet Türk ile
kapatma davası açıldığında eş başkan olan Aysel Tuğluk'un yasaklanmasında,
örgüt lideri Abdullah
Öcalan'ı parti yöneticisi olarak övmeleri ve muhatap göstermeleri etkili oldu. Parti üyesi olmamasına karşın
Leyla Zana'nın "
Kürdistan" sözüne de müsamaha gösterilmedi. Yüksek Mahkeme'nin 37 saat süren müzakereleri sırasında sonuçları en belirleyici
tartışma şu oldu: "Davalı parti ile
terör örgütü arasında organik bağ mı var, yoksa parti ile örgüt bağlantılı mı?" Saatler süren görüşmeler sırasında
delillere bu gözle de bakıldı ve sonunda "bağlantılı" tanımı yapıldı. Bu tespit, aslında
Kürt hareketinin
siyaset içinde kalmasına vize verdi.
Anayasa Mahkemesi "bağlantılı" yerine "organik bağlı" tespitini yapmış olsaydı,
kapatma davasının açıldığı 16
Kasım 2007 tarihi itibariyle DTP'ye üye olan yüz binlerce kişiye, iddianamede talep edilsin edilmesin, yasak getirilmesinin kaçınılmaz olacağına dikkat çekildi. Nitekim Anayasa Mahkemesi Başkanı
Haşim Kılıç da önceki gün kapatma kararını açıklarken özenle, "DTP'nin eylemleri yanında,
terör örgütleri bağlantıları da değerlendirildiğinde" ifadesini kullandı. Mahkeme, daha önceki ÖZDEP, DEP ve
HADEP kararlarında, bu partilerin yasak eylemlerin odağı haline gelmiş olmalarını gerekçe göstermiş, "bağlantı" sözcüğünü bile kullanmamıştı.
Yargıtay Başsavcılığı DTP'li 8 milletvekili için yasak istemişti. Bunlar arasında dava açıldıktan sonraki açıklamaları dikkat çeken Emine
Ayna bulunmuyordu, bu nedenle Ayna'ya yasak gelmesi hukuken mümkün değildi. Ancak Türk ve Tuğluk dışındaki diğer 6 milletvekilinden daha sert açıklama yapanlar olmuştu. Bu nedenle "Neden sadece Türk ve Tuğluk yasaklandı?" sorusu gündeme geldi.
NEDEN TÜRK VE TUĞLUK?
Yüksek Mahkeme, DTP'li Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk'a yasak getirirken, Öcalan'ı öven ve "sayın" ifadesinin geçtiği sözlerini dikkate aldı. Aynı şekilde her iki ismin, Öcalan'ın muhatap alınması gerektiğini belirten ifadelerini kapatma gerekçesi olarak gösterdi. Aynı sözlerin diğer vekiller tarafından da kullanılmasına karşın, sadece bu nedenle iki isme yasak gelmesinde ise "parti yöneticileri olmaları" önem kazandı.
Gerekçeli kararda, Öcalan'a yönelik övgü ve muhataplık sözlerini herhangi bir üyenin söylemesiyle, kapatma davası açıldığı dönemde eşbaşkan olan iki ismin söylemesi arasında fark olduğunun altı çizilecek. Mahkemeye göre, "Parti siyasetini belirlemeye muktedir kişilerin sözlerinin ağırlığı, bu olanağı olmayanlara göre daha fazla." Anayasa Mahkemesi'nin DTP'yi 11-0 oybirliğiyle kapatırken ve Ahmet Türk'e yasak getirirken en çok üzerinde durduğu delil, iddianamede 11'inci sırada yer alan delil oldu.
"DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün
teröristbaşı Abdullah Öcalan'ı övücü açıklaması" başlığı altındaki bu delile göre Türk, 18 Ocak 2006'da yaptığı basın açıklamasında Öcalan için "Sayın" ifadesini kullandı. Konuşmasının içeriğinde de "Öcalan'ın yaptığı işlerin önemli olduğunu, barışın sağlanmasında önemli bir rol oynadığını" savundu. Türk bu nedenle
Diyarbakır Sulh
Ceza Mahkemesi'nde "suç ve suçluyu övmek"ten yargılanıp 6 ay hapse mahkûm edildi. Mahkeme,
Kürtler ve Türklerin ayrıştırıldığı, Doğu ve Güney
doğu Anadolu Bölgesi'nin "Kürdistan" diye tanımlandığı, Türkler ve Kürtlerin "Bizler ve onlar" diye ayrıştırıldığı sözlere müsamaha göstermedi. İşte DTP Lideri Ahmet Türk'ün dünkü açıklamalarında, kararı eleştirmesine neden olan Leyla Zana örneği de bu yönüyle kararda işlendi. Gerekçeli kararda Zana'nın sözleri sözleri kapatma nedeni olarak gösterilecek.
SABAH